Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '16

 
Kategori
Deneme
 

Su çatlağını buldu

Su çatlağını buldu
 

Dünyaya gelenler ve dünyadan gidenler… Şu sıralar ne çok ölüm görüyoruz dostlar! “Başın sağ olsun” demek de yetmiyor hala sağ olan başa! Ama ölümü de anlıyorum bir yandan. Yaşamda bir denge kurabilmek için çırpınıp duruyor o zavallı hakikat! Ama şart olsun ki bir gün benim için geldiğinde hepimiz adına bir misilleme yapacağım ona. Yani eğer meramının beni götürmek olduğunu hissedebilirsem, küfür koleksiyonumdan okkalı bir küfür savuracağım ona. Çünkü gözlerimin içine bakıp bu saçmalığı neden sürekli tekrarladığının sebebini asla söylemeyecek bana. Borçlu borcuna sadık değil: ölüm, yaşamın borç tutarı mı yani? Bu ne aptal saçmalık böyle?

Aksini düşünen mutlaka vardır lakin kimse tatmış değildir ölümü son nefeste! Sıradan bir nefestir o insan için: “ölüyor muyum ben” der sadece, “öldüm” diyemez. Öldüğünden bile habersiz yatıyor tüm ölüler mezarlıklarda... Yoksa mezarlıklar, tanrının yer altı dehlizleri mi? Öte geçelere açılan gizli kapılar mı? Size bilim adına söz veriyorum ki ölen hiçbir can hiçbir yere gitmeyecek bu dünyadan! Bu dediğimi de sakın unutmayasınız.

Şimdi herkes ne istediğini söylesin bana, ne geçiyor içinizden? Hangisini tercih etme niyetindesiniz; hiç kimsenin hiçbir suretle ölmemesini mi, hiçbir canın artık insan suretinde asla bedenlenmemesini mi? Hep yaşasın ya da hiç var olmasın! Ya hep ya da hiç mi?

   Lakin bir seçeneğiniz daha var. “Tamam, doğsun ama ölecekse bile bu benim canımı yakan bir ölüm olmasın” da diyebilirsiniz. En çok bunu dediğinizi var sayıyor ve yürekten inanıyorum bu inancınıza. Belki bu bizim için iyi bir seçim olabilirdi ama peki bu, ölümün hala buralarda kol gezdiği gerçeğini değiştirir miydi? Ölüm var olsun ama benden ve canımdan uzak dursun! Dünya nüfusunun ezici çoğunluğu belli ki böyle düşünüyor. Böyle düşündüğü için de olması gerekenden çok daha fazla ölümler yaşanıyor. Öyleyse aslında sizler ölüme karşı değilsiniz. Hayır, kesinlikle karşı değilsiniz. Ölümün sürekli olarak kapı eşiğinizi eşelemesine karşısınız siz.

Siz değişeceksiniz. Dostlarınız değişecek. Ölümden anladığım şey, bedenin yaşlanarak kendini infilak ettirmesinden ibaret sadece: bu dünyada başka bir şeye dönüşmek için! Aslında hepiniz biliyorsunuz bunu. Yaşınız 41. Ama sırf 41 senedir mi bu dünyada olduğunuza inanıyorsunuz? Yani bu evrende bir cisim sahibi dahi değilken, yoktan mı var edildiniz? Madem en başta yoktunuz, öyleyse neden bir kez daha yok ediliyorsunuz?

Ölüme saygı duymuyorum. Çaresiz olsam bile eğilmiyorum karşısında. Eski bir hasmım gibi sürekli diş biliyor, o yüzden öfkeleniyor ve yine o yüzden avazım çıktığınca kara bir yasa bürünüyorum.

Ölüm, unutulmak.

Ölüm, birkaç asra kadar geride hiçbir zihinli şahit bırakmamak!

Ölüm, insan bilinciyle bir daha asla var olamamak…

Berbat bir kahveyi bir daha asla yudumlayamamak, ölüm…

Bir Anadolu deyimidir dostlar. Anadolu’mun, deyim yerindeyse en büyük bilgeliğidir şu söz: “Su çatlağını buldu!”

Su çatlağını buldu!

Ama su, bu dünyada sadece yer değiştirdi! Başka canlara hayat olabilmek için.

 

Günay Aktürk

 
Toplam blog
: 25
: 106
Kayıt tarihi
: 09.06.16
 
 

Düşünen bir madde! Edebiyat, felsefe, bilim ve evrim meraklısı bir kitap kurdu. Bilim ve sanat! İ..