Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '07

 
Kategori
Güncel
 

Sözde dost özde düşman müttefikler

Sözde dost özde düşman müttefikler
 

22.04.2007 tarihli milliyet.com.tr 'da yer alan bir haber üzerine yine aklıma binlerce lanet ve beddua giriverdi. Haber başlığı şuydu: "Bu mantar milyonları aç bırakacak"
Afrika'da ortaya çıkan bir tür olan Ug99 kod adlı mantar, bana göre biyolojik bir silah, buğdayı mahvediyor, üreyemez üretilemez hale getiriyormuş. Bu mantar yüzünden Afrika ve Ortadoğu'da buğday üreticisi olan bir çok ülke zor durumda kalacak, kıtlıklar yaşanacakmış. Bu ülkelerin belli başlı olanları da, Türkiye, İran ve Hindistan.

Bu üç ülkeye bulundukları bölgeden soyutlayarak iyice bir bakıp, neden diye bir sorun kendinize. Eminim aklınızda çok şey şekillenip bir yerlere bağlandı.
Gelin bir de benim görüşlerime bakalım:
İlk olarak neden Afrika Kıtası diye düşünelim. Aslında cevap çok basit, sözde gelişmiş ama aslı geri kafalı devletlere göre. Orada ki insanlar bu tür devletlere göre yaşamaya hakkı olmayan, kendilerine adeta kobay olarak gönderilmiş saydıkları insanların yaşadığı bölgeler. Bir zamanlar ve hatta günümüzde bile girip talan ettikleri, sömürdükleri ülkeler, resmiyette olmasa da her türlü kirli emellerini gerçekleştirdikleri toprakları olarak gördükleri bölgeler. Onun için yeni geliştirdikleri her şeyi bu bölgedeki masum insanlar üstünde deniyorlar. Bu mantarda böyle bir şey buna adım gibi eminim. Yeni bir biyolojik silahlarını deniyorlar.

Gelin masum Afrika Halkı'ndan Ortadoğu'ya geçelim. Neden Ortadoğu diye soralım bu seferde.
Bunun cevabı daha basit. Nasılsa şu an Ortadoğu'yu zaten kasıp kavuruyorlar. İnsanları, yıllarca elele yaşamış, aynı tabaktan yemek yemiş kardeşleri birbirine düşürüp, yine birbirlerine kırdırmıyorlar mı? Yapıyorlar. Bu "mantar" dedikleri gizli silahları da üstüne tuzu biberi olup, kardeşleri bu seferde kıtlık yüzünden, sefalet yüzünden birbirine kırdıracaklar. Meydanda onlara kalıp, nasıl rahat edeceklerinin planlarını yapıyorlar.

Ortadoğu'yu da bir kenara bırakıp, içinde ülkemizinde adı geçtiği yere gelelim. Başta belirttiğim gibi, şu üç ülkeyi kafanızda iyice bir yoğurup, yazının devamını okumadan siz cevaplayın önce. Sonra yorumlarınızla paylaşalım düşüncelerinizi.
Önce İran'la başlayalım. Sözde büyük devletler, büyüklükten anladıkları tek şey kabalıktır ya o ayrı bir mesele, bu ülkenin son zamanlarda ürettiği ve büyük bir hızla geliştirdiği radyoaktivite faaliyetlerinden pek bir rahatsız oldular. Nedense? Sanki kendileri yapmıyormuş gibi...
Uluslararası bir çok kurum, kuruluş vb. ne varsa hepsi birlikte karşı durdular. Bunu yapamazsın, yaptırtmayız dediler. Ama bu ülke hiç bir şeyden korkmadan yoluna devam etti. Bu arada bu ülkenin yaptıklarını da tamamen tasvip ediyor değilim ama bu gelişmiş dediğimiz ülkelere karşı boyun eğmeyişleri, haklı ya da haksız oldukları yollarından dönmeyişleri beni gerçekten çok etkiledi. Yıllardır bir çok ülkenin yapamadığı karşı direnişi kaydettiler. Başardılarda. Bunun için, bu ülkeyi, biz bu şekilde içte huzurunu bozamayız dediler ve başka yollara başvurmayı denediler. Evet yine aynı o "mantar". Belki iç huzuru böyle bozarız dediler ve uygulamaya koydular. Umarım başaramazlar.

İkinci durağımız Hindistan.
Burada önce Hindistan'ın son yıllarda gerçekleştirdiği ekonomik büyümeyi bir düşünelim. Hızla dünya zirvesine giden bir ekonomi. Üst basamaktakileri zorlayan, geliştikçe dışa açılan, kabuk değiştiren bir Hindistan.
Sizce üst basamaktaki ağabeyler bunu kabul ederler mi? Hiç paylaşırlar mı birincilik pastasını? Göz göre göre buna müsade ederler mi? Hiç sanmam. Değil mi?
Yine kumpaslar kuruldu. Bu büyümeyi bir yerden sekteye uğratmalıyız dediler. Halkının %70 lere varan nüfusunun tarımla ve hayvanlıkla uğraştığı bir ülkenin, nasıl batacağını hesaplamak zor bir iş olmasa gerek. Haydi bakalım yine bu kod adı "mantar" olan silah devrede. Onlar için en temiz çözüm değil mi?...

Gelelim canımız ülkemize, Türkiyemize.
Aslında Türkiye'nin durumu da Hindistanlar aynı. Çok hızlı gelişen ya da öyle sandığımız bir ekonomi, yine üst basamaktaki ağabeyleri zorlamakta olan bir üretim gücü ve kabuğunu çoktan değiştirmiş, dış dünyaya açık, çağdaş, laik, demokrat bir Atatürk Türkiyesi.
Bunu göze alırlar mı?
Bunu göze alırlar mı? soruyorum.
Asla ve asla böyle bir şeyi göze alamazlar. Bizi de pisliğin içine çekmeye çalışacaklar. Bir yandan asıl yüzü yine gizli olan fiziksel kuvvetlerle diğer yandan yine asıl amacı belli olmayan biyolojik kuvvetlerle. Bunu her daim yapacaklar. Ama ne var ki hırs gözlerini bürümüş ve bir Türkiye gerçeğini göremiyorlar.
Aslında çok iyi görüyorlar ve biliyorlar. Sadece engel olamayacaklarının farkındalar, bari hiç olmazsa biraz yavaşlatalım derdindeler.
Ama Türkiye bugüne kadar nasıl hakkıyla, ayağına dolanan, yolunu kesmek isteyen yabani otları temizlediyse bundan sonrada o otları, kod adı kullananları temizleyecektir.
Bu benim gibi Türk gencinin ve her Türk vatandaşının asli ve birinci görevidir.

Benim düşüncelerim bunlardı. Bilmiyorum çok mu abartıyorum ya da çok mu iyi görebiliyorum. Yorumlarınızı ve değerli görüşlerinizi bekliyorum.
Saygılar.

 
Toplam blog
: 2
: 377
Kayıt tarihi
: 25.01.07
 
 

1988 İzmir doğumluyum ve tam bir İzmir aşığıyım. İlköğretimimi Karşıyaka Emine Lahur İlköğretim Okul..