Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '06

 
Kategori
Tarih
 

Sözde soykırım -IV (24 Nisan 1915 nedir?)

Sözde soykırım -IV (24 Nisan 1915 nedir?)
 

Meselenin yine can alıcı bir noktasındayız.

Türkler, tarih boyunca teşkilatçı olmalarının verdiği avantajla yurtiçi ve yurtdışındaki gelişmelerin çoğunu takip edebilmişlerdir.

Doğal olarak Ermenilerin de (isyan, siyasi girişim, katliam, komite gibi) faaliyetlerinden özellikle 2. Abdülhamit dönemi olmak üzere haberdardılar. Ancak haberdar olmakla tedbir alabilmek aynı şeyler değildir. Çünkü zayıflamış bir imparatorluk herkes için öncelikli hedef konumundadır ve Ermeniler gibi sayılabilecek çok sayıda dahili ve harici düşmanlar vardır.

Rus ve İngiliz kışkırtmaları sonucunda meydana gelen isyan ve katliamlar karşısında Osmanlı hükümeti, herhangi bir önleme başvurmadan önce Ermeni Patriği, Ermeni milletvekilleri ve Ermeni cemaatinin ileri gelenlerine "Ermenilerin Müslümanları arkadan vurmaya ve katletmeye devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağını" bildirmekle yetinmiştir.

Ancak, olaylar durmak yerine giderek yoğunlaşınca, ordunun bir çok cephede savaş halinde bulunması nedeniyle cephe gerisinin emniyete alınması ihtiyacı doğmuştur.

Bu maksatla, 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komiteleri kapatılarak, yöneticilerinden 2345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmıştır.

Türklerin bu iradeyi daha evvel ortaya koymamasının bugün çığırtkanlıkta haddi aşan Ermeni lobisinin eline koz vermemek adına oldukça sağlam bir adım olduğunu da belirtmeliyiz. Türklerin Ermeni sorunu ile ilgili olarak tüm kararlarının hem yerel hem de uluslararası hukuk dahilinde olduğunu ve zaten bunun da bir devlet politikası gereği yapıldığını daha ileride delilleriyle ortaya koyacağız.

Osmanlı Hükümeti'nin bu kararı üzerine harekete geçen Eçmiyazin Katalikosu Kevork, bunu bir fırsat olarak görerek ABD Cumhurbaşkanı'na şu telgrafı göndermiştir:

"Sayın Başkan, Türk Ermenistanı'ndan aldığımız son haberlere göre, orada katliam başlamış ve organize bir tedhiş Ermeni halkının mevcudiyetini tehlikeye sokmuştur. Bu nazik anda Ekselanslarının ve büyük Amerikan Milletinin asil hislerine hitap ediyor, insaniyet ve Hıristiyanlık inancı adına, büyük Cumhuriyetinizin diplomatik temsilcilikleri vasıtasıyla derhal müdahale ederek, Türk fanatizminin şiddetine terkedilmiş Türkiye'deki halkımın korunmasını rica ediyorum."

Başpiskopos Kevork'un telgrafını, Rusya'nın Washington Büyükelçisi'nin ABD'deki temasları izlemiştir.

Bütün olup biten, yasadışı Ermeni komitelerinin kapatılması ve elebaşlarının tutuklanması olmasına rağmen, olayı bir "katliam" gibi göstermeye çalışan Ermeniler, başta ABD ve Rusya olmak üzere, çeşitli sömürgeci devletleri kendi saflarına çekmeye çalışmışlardır.

Diaspora Ermenilerinin her yıl sözde "Ermeni soykırımının yıldönümü" diye andıkları 24 Nisan, devlet aleyhine faaliyette bulunan ve masum insanları katleden 2345 komitecinin tutuklandığı tarihtir.

Görüldüğü gibi bu tarih, sözde soykırım şöyle dursun, sözde soykırım iddialarına temel oluşturduğu iddia edilen "yer değiştirme" uygulamasıyla bile ilgili değildir.

26 Şubat 1921 tarihinde Türk Milli Mücadelesinin Önderi Mustafa Kemal Paşa, ‘Public Ledger’ (Philadelphia) muhabirine şunları söylemiştir:

“Rus Ordusu, 1915’te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu. Cinayetleri işleten ve saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı küçük devletlerin daha sulh zamanından beri kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan bilistifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı.”

Komitelerin kapatılması, elebaşlarının ve bazı teröristlerin tutuklanması, olayları yatıştıracağına daha da şiddetlendirmiştir. Osmanlı Hükümeti son insani çare olarak; savaş bölgelerindeki halk ile Osmanlı Devleti'ne karşı casusluk ve hıyanetleri görülenlerin, savaş alanlarından uzak yerlere "sevk ve iskanı" için 27 Mayıs 1915'de "Tehcir Kanunu"nu çıkarmıştır.

1914 yılı resmi verilerine göre Osmanlı Devleti'nde 1.234.671 Ermeni nüfusu bulunmaktadır.

Bu sayı Ermeni Patrikhanesi'ne göre 2.5 milyon, Lozan Konferansı Ermeni Heyeti'ne göre 2.2 milyon, Fransız Sarı Kitabı'na göre 1.5 milyon, Britannica'ya göre 1.5 milyon ve İngiliz yıllığına göre 1 milyon olarak belirtilmektedir.

Katolig ve Protestan Ermeniler, tehcir edilmemiştir.

Sonraki bölümde tehciri, tüm ayrıntıları ile ele alacağız.

Kaynak:
Gürün, Kamuran, Ermeni Dosyası, TTK Basımevi, Ankara 1983, s. 210-211

Davut Kılıç, “1915’te Tehcir Edilmeyen Ermeniler”, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri- Cilt II, Yay. Haz. Şenol Kantarcı vd., Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yay., Ankara, 2003, s. 113-120.

 
Toplam blog
: 29
: 1420
Kayıt tarihi
: 18.10.06
 
 

Evli ve 2 çocuk babasıyım. Üniversite terkim. 17 yıldır tekstil sektöründeyim. Ama konuşmak ve yazma..