Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Suna emoya karşı

Suna emoya karşı
 

Sabahları annemin evine kardeşimi almaya gidiyorum, beraber kahvaltı yapıp çıkıyoruz işe, o kahvaltı genelde sabah haberlerinden sövülebilecek nitelikte olanlara benim sövmem ile geçer. 

 

Bugün konu, nereden açıldıysa annemin rahmetlik ananesi Nezire hatundan açıldı, çocukluğumun en sempatik karakteridir kendisi, tanınmamak için sırtına atıp taaa yüzünü bile kapattığı şalı ile dayımla benim peşimizde hafiye gibi gezen, tüm mahallenin sevgili kabusu, aynı anda 40 kişiye hamur işi ( böyle mantı ve hingel yapan birisi dünyaya daha da gelmez ) hazırlayıp yediren, dünya tatlısı bir insandı Allah rahmet eylesin.  

 

Hikayeyi annemden ilk defa dinledim, Nezire hatun ameliyat olur, o zaman oturdukları ev kocaman bahçesi olan, o bahçede de inekten, tavuğa her nevi hayvanın yaşadığı cennet gibi bir yer, o evde büyükbabam, ananem, Nezire hatun ve ama kocası Hakkı Dedem beraber oturuyorlarmış. O ineklerden birisi Suna, Suna o kadar akıllı bir hayvan ki pisliğini geri geri gelip uzağa yapıyor ve asla üzerine yatmıyor, yanına da sadece Nezire hatunu yaklaştırıyor, başkası yaklaşırsa aparkatı yapışıtırıyor.  

 

Nezire hatun ameliyat olmuş hastanede yatıyor, Suna'nın memeler şişmiş sağılması lazım ama kimse yanaşamıyor, akrabalardan bir kadın bulunup Nezire hatunun kıyafetleri giydiriliyor, tabureyi alıp yanaşıyor kadın, daha Suna'nın memesine dokunduğu anda kroşeyi yiyor, tabure bir tarafa kadın bir tarafa. 

 

2. deneme daha komik, büyükbabam rahmetlik Nezire hatunun kıyafetlerini giyip Suna'yı kandırmaya çalışıyor, sonuç hakem kararıyla Suna galip. 

 

Hastaneden Nezire hatunu getiriyorlar sağım için, Suna onuda gözü sarılı olduğundan tanıyamayıp tekmelemeye çalışınca bu sefer büyükbabam tabure yardımıyla Suna'yı nakavt ediyor. Sen benim kaynanama nasıl saldırırsın diye, oysa içinde ki sinir bir ineği kandıramamış olmak. 

  Annem hikayeyi anlatınca ister istemez aklıma, bizim Yahya ile yaptığımız komplo teorisi muhabbetleri geliyor, benim tezimşu : dış mihraklar son 20 senedir sebze tohumları, kola, çikolota gibi dışardan gelen gıdaların genetiğiyle oynayarak şu anda 20 li yaşlarında olan Türk gençlerinden embesil bir nesil yarattılar, aslında çok boşa atılacak bir teori olmadığı YÖK başkanının tv den yaptığı konuşma ile ortaya çıktı. Teorime katılmayanların bana şu EMO ları açıklaması lazım, başka izahı var mı? Bundan elli sene önceki inekler bile daha zekiymiş baksana, inek kadar aklı olmayan o kadar genç görüyorum ki inanamazsın.

 

Efendim şimdi 20 li yaşlarında bir sürü arkadaşım lan sen nasıl konuşuyon deyip bana kızacaklar, peşin peşin söyleyeyim, özellikle blog yazan, hayatla ilgili bir derdi olan, okuyan, araştıran, eğitim alan, kendine has zevkleri olan genç arkadaşlarımız da var tabiki, hatta bazılarının bloglarını" vay be, helal olsun, ben de şöyle yazabilsem" diye hayıflanarak ve gıptayla okuyorum ve onlar var diye seviniyorum. En azından ileride zeka gerektiren işleri yapacak aslanlar gibi gençlerimiz var bari. 

 

Emoların verdiği görüntü bu ama genetiğiyle oynanmış olan normal görüntülü gençlerde var, özellikle aklını rujuyla ayakkabısı arasında kaybetmiş ikoncan kardeşler, onlarda da zeka seviyesi Suna ile kıyaslandığında hiç fena değil hani. 

 

Buradan yetkililere sesleniyorum, özellikle yurt dışından gelen her türlü gıda maddesi bilim adamlarımız tarafından incelensin ne olur, teorimi destekleyecek şeyler bulacağınıza eminim. yoksa şu aşağıda resmi görülen yaratık başka türlü izah edile bilinemez. ( resme 5 saniyeden fazla bakmayın, göreceğiniz kabus için sorumluluk kabul etmem) 

 

aykırı yazar 

 

http://fasihdaire.blogspot.com/ 

 
Toplam blog
: 46
: 870
Kayıt tarihi
: 16.07.10
 
 

1971 Kırıkkale doğumluyum, özel bir şirkette muhasebe müdürüyüm, evliyim 2 çocuğum var...