Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Sivil toplum kuruluşları mı, AB "fon"lu çıkar topluluklar mı?

Sivil toplum kuruluşları mı, AB "fon"lu çıkar topluluklar mı?
 

Rant var mı rant? Yoksa ne içinde olcam abi, işim mi yok? Dedi. Hasan. Yıllardır topluluk faaliyetleri ile yaşamını sürdüren hasan, Ab görüşmeleri süreçlerinde artan önemi nedeniyle en çok aranan ve sözü geçen insanlardan biri olmuştu. AB fonları için proje nasıl hazırlanır, garanti ve trend projeler nasıl olur? Projeler nasıl bütçelenir? Bütçeler proje gerçekleşirken en az nasıl tüketilip geri kalanlar hesaplara en temiz şekilde nasıl aktarılır?

Hasan tüm bunlarda birinci sınıf profesyoneldi. Nasıl olmasın ki? AB Türkiye ile yaptığı görüşme süreçlerinde sivil toplum kuruluşları adı verilen kuruluşları ikinci devlet gibi görüşmelerini onlar üzerinden şekillendiriyordu. Avrupa’nın gizli servisleri bu kuruluşlar aracılığı ile bu topraklarda fink atıyor, bütçe adı ile ayrılan Euro’lar kendini en çok kanıtlamış Avrupa yardakçıları arasında pay ediliyordu.

Hasan, birkaç kez kendisini uyaran bir arkadaşı ile ciddi tartışmalara girmişti. Okul arkadaşı Necati onun bu işi bir yaşam alanı haline getirmesine çok bozuluyordu. Ayrıca yüzyıllık devlet geleneği olan bir ülkenin ulufe benzeri verilen bu paralara mahkum edilmesini içine sindiremiyordu.

Ulufe tipi yardımların Osmanlı’dan sonra genç Cumhuriyete bulaşmasını çok tehlikeli gören Necati yetkili ve görevlendirilmiş kurumlar dışında kuruluşların Avrupa devletleri ile bu tip alma verme ilişkilerine girmesinin ileride mandalaşma tehlikesine kadar gidecek bir tehlikesi olduğunu söylüyordu.

Hasan’sa ben paralara bakarım arkadaş derdi. Ben almasam başkası alacak. Sanır mısın ki, bu paraları verecek yer bulamayacaklar? Sonra alınan bu yardımların yinede işe yaradığında ve halka yardımı olabilecek işler yapıldığından söz ederdi.

Necati tartışmanın burasında yıllardır arkadaşı olan Hasan’a çok kızar ama elinden bir şey gelmezdi. Ona göre amaçlarına uygun hareket eden topluluk sayısı neredeyse bir elin parmakları kadardı. Çoğu topluluk, amaçlarının dışında siyasi ayrımcılık, terörist faaliyet, yurtdışına adam kaçırma vb faaliyetlerini maskeleme amacıyla kullanıyorlardı bu grupları.

Hesapları şeffaf olmayan, denetim imkanı sadece görünürde mümkün bu tür topluluklar aracılığı ile Avrupa’nın gizli ve gelecek hedeflerinin organizasyonunun parçaları haline geliyorlardı. Avrupa devletle yaptığı anlaşmalarda söz verdiği paraları ödemeyi saçma sapan vetolarla yıllardır ertelerken topluluklara benzer zorluklar çıkarmıyordu. Mahalleler, köylere varana kadar yardım fonu adı altında güç ve gözde gösterisi gerçekleştiriyorlardı.

Necati’ye kalsa onurlu hiç kimse bu yardımlara başvurmazdı bile. Bu ülkenin kaynakları hiçbir yardıma gerek kalmadan her şeyi çözerdi ama planlar ve hesaplar o kadar büyüktü ki kaynaklara harekete geçirebilecek planlar yerine havanda su dövülüyordu.

Taşıma suyla değirmen dönmeyeceğini herkes biliyordu ama çil çil eurolar da herkese çok güzel geliyordu. Bazı üniversiteler bu konularda bölüm açıp profesyonel stk cı bile yetiştiriyorlardı. Toplulukların tamamı faaliyetlerini amaçlarında yazanların kat kat üzerinde gerçekleştiriyordu. Amaçlar çoğu zaman siyasi hedeflerle birleştirilerek devleti ve toplumu yıpratıcı, moral bozucu sonuçlara ve eylemlere gidiyordu.

Amaç, devletten daha iyi organize olduklarını, güçlü oldukları hissini, yıllardır Avrupa’nın biriktirdiği kuyruk acıları ekseninde toplumumuza dayatmak. Yıllarını eğitime vermiş insanlar, hukukçular, mühendisler, mimarlar çılgın bir şekilde Avrupa’nın gözüne girip fonlanmanın peşine düştüler.

Bu çabalar çoğu zaman toplumun geneli ve “Türk” kimliği için değil, başka özlemler ve arayışlar için kullanılır oldular. 20. Yüzyılın en önemli birleşme ve ayrılmalarını izlemekten yoksun bu insanlar artık hiçbir ideolojik zemini kalmamış organizmalar, örgütler ve hedefler için ülkemizi kana, uyuşturucuya, ateşe ve gözyaşına boğmaktan çekinmemektedirler.

Almanya’nın hararetle Doğu Almanya ile birleştirilmesinin, ama orta büyüklükteki Avrupa devletlerinin daha küçük parçalara bölünmesini, İngiltere’nin İrlanda konusunda, İspanya’nın Bask konusunda, Fransa’nın Korsika konusunda halkları ateşe ve gözyaşına boğan faaliyetleri için toplulukların, derneklerin, örgütlerin bugüne kadar bir tek kınama dahi gerçekleştiremediklerini de unutmamak gerekir.

Bu toplulukların yapacağı en onurlu şey “Fon”ları devlet denetimi dışında kullanmayı reddetmek veya tümüyle reddetmek olmalıdır. Devlet dışında yeni bir oluşum gibi görünmesini özellikle planlayan batı gizli servislerinin samimiyetleri de bu biçimde ölçülmüş olur.

 
Toplam blog
: 202
: 994
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Sosyal medya danışmanı, grafik tasarımcı.  ..