Stratejik derinlik duvarı nasıl örüldü?

Türkiye için sular durulmuyor. Son gelişmelere göre iyi niyetle yola çıkılan Ortadoğu politikası usul usul kara bulutların altına doğru çekildi. Denizlerdeki çırpıntılar da giderek dalgalanma sürecine girdi. Dağlarda ve kentlerde konuşlanan sinsi terör artık her yerde kendisini hissettirmeye başladı günden güne.

Kimi etkenlerden dolayı toplumda gerginlikler artıyor. 1970’lerde başlatılan bölücülük sürecindeki ayrıştırma çabaları da ne yazık ki giderek arkadaşlar, akrabalar ve meslektaşlar arasında kimi çekinceler yaratmaya başlamış bulunuyor. Bu konuda gerekli karşı propaganda konusunda bazı zaafiyetler olduğu açık.  Özellikle ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ için yeterli açılımlar yapılamadığını görüyoruz. Yeni bir Türkiye kapsamında yeni bir anayasa hazırlanması sürecine girilen bu günlerde toplumun yeniden bazı tarihi, kültürel ve siyasi tartışmalar ile büyük bir enerji boşalımına uğrayacağı ise siyasi ve ekonomik olduğu kadar toplumun ruh sağlığı bakımından da nice özellikler taşıyacağı şimdiden öngörülebilir.

Son yıllarda üreticilerimiz ile ticaret  ve turizm erbabınca sağlanan ekonomik gelişme ile birlikte Ortadoğu liderliği için çırpınan Hükümet ne yazık ki bir yıldan bu yana, bir türlü baş edemediği BTÖ ile Ortadoğu'da 'devlet terörü' estiren İsrail karşısında kimi açmazlara düçar olmuştur. ABD kendi çıkarları için bastırdıkça bastırıyor. Türkiye dün olduğu gibi bugün de yalnız. Ne kadar acıdır ki ne Arap din kardeşlerimizin üstünde hükm- ü ferma eden devletler ne de diğer Türk ve İslam toplumlarını yöneten devletler etkin bir siyasi ve ticari birliktelik kuramadıkları için Türkiye bütün olumsuzluklar karşı tek başına direnmeye çalışıyor.

Kırılamayan bir kaç eşikten biri de hiç kuşkusuz komşu ülkelerimiz ile olan açmazlarımızın bir türlü giderilememiş olmasıdır. Sayın Erdoğan bu konuda dik durmaya çalışıyor olsa da Ortadoğu bağlanımda Rusya ile ABD’ye rağmen nereye kadar direnebileceğini göreceğiz.

Yanlış giden bir şeyler değil pek çok şey var bence. Sıfır Sorun yaratacağım diye yola çıkan Stratejik Derinlik yazarı  ve Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu bugünlerde en büyük sınavını veriyor. Söz konusu tarih ve kültür bilinci kapsamında Sayın Davutoğlu  'diplomatik süreçler'  ve  'dünya dengeleri'  bakımından siyasi olduğu kadar tarihi ve sosyolojik açmazlar duvarına gelip çattı sanırım. Özellikle Ortadoğu’da Türkiye açısından ‘bazı stratejik derinlikler’ elde etmeye dönük kimi yaklaşımlar ne yazık ki karşı ‘stratejik derinlikler’ yüzünden Türkiye’nin bütün barış çabalarına rağmen bugün derin yaralar almaya başlamıştır.

Bana göre Ortadoğu’daki etkinlikler açısından çok önemli bir ağırlığı olan Mısır ile Suriye’nin çalkantılar içinde bocalaması yanında Akdeniz’deki petrol ve doğal gaz arama çıkışları da Türkiye için kurulmuş birer tuzaktan olmaktan öte, gelecek açısından pek çok gizli ya da açık içerikler taşımaktadır. Anlaşılan o ki Türkiye için tarih yeniden dört bir yandan ağlarını örmek için çarklarına hız vermeye başladı.