Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '07

 
Kategori
Haber
 

Sözlüğe baktım da…

Sözlüğe baktım da…
 

"Baş Müderris"


Sözlüğe baktım… Hem de Türk Dil kurumunun sözlüğüne baktım. Merak ettim <ı>“Üniversite” kelime olarak ne anlama geliyor acaba diye. Sözlüğe göre kelimenin aslı Fransızcadan (<ı>université)<ı> geliyor. Şöyle veriyor kelimenin anlamını Türk Dil Kurumu sözlüğü:

<ı>“Üniversite:<ı> <ı>Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul vb. kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu.”

<ı>

<ı>“Acaba” dedim bu öğrenin kurumunun <ı>“Türkçe” bir adı olmaz mı?

Araştırdım, Osmanlı döneminde <ı>“Medrese” denilmiş. Profesörlerine <ı>“Müderris” denilmiş. Zaten Profesör de Fransızcadan (<ı>professeur) geliyor. Osmanlıda Asistana da <ı>“Muid” deniliyor ama TDK sözlüğüne karşılığı yok. Öğrencinin adı ise <ı>“Talebe” olarak geçiyor. Bizim okul dönemimizde de adımız <ı>“Talebe” idi.

Eski Türklerde <ı>“Üniversite”ye <ı>“Danışgah” deniliyor, öğrenci ise <ı>“Danuşcu” olarak anlıyor.

Ben üniversite için <ı>“Danışgah” ve talebesi (Öğrencisi) için de <ı>“Danuşçu” kelimelerini çok tuttum.

Muhabbet sırasında hep çevremde üniversiteye hazırlanan gençlere şunu öğütlerdim: <ı>“Lise döneminin sonuna kadar ‘Bilgi’ öğretmenleriniz tarafından size adeta ‘Zorla’ verilir ve alt yapınızın hazırlanması sağlanır. Ancak üniversite öyle değil. Siz üniversitede ‘Eğitimi’ ve ‘Bilgi’yi isterseniz alırsınız, kimse sizi zorlamaz. Başarılı da olamazsanız “vah tüh” demezler kapıya koyarlar.”

Benim bu düşünceme göre üniversitenin adının <ı>“Danışgah” olması öğrencinin veya talebenin de adının <ı>“Danışçı” olması çok doğru geliyor. Hem de her iki kelime de <ı>“Türkçe” kökenli.

Bu yazının içeriğinde bundan böyle Üniversite adı <ı>“Danışgah” talebenin adı da <ı>“Danışçı” olarak anılacaktır, baştan söyleyeyim…

Gerçi bir yere gittiğinizde üzerinde koskocaman <ı>“Danışma” denilen yerlere hep gider danışırısınız. Aslında oralara da <ı>“Danışma” yerine <ı>“Danış yeri” deseler daha doğru olur diye düşünüyorum.

Lakin üniversiteye <ı>“Danışgah” öğrencilerine de <ı>“Danışçı” adını uygun buldum da öğretenlerine, yani profesörlerine ya da müderrislerine ne denecek, onu keşfedemedim. Bir de asistanlar var… Gerçi onlara <ı>“Yamak” veya <ı>“Kalfa” desek, o kelimeler Türkçe değil. Neyse onlara <ı>“Danışçı Yardımcısı” dersek biraz uzun olur ama doğru olur.

Neyse… Profesör için <ı>“Türkçe” isim bulursanız sevinirim. Şimdilik biz ona <ı>“Müderris” diyelim. Hiç değilse sefil ve pespaye Fransızların dilinden arıtmış olurken…

Lafın gerisini getireceğiz merak etmeyim…

Efendim, şimdi Türkiye’deki tüm <ı>“Danışgah”ların başına <ı>“Baş Müderris” olarak atama yapıldı ve bu <ı>“Baş Müderris” kardeşimizin ilk açıklamalarını da dinledik.

Özetle <ı>“Danışgahlardaki tüm yasaklamalar kalkacak” diyor.

Bunu ben, çok güzel ve etkileyici bir söz olarak algılıyorum. Arkasından da Danışgahlardaki <ı>“Yasaklar”ı sıralasa ve <ı>“Bunlar tek tek kalkacak” deseydi, daha anlamlı olurdu söylediği sözler.

Ancak, Sayın Baş Müderris’in bu güne kadar her hangi bir Danışgahta bile <ı>“Baş Müderris” (Fransızcası recteur<ı>, Danışgahın tüzel kişiliğini temsil eden, yönetimden, eğitim ve öğretimin düzenli yürütülmesinden sorumlu Müderris) sıfatını taşımadığından neyin yasak neyin yasak olmadığının farkında değil galiba…

Danışgahlarda <ı>“ Bilimsel eğitim, araştırma ve yayınlar” sonuna kadar serbest. Bunların serbestliği de <ı>“Özgür düşünce ve bilimsel gelişim” için olmazsa olmaz serbestliktir. Sınırlandırılamaz, sansürlenemez…

Ancak…

Hepsinin de belli kurallar içinde ve <ı>“Bilim ve ilim” adına yakışacak şekilde olması da kaçınılmazdır. Bu <ı>“Yakışık” almayı sağlamak için ise kuralların konulması, diğer birçok şeyde olduğu gibi yine olmazsa olmazlara bağlıdır.

<ı>“İlim ve Bilim” adına konulan kurallar için <ı>“Yasak” tanımlamasını yaparsanız, o yerin adına da zaten <ı>“Danışgah” diyemezsiniz.

Ters taraftan baktığınızda da aynısı olur. Eğer <ı>“Belli kurallar” koymazsanız o da olmaz, bu kez <ı>“İntihal”ler yani <ı>“Akademik hırsızlıklar” ortaya çıkar, düzen bozulur.

Şimdi yeni <ı>“Baş Müderrisimiz”den gelecek günlerde <ı>“Danışgahlardan kalkacak var olan yasaklar” neyse, onu öğreneceğiz.

İlk eylemin de <ı>“AKP’nin namusunu kurtarma” olarak algılayacağımız bir eylem olacağını da biliyoruz.

Sayın <ı>“Baş Müderris” bu eylemi de karakter ve yapısına uygun bir tarzda yapacak ve kimseyi de incitmeyecektir.

Hani “Danışçıları”nın tarifi ile çok mizah severmiş ya…

Hadi hayırlısı…

12 ARALIK 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..