Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Sözlerinizden değil, gözlerinizdeki endişeden korktum

Sözlerinizden değil, gözlerinizdeki endişeden korktum
 

Çok uzun zamandan beri kiminin siyasal rant için cumhuriyetin bekasının tehlike oluşunu söylemekten öteye gitmiyor dediği şeyler, öylesine hızlı bir şekilde adım adım yerine getiriliyor ki.

Toplumsal dejenerenin el altından ateşlenmesi, ekonomik krizler ile halkın nefes alamaz hale getirilişi, etnik kimliğe

Siyasi kimlik kazandırılmak istenişi…

Süreç başladı…

Sokağa çıktığımda insanların yüzlerindeki endişeyi görebiliyorum artık.

Güvensizliği de.

Eğer bu ayrımcılık siyasilerden halkın arasına inerse demiştim

Ve

Gördüğüm kadarıyla indi.

Artık insanlar doğdukları memleketi söylemiyorlar ilk tanıştıklarına etnik kimliğini söylüyorlar ve soruyorlar.

İnanın buna.

Halkın arasında onlardan biri olarak söylüyorum bunu.

Kulaklarımla duyuyorum.

Daha dün şahit oldum.

Ve CHP genel başkanının konuşmasını izledim pür dikkat….

Deniz Baykal önce sessiz kalır ve ince ayar açıklama yapar gözlemledikleriyle çoğunlukla…

CHP genel başkanı Sayın Deniz Baykal’ı soğukkanlı, ince ayar konuşmalarından bilirdim.
Ama dünkü konuşmasındaki tedirginlik ses tonuna, mimiklerine ve gözlerine yansımıştı.
Bu tablodan sonra ürperdim....
Korktum ve gidip hem zafer haftası

Hem

De...

bayrağımı astım...

Okşadım kan kırmızı bayrağı bilinçsizce…
Ey millet uyan tedirgin olma zamanı...
CHP’sine her zamandan çok ihtiyacı var

Bu ülkenin CHP sininde

Kadınlara.
Lütfen kadınlara yönelik çalışmalara hız verin.
Ve seçimlerde her ilden bir kadın milletvekili ama partiyi halkla buluşturma kapasitesine ve örgütleme yeteneğine sahip kadınlardan olsun bu.

Kadınlar, bizim kadınlarımız. Bu ülkenin cefakar, mücadeleci kadınları…
Genel başkanın gözlerinizdeki endişeye şahit oldum

Ve inanın

Şu anda bile gözlerimde yaş,

Korktum.
Korkma zamanı geldi...
Bunu anlamaktan korktum.
Geleceği düşünmeyi bir kenara bıraktım ve korktum,

Ülkenin bekasından
korktum.
Beni MHP’nin çıkışları, terörist başının ahkâm kesmesi dört duvarından yâda sizin daha önceki konuşmalarınız değil,

Deniz Baykal’ın gözlerindeki
endişe korkuttu.
Deniz Baykal’ı soğukkanlı görmeye alışmış ben ....
Korktum.

Aşağıda tekrar o açıklamayı paylaşma gereği duyuyorum…

‘’Baykal partisinin genel merkezinde yaptığı basın toplantısında şunları söyledi: "Bu açılım çalışması başlayalı daha bir ay olmadı. Çok derin tartışmaların çıkmasına, ulusal birlik ve beraberliğin sarsılmasına neden oldu. Bunların hepsi Türkiye'de gerilimin tarafı olmaya başladı. Sanatçılar bölünmeye başladı. Toplumun her kesimine mensup insanlar süreçten olumsuz etkilenmeye başladı. Suçlamaların hedefi olmaya başladı.
Bu gelişmelerin ardında hükümetin sanki düğmeye basılmış gibi başlattığı süreç yatıyor. Bu süreç takvim telaşı ile ele alınıyor. Her iddianın gündeme getirileceği bir süreç... Bu süreç sonunda büyük barış ortamının ortaya çıkacağı iddia edilmektedir. Ve bunun nasıl olacağı konusunda hiçbir ipucu verilmemiştir.

TOPLUMDA BÖLÜNME KAYGISI BAŞLADI

Gözyaşı dinsin sözleri altında çok farklı noktaya mı gidiliyor endişesi yaygınlaşmaktadır. Toplumda bir bölünme kaygısı başlamıştır.
Başbakan'ın küfür noktasındaki söylemleri insanlar arasında çatışmaya neden olabilir. Nereye vardığı belli olmayan bu süreç olumsuz sonuçlara dönebilir.

SÜRECİN HEDEFİ BELLİ DEĞİL

Hükümet bir şey yapmak istiyor ama ne yapması gerektiğinin adını koyamıyor. Yapmak istediğini söyleyemiyor. Bunları başkalarının ağzından topluma yansıtıyor. Sürecin hedefi belli değil amacı belli değil. Ortada ayrıntı yok. Bu tabloyu toplum görünce rahatsızlık duyuyor

CHP bu sürecin içine girmeyi reddetmiştir. Biz CHP olarak hangi limana demirleyeceğini bilmediğimiz, rotasını bilmediğimiz gemiye binmeyiz. Süreç netleşmeden işbirliği mümkün değildir.

Ortaya çıkan birinci gerçek hükümetin herkesle görüşüyorum adı altında bir müzakere yürüttüğüdür. Bir müzakere süreci içerisindedir.

Biz bu konuda DTP, İmralı ve Kandil'in birbirinden farklı talep ortaya koyamayacaklarını hepsinin aynı olduğunu başta söylemiştik. Ama gelinen noktada DTP'liler ısrarla İmralı’yı işaret ediyor.

İmralı, DTP ve Kandil arasında bir anlayış birliği vardır.

PKK'NIN PROJESİ AÇISINDAN DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

PKK'nın projesi açısından değişen bir şey yok. İmralı'dan yapılan açıklamalar milleti ayrıştırmak olduğunu, örgütlemek olduğunu, her alanda kendi kararlarını alarak yönetme anlayışı içerisinde olduğunu ortaya koymuştur. Yaratılmak istenen atmosferin gerçekçi olmadığı açıkça görülüyor. PKK ayrı bir devlet arayışı içindedir.

Hükümetin terör karşısındaki konumu son dönemde açık bir biçimde değişmiştir. Türkiye yıllarca terörü ortadan kaldırmak için mücadele etmişlerdir. Türkiye bu mücadelede büyük acılar kayıplar yaşamıştır. Ama milletimiz hiçbir zaman terörle mücadeleyi bırakalım ve teslim olalım etkisi altına girmedi. Ama bu hükümet döneminde terörle mücadele yerine müzakereye döndü ilişkiler...

Terörle mücadele kolay değildir. Terörün tam anlamıyla kalkacağını garantilemişseniz 'bu sorunu çözdüm' diyebilirsiniz...

AMAÇ SİLAHLARIN BIRAKILMASI DEĞİL Mİ?

Türkiye öyle bir manzara var ki hem müzakere ediliyor hem de silahların bırakılmayacağı söyleniyor. Amaç silahların bırakılması değil mi? Hem müzakere yapacaksınız hem de silah bırakmayı kabul etmeyecekler ve böyle açıklama olmayacak ama siz gene de müzakereyi önlemeyip temasları sonlandırmayacaksınız.

Bununla gelinen nokta terörün bitirilmesi değildir. Müzakerenin gerçek amacı, Türkiye'de etnik kimliklere siyasal, milli kimlik kazandırma sürecini harekete geçirmektir.

Anadolu'da 1000 yılda kurulan kültüre Türkler dendi. Bu süreç 1. Dünya Savaşı'ndan sonra denendi. İşgalciler 'Anadolu'dan Türkleri atacağız' derken Kürtleri de kastediyordu.

Etnik kimlik ile siyasi kimlik farklıdır. Bu konuda Başbakan'ın ağır vebali vardır. Etnik kimliklere bu kadar sıklıkla vurgu yapması yanlıştır. Herkesi kapsayan bir milli kimliğimiz var.

Milli kimlik Anayasa'da belirlenmiştir. Bu girişimlerle etnik kimliklere milli kimlik yolu açılıyor. Her ülkenin milli kimliği farklıdır, etnik kökeni farklıdır.

BU BİR BÖLÜNME PROJESİDİR

Buradaki amaç Anayasa'daki Türk milli kimliği anlayışını kaldırmaktır. Bu amaçla üniversitelerde anadillerde kürsü oluşturulacak, ilkokullara seçmeli ders konulacak. Bu bir bölünme projesidir. Bunu demokrasi olarak yutturmak mümkün değildir. Demokrasi etnik parçalanmayı öngörmez.

2009 TARİHLİ RAPOR DA VAR

Başbakan kızıyor, hakaret ediyor ama bu proje uzun süredir uluslararası ilgi ve katkı ile şekillendirilmiş bir projedir. Bunun tartışılır tarafı yoktur. Çok açık bir gerçektir. 2007 tarihli bir rapor konuşuluyor. Ama onun 2009 tarihli olanı da var. Atlantik Konseyi adlı ABD'li kuruluş rapor hazırlamış. Haziran'da ABD'de yapılan bir toplantı var. Toplantıda Norveç'in Washington Büyükelçisi de vardı. Açık Toplum Enstitüsü’nün temsilcileri bu toplantıda yer aldılar. Türkiye'den giden kişiler bu konuda ciddi katkılar yaptılar. Katkıları Anayasa'nın Türklükle ilgili maddesinin kaldırılması yönündeydi. PKK üyelerine kademeli af çıkarılması önerildi. TCK'nın çeşitli maddelerinin kaldırılması önerildi. Yargının hizaya getirilmesi istendi. 1 ay önce düğmeye basılmış gibi harekete geçilmesi bir tesadüf değildir. bunun altında Türkiye’ye yönelik bir yol haritasının uygulanması beklentisi vardır. Hükümet de buna girmiştir. Cumhurbaşkanı'nın kastettiği de budur. 'Biz kendimiz harekete geçmezsek, başkaları geçer' dediği budur. Başbakan'ın telaşından bu konunun hassas bir konu olduğu ortaya çıkıyor.
20 yıl önce 'etnik kimliklere özgürlük' diyen ilk parti biziz. Bugün de aynı anlayış içindeyiz. Bazıları bugünkü düşüncelerle, o rapor arasında fark var zannediyor. Doğru değil. o rapor etnik kimliğe saygı gösteren, etnik kimliği devletin karşısına çıkarmayan, devleti de etnik kimliğin karşısına çıkarmayan bir rapordu. Devlet etnik kör olmalıdır demiştik. Şimdi devlet etnik kimliği temel alıyor.

Yaşadığımız süreçte bir gerçek ortaya çıktı. Terörle bir yere varılmaz iddiası safsata haline gelecek eğer bu müzakere süreci bu şekilde yürür ise...

IRAK'TA NE ÇIKTIYSA, YUGOSLAVYA'DA NE ÇIKTIYSA

Bu sürecin sonucunda çatışma çıkar, Irak'ta ne çıktıysa, Yugoslavya'da ne çıktıysa burada da o çıkar... Bu tarzda çıkılacak yolun sonu hüsrandır. Bizi terör bölemez bizi bölerse dil böler.Bütün işaretler ayrışma noktasını işaret ediyor. Bu çok vahim bir projedir. Bunun bizim milli beraberliğimizi Türkiye Cumhuriyeti'nin temel siyasi kemliği tahrip edecek tehlikeli bir proje olduğundan hiz şüphe duymuyorum.

Bunu gerçekleştirmeye çalışırlarsa ilişkiler farklı bir noktaya varır. 3 günlük iktidarları kaldı, iç dış baskıları tatmin edeceğiz diye kendilerine emanet edilmiş Türkiye'yi farklı bir noktaya götürmesinler. Ülkeyi perişan etmesinler. Başbakan yılbaşına kadar zamanımız yok diyor. Kim ne şart koştu?"

MGK BİLDİRİSİ KAYGILARIMIZI GİDERMEDİ

Baykal gazetecilerin MGK'nın son açıklamasıyla ilgili soruya şu yanıtı verdi: "MGK'nın görüşmeleri gizlidir. Yapılan açıklamaya bakıyoruz. Açıklamadaki Milli Birlik vurgusu çok önemli. MGK bildirisi kaygılarımızı gidermedi. Bilmeden bu sürece katkı vermek yanlıştır. MGK çalışmanın içeriğini biliyor mu? Yapılan sürecin nereyle gideceği belli değil. Bu olayın götürülüş tarzı çok değişik anlayışlara sahip insanları sürecin parçası haline götürme teşebbüsüdür. Birileri süreci desteklemek zorunda kaldı."

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..