Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '06

 
Kategori
Mizah
 

Skinoski: seni hala affetmedim!

Skinoski: seni hala affetmedim!
 

Bizim yaşıtların ilk kahramanıydı Skinoski. Bir haksızlık sonucu, cezaevi olarak kullanılan bir adaya hapsedilmiş ve ne yapıp edip oradan kaçmayı başarmıştı. Ne için? Tabi ki intikam! Her bölümde bir düşmanını bulur ve o bölümün finalinde pek akrobatik hareketlerle, yanında taşıdığı kum saatinin öngördüğü süre bitinceye kadar muhtelif eziyetler ettikten sonra, canını alıverirdi. Kum saatindeki son kum tanesi düştüğünde düşman beden de artık cenazeye dönüşmüş olurdu. Bu gerçekleştikten sonra da cenazenin üstüne bir gül bırakmayı ihmal etmezdi.

Pek bir gururlu, bir üstün insan idi bizim için. Onu izledikten sonra sokağa koşar, Skinoskicilik oynardık. Tabi burda yaşça bizden biraz büyük olanlar, gelişimleri daha önde olduğu ve dolayısıyla bizden daha güçlü oldukları için Skinoski olurlardı. Biz de zayıf kitle olarak düşmanı canlandırır ve tahta kılıçlarla olan dayağı yerdik! Skinoski olmak için tam iki yıl bekledim. Ama Bizim büyükler başka karektere geçip de Skinoskiyi bana bırakmayı bir türlü kabul etmediler. O zaman örgütlenme konusuna hakim olmadığımızdan mıdır nedir, bir türlü biz küçükler diğerlerinden ayrılıp sırayla Skinoski olmayı akıl edemedik. Bazen evde Skinoski olur, biraderimi de düşman rolüne büründürüp adam akıllı dayak atmaya çalışırdım ama nafile, genelde o beni döverdi ve film hepten alt üst olurdu!

Biz böyle rol kapmakla uğraşırken, bir gün bir şeyi farkettim. Skinoski, o büyük kahraman, rolü kapmak uğruna yediğim dayakların müsebbibi, hiç affetmiyordu! Hiç bir şartta, hiç kimseyi affetmiyordu! Oysa o yücelikteki bir insanın bazen affetmesi gerekmez miydi? Yıkılmıştım! Hemen sokağa koştum. Skinoskiye olan öfkemle, yine her zamanki gibi düşman rolüyle oyundaki yerimi aldım. Karşıma çıkan benden büyük Skinoskilerin hepsine bir ton dayak attım, tahta kılıçlarını da bir bir kırdım! Onlar ağlayıp annelerine koşarken, ben affetmediği için affetmediğim Skinoskiyi cezalandırmanın kıvancıyla eve döndüm.

Sonra biraderim yine aynı oyunu oynamamızı teklif etti. Ben bu kez Skinoski olmayı kabul etmedim tabi ki. Skinoski olma fırsatını bulmuş biraderim bunun verdiği motivasyonla bana öyle bir dayak attı ki, iki saat elim ayağım tutmadı. Bereket Annem geldi de beni onun elinden aldı! Şimdi de Skinoski benden intikam almıştı! Kafam yine karıştı. Az önce devirdiğim bütün Skinoskilerden sonra bir yenisi çıkmış ve bana aynı dizideki gibi bir dayak döşemişti! Skinoskinin bendeki kahramanlığı artık bitmişti. İki yıllık idol bir anda yok olup gitti... Ve ben onu hala affetmedim, affetmeyeceğim de...

Çocuk kısmı kahramansız yaşar mı? Tabi ki hayır. Bereket TRT'de He-man çıktı da bu boşluğu doldurdu. Ama sokaktaki oyunlarımızda biz küçük olduuğumuz için yine He-man olamadık. Bize düşen "Atılgan" rolüydü! Sonra Voltranın parçalarından biri olduk ama asla kafayı oluşturan Siyah Aslan olamadık! Bahtsız çocukluk bu olsa gerek...

Esen kalın...

 
Toplam blog
: 19
: 1888
Kayıt tarihi
: 10.11.06
 
 

Tutunamayan hayvanı (disconnectus erectus), yorgun bürokrat, depolitize birey, sosyal medya gözle..