Srebrenitsa

Bundan tam 18 sene evvel takvim yaprakları 11 Temmuz 1995'i gösteriyordu. Bosnak çocuklar Srebrenitsa'daki ufak evlerinde annelerine sarılmış, korkak gözlerle camdan dışarıya bakıyorlar, bir yandan da dışarıda bağırarak konuşan yeşil üniformalı, asık suratlı adamların neden burada olduklarını soruyorlardı babalarına. Verecek cevapları yoktu babaların, yaşlı gözlerle bakıyorlardı sadece evlatlarına.

Kırıldı evlerin ahşap kapıları, önce son defa direnen babalar hedef oldu kurşunlara, sonra anneler kucaklarındaki evlatlarıyla beraber katledildi, Sırp askerlerinin kahkahaları eşliğinde... Eğer yaşasalardı o çocuklar bugün 20'li yaşlarda olacaklardı, aynı bizler gibi. Tabi ufacık bedenlerine saplanan o mermiler patlamasaydı evlerinde.

Srebrenitsa, insanlık tarihinin en utanç verici olaylarındandır. Eli kanlı Sırplar, tek tek avladılar Boşnakları.

Ve sözde insan haklarıyla ünlü batı, ne kadar iki yüzlü olduğunu bir kere daha kanıtladı. Özellikle BM denilen kurum, insan haklarının, vicdanın, ahlakın aslında sadece bazı bölgelerde geçerli olduğunu gösterdi o gün. Sadece farklı inançlara mensup diye katledilen Boşnakların bu durumuna hiç kimse ses çıkaramadı hatta Hollanda bölgeye asker bile yollayarak aslında Sırplara ne kadar iyi bir iş yaptıklarını anlatıyordu. Yani, Sırplar katliamları Hollanda askerinin gözetiminde yapıyorlardı.

Toplamda 5 gün süren katliamda 10000 esirden 8300 kişi hunharca katledildi, 2700 kişi ise serbest bırakıldı. Öldürülenlerin cesetleri gömüldü, tanımasın diye asitlerle eritilmeye çalışıldı... Esirler ise inanılmaz işkencelerden geçti.

11 Temmuz 1995 insanlığın öldüğü tarihtir !

O gün çığlık çığlığa idi bütün Bosna.

Sözde medeni, hukukçu batı sırtını döndü, görmemezlikten, duymamazlıktan geldi bütün olaylar.

Her fırsatta adaletin savunucu olduklarını iddia ettiler ama ne geçmişte Bosna ne de bugün Filistin ve Doğu Türkistan'da gördük o adaleti.

95 Temmuz'un da Bosna ağlarken kimse duymadı ama, Boşnak bir çocuğun söyledikleri her şeyi anlatmaya yetiyordu belki de:

"Çocukları küçük mermilerle öldürürler değil mi anne?"