- Kategori
- Siyaset
Siz Atatürk'e de mi karşısınız?
Sayın başbakan "taraf olmayanlar, bertaraf olur" dediği zaman Tüsiad' dan ses çıkmadı. Hatta on iki eylül refarandumunda bir köşeye sinmişti. Bu sessizlik nedir derken, memleketin güney doğusunda halaylar çekerek boyunu gördük.
Amerika yeniden keşfedildi. Ağızlarından bal aktı.
Bu manzaraları seyretikçe utandım.
Acaba Nişantaşı'ndan Sarıgazi'ye veya İstanbul'dan Hakkari'ye gitmiş olacaklarının farkında değiller miydiler?
Yıllardır bu toprakların da yerüstü ve yeraltı kaynaklarının kaymağını yediklerinin farkında değiller miydiler?
Kalkıp kimse şunu sormadı: Bunca zamandır nerdeydiniz?
Kardeşlik adına orada bulunmak çok hoştu. Sorunları yerinde görmek de.
"Sizlerin yanında olacağız, ekonomik katkılarımız artacak, taleplerinizin destekcisi olacağız."
"Yaşa Tüsiad, varol Tüsiad."
Yılardır bölgenin kalkınmamışlığını bimeyen mi var? Eğitim düzeyinin diplerde olduğunu da biliyoruz. Batıya göçler olmuş, köyler kasabalar boşalmış, kentlerin nüfusu yarıya inmiş.Yokluk yoksulluk almış başını gitmiş. Bir taraftan terör diğer taraftan ağalar insanların ne yapacağını, ne düşüneceğini bilemez hale getirmiş. Devlet, terör, ağa üçgeninde sıkışan halk hiç bir tarafa yaranamamış.
Şimdi de sonunun ne olacağı belli olmayan bir oyunun parçası oldular. Hak, adelet, demokratik özgürlük, ana dilde eğitim gibi isteklerle hergün meydanlarda .
Bu hengamenin ortasında Tüsiad oralara gitti. "Paşalar gibi" ağırlandı. İşin doğrusu başlangıçta sevindik.Oraların da bu memleketin birer parçası olduğunu hatırladılar dedik. Bin yıllık kardeşliğimizi daha da pekiştirir dedik.
O da ne?
"Bakın yeni anayasa böyle olmalı" deyiverdiler.
Oh be! Siyasilerin yapamadığını bizi doyuran(!) bize kol kanat geren(!) bizi bizden daha çok düşünen(!) Tüsiad yaptı. Doksan yıllık cumhuriyetimiz şahlandı(!) Dünyanın gelmiş geçmiş en mükemmel anayasına kavuştuk(!) Halk oylamasına falan gerek yok, hazretler emretti. Eskisi hemen çöpe. Yenisine sıkı sıkı sarılma zamanı.
Devletin adı yok. Falan cumhuriyeti olacakmış.
Değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeler değişecekmiş. Kısacası varolanların yerine aburcubur maddeler konacak.
Bayrak, bir iki tane olsun.
Dil, üç beş tane olsun.
Vatan, bir iki tane olsun, ama birleşik olsun.
Atatürk, onların da ata... olsun.
Türk, onların da ...... olsun.
Adı yeni olunca her şey atılacak. Onların eskisi yeni olacak.
Bakın, yazarken bile onlar dedirtiyorlar. Ayrımcılıkğın temellerini o kadar geniş tuttular ki toparlamak istesek bile "onlar"ı kullanmak zorunda kalıyoruz.
Tepkiler artınca, müthiş bir soru soruldu:
"Siz Atatürk' e de mi karşısınız?"
Hayır, diyemediler ama günah keçisini de uzakta aramadılar.
"Canım bunlar akademisyenlerin işi"
Öyle ise yeni anayasanız hayırlı olsun sevgili Tüsiad