Sonunda bloğun da "tık"ı çıktı

Aslında "tık"ı değil başka bir şeyi çıktı diyorum anlayın. Son günlerdeki bu bazı blogların aşırı tıklanması beni de rahatsız etmeye başladı. Çünkü bir şeyler normal değil. Mesela bir yazı tam 23 bin kere tıklanmış görülüyor. Efendim benim blog kardeşim Ümit Culduz bugüne kadar toplam 20 bin küsür kere tıklanmış. Yani bir arkadaşımızın bir yazısı Ümit Culduz'un tüm bloglarından daha fazla tıklanmış ilgi görmüş. Ben bugüne kadar 103 blog yazdım. Tüm bloglarım toplam 50 bin kadar insan tarafından tıklanmış. Yani yazısı 23 bin kere tıklanan arkadaşın iki yazısı bizim 103 bloğumuza bedel. Olabilir. Kutlamak lazım. Ama insan yinede nerede bu okurun bolluğu diye ne yani merak etmez mi?

Eğer bu bloglar gerçekten bu kadar tıklanma ve okunma oranlarına ulaşıyorlarsa mesele yok. Ama bu internet ortamındaki bir kurnazlıkla yapılan bir işlemse üzerine gidilmesi gerekir. Çünkü burada yazılar emek verilerek yazılıyor ve okunma oranları da yazan açısından önemlidir bence. Çünkü bizler yazılarımızı okunsun diye koyuyoruz buraya.

Türkiye'de biliyorsunuz sahtekarlık aldı başını gidiyor. Herşeyin sahtesi var. Basında okuyoruz sahte polis, sahte subay, sahte zabıta, sahte doktor sahtekarlık almış başını gidiyor. İnsan bir an kendisinden de şüphe ediyor. Vallahi dün gece uyuyamadım. Sabahtan anneme gittim, "Anne en iyi sen bilirsin ben sahte miyim?" diye sordum. Annem de bana, "Vallahi inanılır bir adam değilsin ama ne yazık ki kendim doğurdum. Yoksa senin gibi biri gerçek olabilir mi hani doğurmasam inanmazdım" dedi.

Ülkemizde viskiden sigaraya, mazottan rakıya kadar herşeyin sahtesi var. Biz bu bloğu sahte olmadığı için sevmiştik. Ne yazık ki bloğa da sahtekarlık bulaşıyor gibi bir durumla karşı karşıyayız. Bu durumun gerçekten editörler tarafından aydınlatılması lazım. Aydınlatılsın ve gerçekler ortaya çıksın. Blogda bir şeylerin aydınlanması için herşeyi Aydın Tiryaki'den beklemeyelim.

Bu arada sahtekarlık dedim de bendeniz de bir ara Ümit Culduz'la benim yazılarımı "tık"lasın diye anlaşmıştım. Ben kendisiyle beşbin "tık" neticesinde eşittir viski anlaşması yapmıştım. Culduz sağlamcı çıktı. Önce malı istedi. Gönderdiğim viskinin sahte olduğunu anladığı için "tık"lamadı yazılarımızı. Size bol değil gerçek "tık"lı günler diliyorum. Bu arada buradan Culduz'a sesleniyorum. "Ümit abi yeni bir anlaşma yapalım. Benim yazıları bin kere tıkla sana Leonardo Da Vinci'nin sağlığında kullandığı orijinal kol saatini göndereyim. Diyeceksin ki 'Ulan o dönemde kol saati mi vardı?.' Yoktu haklısın. Ama adam hem ressam hem de mucit ya abi icad etmiş. Eğer yalanım varsa şu an tozunu aldığım orijinal Mona Lisa tablosunu satmak nasip olmasın abi... Yersen tabii."