Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '13

 
Kategori
Deneme
 

Sonbahar senfonisi

Sonbahar senfonisi
 

Düşlerimde geziniyor sonbahar, sarı elbiseli , buğday tenli bir kadın gibi...


Ne zaman mevsimler değişse ilkokul sıralarında bulurum kendimi.  Sınıf duvarına asılı mevsimler panosunda, bol yağmurlu , şemsiyeli  insan resimleriyle ve dökülmüş yapraklarıyla tasvir edilen sonbahar la başladığımız eğitim serüveni , güneş şemsiyesi , plaj ve deniz resminin olduğu yere varana kadar her ayrıntısıyla yaşanarak , hızlıca geçerdi. Zaman pek umurumuzda değildi aslında anların güzelliğini yaşamayı bilen bir neslin çocuklarıydık. Mutluyduk , özgürdük ve gerisi teferruattı.

Ne Karadeniz'in ansızın bastıran bol yağmurunda ıslanmak yorardı bizi, ne uzun okul yolları ne de yolunuzu kapayan heyelanlar.  Sonbahar yağmurdu ve yağmurun çocuklarıydık biz. Duruyduk, temizdik, hızlıydık , yıkmadan , kırmadan usulca akardık.

Sevdiğin ve sahip olduğun güzelliklerden yoksun kalmakla başlarmış mahpusluk. Yoksun kaldık , duvarları tanıdık ve  sınırları... Mevsimlerimiz çalındı,  ömür boyu sürecek bir hasrete dönüştü sonbahar.

Duyguları bastırıldı insanların, hissetmek düşünmeden önemli olamazdı. Salt beyinle kazanmanın peşine düştü insanoğlu. Kaybettiği içsel zenginliği, kazandıklarından fazlaydı, görmezden geldi mevsimleri ve zaten ona mevsimlerin güzelliğini yaşatacak doğal bir hayat kalmamıştı. Kaybettiği doğa, kazandığı binalardan fazlaydı, kaybettiği renkler ,gördüğü renklerin aslıydı.

Yapay bir hayatın ortasında mağazaların sezon indirimlerinde yaşanırken mevsimler , sonbaharda bize hüznü tattıracak, faniliğimizi hissettirecek son yaprak da çöpçünün süpürgesiyle içimizdeki çöplüğe süpürülüyordu.

En fazla gardırobumuz değişiyordu , en fazla daha da kalabalıklaşıyorduk. Tatili bitirmenin ve şehirlerde aynı mecburiyetler arasında ip dokuyacak olmanın verdiği sıkıntıydı sadece sonbahar. Mevsimleri getirdiği ne varsa veremli bir hastadan kaçar gibi kaçıyor , korunuyorduk. Ruh halimizin değişmesine bile izin vermeden bizi sürekli mutlu ve canlı kılacak ilaçların peşine düşüyorduk.

Oysa hüzün,  kalbin içinde çalan bir kemandır. Sonbahar senfonisi, sonsuzluk bestesidir  ve inmeye korktuğunuz odalara davet eder sizi...

Düşlerimde geziniyor sonbahar, sarı elbiseli , buğday tenli bir kadın gibi...

Keşke diyorum,

Gök güvercini, son kez süzülüp kayboluverseydi sevdiği maviliklerde...

Keşke diyorum,

Görebilseydik leylekleri havada ve çocukluğumuzdaki gibi bağırsaydık hep bir ağızdan;

Leylek leylek havada,
Yumurtası tavada.
Çağırın gelsin et yesin,
Et yemezse ot yesin.

Keşke diyorum,

Guguk kuşunun sesi ansızın kesilseydi penceremizde  ve özlemle bekleseydik baharı,

Keşke diyorum,

Bir adı da hasat mevsimiyken sonbaharın, insan olmaktan yana biriktirdiğimiz değerleri , yine insanlık için hasat edip dağıtabilseydik,

Keşke diyorum,

Güneşi sevdiğimiz kadar  aydınlığı da sevebilseydik!

Fatma KOŞUBAŞI

 

 

 

 
Toplam blog
: 70
: 863
Kayıt tarihi
: 18.01.08
 
 

Eğitimci, yazar... Denizin Üvey Kızı ve Hayalbaz şiir kitaplarının şairi... Bilgisayar öğretm..