Su

22 Mart Dünya su günü’nün bu yılki konusu “küresel ısınma, iklim değişikliği, su, çevre ve enerji kaynaklarımıza etkisi” idi. Kutlandı, her yıl olduğu gibi konuşmalar yapıldı ve suyun önemi vurgulandı, vazgeçilmezliği dillendirildi.

Türkiye ve su, birbiriyle kader birliği yapmıştır. Susuz bir ülke çöldür. Suyu yerinde ve zamanında kullanan ülke bir cennettir.

Anadolu’nun çeşitli coğrafyalarında suyun kullanılması amacı ile yapılmış eserler vardır. Hitit’lerden, Urartulara, kommagene krallığından friglere, likyalılara, Bizans ve Osmanlılara uzanan ve o tarihlerden günümüze uzanmış su kanalları, sarnıçlar, kemerler ve su taşıyan tüneller vardır. Eski medeniyetler geçmişten günümüze su ile barışık yaşamışlardır.

Çünkü, su hayattır, yaşamın kaynağı, gözbebeğidir. Su bir deryadır, bir göldür, bazen bir ırmak bir deredir. Bazen kurur, bazen coşar, bazen masmavi akar, bazen öfkeli, bazen kirlidir. Fakat hep yaşama koşar, kendini temizler. Yerkürenin alınçizgisidir su.

Su bazen bir ırmakta, gölde, bazen bulutta, bazen topraktadır. Ama o hep vardır.
Suyu şimdilerde barajlara hapsediyor dizgin ve kelepçe vuruyoruz. Canlıların yaşam kaynağı olan gölleri, sulak alanları kurutuyoruz. Aslında biz yaşamı, hayatı yok ediyoruz. Ancak, Özgürlüğünü kısıtlasak ta o bize yaşam kaynağı olmaya devam ediyor.

Sinanların yaptığı devasa su kemerleri suyun varoluş öyküsüdür. Şimdilerde onlar da mahzun, suya hasret boynu büküktür.

Suyun varlığı topyekün kalkınmadır, insanların mutluluğudur. Su eğitimdir, sağlıktır, tarımdır, sanayidir. Su refah ve bolluktur. Su mühendisliktir, ulaştırmadır, haberleşmedir, kültürdür, buluttur, su yağmurdur. Bazen bir çiçek, bazen bir ağaçtır.

Suyun iyi kullanılması gerekir, bilinçli kullanılmazsa toprağa zarardır, toprağı çoraklaştırır, tuzlar. Erozyonu tetikler. Yani toprağın suya ihtiyacı vardır, doğru ve yerinde kullanımı ile.

Kırsal alanda verimliliği ve istihdam imkânlarını artırmak, sosyal istikrar ve ekonomik büyümeyi sağlamakta suyun katkısı önemlidir.

Var olan su rezervlerinin doğru ve yararlı kullanılması için hükümet, Devlet Su İşleri, Köy hizmetleri Genel Müdürlüğü ile illerdeki eğitime, sosyal hizmetlere, kültürel ve sağlık hizmetlerine dönük tüm birimlerin eşgüdüm içinde çalışması gerekir. Bu çalışmaya o coğrafyada yaşam alanı bulan vatandaşlarında katkı sağlaması gerekir.

Suyun getireceği kalkınma hedefleri arasında toplumsal yapı, tarım sektörü, sağlık sektörü, nüfus plânlaması, kırsal ve kentsel yerleşim birimleri de önem arz eder. Su aynı zamanda göç olgusunu da durduracak önemli bir etkendir.

Tarımda, kırsalda geçinemeyen, barınamayan ve bu nedenle göç ederek can havliyle sığındığı kentlerde de işsizlik ve ve iş bulamama sonucu işportacılık ve küçük işletmelerde de tutunamayan kırsal kesim insanı kentlerde de sorunlu bir yaşam mücadelesi vermektedir. O nedenle suyun tarımda verimli kullanımı ile yoksullaşma ve göçün önüne geçilecektir.

Bulunduğumuz coğrafya da suyu kullanılabilir, temiz ve kirlilikten arınmış olarak yaşam kaynağımız olmasını istiyor ve eski günlerde ki gibi olmasını arzu ediyorsak eğer, ona gereken değeri ve özeni göstermeliyiz.

Su yaşamdır, su hayatın varoluş kaynağıdır.

Su Devrezdir, Fırat'tır, Kızılırmak'tır, Seyhan'dır.

Suyumuzu yaşam felsefemiz, varoluş öykümüz yapalım.