Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '17

 
Kategori
Şiir
 

Siz de İsterdiniz...

Siz de İsterdiniz...
 

Çirkin yüzlü sırtlan uluması sesinizle
Diliniz nasıl söyler öyle sinsice
Masum ölümler doğuran
Çıngıraklı yalanlarla dolu
Çürümüş cesetler yığını
Hayasızca sırıtan canı cehenneme sözleri

Yüzyılların hükümlerini fitilleyerek
Yeryüzünün yakınmalarını, çığlıklarını
Ve gümbürtülerini duymazdan gelip
Düşük bilinciniz ve kabarık nefsinizle
Kaş göz oynatan inkârlarınızı gizleyip
Çılgınlaşmış ahiret yargılamalarınızla
Üzerinizdeki korkunç azabı ve gazabı
Utanmadan nasıl yayarsınız barış yurduna

Ahh yüreğindeki yangınlara
Bilmeden yakıt taşıyan sefiller
Sırtınıza vurulmuş kader yüküyle
Nasıl da seyredip duruyorsunuz
Öyle sallana sallana ve umarsızca
Şafağın pırıltılı aydınlığı üstüne
Gecenin karanlığını düşüren
Ve bilgi çağını kana bulayan
Yoldan çıkmış Firavun kibirli
Yersiz yurtsuz çirkeften adamların
Şenlikli ve dazlak ahmaklıklarını

Ben çocukluğumda bile
Kocaman öpüşler hayal ederdim
Güllü çiçekli baharları özlerdim
Uzun yollar yürürdüm gecelerde
Öfkeli yıldırımlar, şimşekler düşerdi
Ruhumun geçilmesi zor geçitlerine
Sağanak yağmurlar yağardı sürekli
Üstüne üstüne çocukluğumun
Aklımın tüm pencerelerini açıp
Gezip dolaşırdım yine de
Gökyüzünün derin vadilerini

Yerle bir olmuş sarayları görürdüm
Duvarları delik deşik edilmiş şehirleri
Yıkılıp gitmiş nice imparatorlukları
Ve ölüm korkusu yüzünden
Egolarını sonsuzluğa kilitleyen
İktidar ve güç sahibi zenginleri
Zalimleri içine hapseden mezarları
Ve unutulmaz isimlerin
Gökkuşağı yüzlerini görürdüm
Islak bulutların fısıltılı aralığından

Bırakın artık duygularınızın evini barkını
İlkyaz güneşlerine çıkın
Kolları sıvalı ölmüş sanatçıların
Bilge ruhları da arkanızdan gelecek
Korkmayın, umudun türkülerini söyleyerek
Azgın suların köpüklü enselerine basıp
Esir alınmış yüzyılların demir ökçesine,
Savaş düzenlerine ve barut kokularına inat
Aşkın ve zaferin bayrağını dikin
Kuşatılmış hayallerinizin sarp kayalıklarına

Onlar ki kor kesilmiş şeytanlıklarıyla
Çöl tilkisi kurnazlığından tasarlanmış
Eciş bücüş maskeleri yüzlerine geçirip
Göğün oyuklarında ışıl ışıl ışıldayan
Yıldızlardan bile süt sağmasını bilen
Ak saçlı anaların gök giysili gülüşlerine
Bir şölen havası içinde haram ve günahın
Kara ipinden düğümler attılar.

Acıları ve hüzünleri yıkadığını sanıyor birileri
Bir diğeri gözyaşlarıyla suluyor ülkesini
Ben çocukken düşlerimin alevinden
Genç yıldızlar yapar atardım
Sönmüş yıldızların çorak tarlasına

Ahh ne çok isterdim şimdi
Güneşten bir sarmaşık gibi sarıp dolaşmayı
Etli butlu yerkürenin bıçaklar altındaki tenini.
 

 
Toplam blog
: 73
: 526
Kayıt tarihi
: 21.08.12
 
 

1979 Yabancı diller yüksek okulu almanca bölümü mezunuyum. 2 Yıl tercümanlık yaptım. 28 yıl da öğ..