Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '12

 
Kategori
Güncel
 

Sivas yangınında kurşun izleri!

Sivas yangınında kurşun izleri!
 

Sivas "yangını" Türkiyede mezhep ayrımcılığını körükleyen  vahim bir olay oldu. Gerek olayın gerçekleşme biçimi, gerekse olay üzerine yapılan propagandalar, Sivastaki otel yangınını bir kısım Aleviler için bir milat haline getirdi.

Bu milat, tıpkı bugünki Hristiyanlığın bütün akidevi yapısını Hz.İsa'nın çarmıha gerilmesi "teşbihine" dayamasına benziyor. Yani, eğer çarmıh olayı olmasaydı-ki olmamıştır- bugünün Hristiyanlığı olmazdı. Sivas yangını da o hale getirildi ki, eğer Sivastaki otel yangını olmasaydı sanki bugünün bazı siyasallaşmış Aleviliği de olmayacaktı.

Sivas olayının bir tezgah olduğu, bu ülkeyi ayrıştırarak yönetmeyi alışkanlık haline getirmiş derin devletin bir yeni "ayrıştırma" projesi olduğu gün geçtikçe gün yüzüne çıkıyor.

Aslında, Sivas katliamından üç gün sonra Başbağlarda otuz üç Sünni insanın acımasızca katledilmesi ve katillerin bunu Sivasın intikamını almak için yaptıklarını haykırmaları ve  bu katillerin yakalandığı halde derin devlet eliyle serbest bırakılmış olmaları ve de hala bulunmamış olmaları olayın iç yüzünü görmek isteyenler için yeterince ip ucu veriyordu.

Ama, Sivastaki yangını tezgahlayanlar, olayın üzerine yaptıkları yorum bombardımanı ile bu gerçeklerin görülmemesi için ortalığı toza dumana buladılar.

Bugün aradan bunca zaman geçtikten ve Türkiyedeki derin yapılar deşifre olmaya başlamışken Sivasla ilgili 'duman altı'  edilmiş bazı gerçekler de ortaya çıkıyor.

Bu cümleden olarak, Sivas olayının baş "kahramanı" yazar Aziz Nesin'in aslında bir devlet görevlisi olduğu iddiası nedense fazla konuşulmadı.

Şimde de Yeni Şafak ve Yeni Akit gazetelerinin haberleştirdiği Sivasta ölenlerin yangından değil kurşundan öldükleri iddiası, ya görmemezlikten geliniyor ya da BirGün gazetesinin bugünki sayısında yaptığı gibi üzerinde düşünülmeden reddetme yoluna gidiliyor.

Cinayet hangi yolla işlenmiş olursa olsun cinayettir. Elbette, Sivasta öldürülenlerin yangında ölmesi de büyük acıdır ancak böyle toplumsal kırılmalara yol açan önemli bir katliamın özel görevlilerce otel içerisinde işlenmiş olması ve bunun devletin legal yüzü tarafından örtbas edilmiş olması herhalde üzerinde çokca durulması gereken bir iddiadır.

Hatta, böyle bir iddianın gerçek olduğunun isbat edilmesi, Türkiyedeki mezhebi kırılmayı tedavi edecek bir sonuç doğurabilir. Ama, elbette bu sonucun gerçekleşmesini istemeyenler de olacaktır. Tıpkı, Hz.İsa'nın çarmıha gerilmediği gerçeğini kabul etmek istemeyen ve bu gerçeğin ebediyyen üstü örtülü kalması için mücadele eden bir Vatikan Hristiyanlığının olması gibi.

Katiller, Sivasta da Başbağlarda da acımasızca insan öldürdüler. Bu ülkenin insanlarını öldürdüler ve bu cinayetler yoluyla bu ülkenin insanlarını bir birine düşman etmek istediler. Böylece, kendi iktidarlarını sürdürebilmeyi hesap ettiler. Ne Sivastaki Alevileri Sünniler öldürdü; ne de Başbağlardaki Sünnileri Aleviler öldürdü. Aynı katil, her iki cinayeti de işledi ve yek diğerinin üzerine attı.

Bugün, iyi niyetli, aklı başında ve sağduyulu herkesin bu gerçekleri anlama çabalarına katkı verme günü iken, Sivastaki yangın olmazsa Alevilik olmaz, zihniyeti ile hareket etmek bu katliamları tezgahlayan güçlere hizmet etmekten başka bir işe yaramaz.

Gerçekler elbette bir gün açığa çıkar; yeter ki, yalanlar üzerine kurulan kin ve öfkeler iyileştirilemeyecek kadar derinleşmiş olmasın. 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..