- Kategori
- Güncel
Sonbahar, kurşun ve ölüm / Anneler bize küstü gülüm
Sonbahar solan yüzünde hüzün güzelliğini taşırken, bedenini saran sarının giderek incelen kumaşı yakında beyaz kefeni olacağını bilerek ölüm halini büyüleyici bir güzelliğe kavuşturuyor. Ağaçların kollarından sıyrılarak düşen yapraklar, doğaya müthiş bir defile sunarken, bir yandan da rüzgarın müziği eşliğinde eteklerini savurarak son yürüyüşlerini yapıyorlar. Savrulup gidiyorlar bir, bir...Oysa acı savrulmuyor, gitmiyor annelerin yüreğinden; ateşten bir top, misafir değil evsahibi oluyor yüreklerde. Ve kurşunların yarattığı şidetli rüzgarla savruluyor, sararmayı bırak henüz tam yeşillenmemiş yapraklar. Annelerinin kollarından sıyrılıp düşüyorlar toprağa. Toprak kan kusuyor, kan kırmızı güller yeşertmek yerine. ..
Öyle bir acı yaşanıyor ki; bu çoçukları düşman görenlerin bile (eminim ki) yüreğini burkan acı. Hayatlarının ilkbaharında annelerinin tarlalarına acının tohumları olarak ekiliyorlar. 20 yaşında toprağa düşmek ne demektir, bunu en iyi, yirmili yaşlarda oğlu olan anneler bilir.
22/10/2011