Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '07

 
Kategori
Yetenekler
 

Şüpheci misiniz, komplo teorisyeni mi?

Şüpheci misiniz, komplo teorisyeni mi?
 

Küçüklüğümde, babamın dükkânına gelip giden bir yaşlı amca hatırlıyorum. Dünya işlerinden elini ayağını çekmiş, kendini inancına adamış, gün içerisinde vakit geçirmek içinde oturduğu mahallede tanıdık birkaç esnafı gezen aksakallı bir dedeydi kendisi. Yaşlı olduğu, zannedersem okuryazar olmadığı ve yaşanan günlük gelişmeleri algılayamadığı için eski hikâyelerden, söylencelerden bahsederdi genellikle. 80 yılların ortasıydı ve dünyada hızlı değişim dalgası kendisini iyiden iyiye belli ediyordu. Gerek her hızlı değişimin döneminin yarattığı muhafazakâr kitle olgusundan dolayı, gerekse de kendi yaş grubunun gereği olarak muhafazakârdı, yeni şeyleri kabullenemiyor, birçoğunun içinde kötülük barındırdığını düşünüyordu. Ama bu haline ve yaşlılık inatçılığına rağmen saf olduğunu çok çabuk belli eden sevimli bir dedemizdi.

Bir gün, sohbet ederken, babam yaşlı amcaya, dünyanın artık değiştiğini ve insanların aya bile gittiklerini söyleyince, amcam hayatımda duyduğum ilk komplo teorisini geliştirmişti; “ Siz öyle zannedin, o gâvurlar sizi kandırmak için, dünyanın çıplak bir tepesine bir araç indirip, fotoğraflarını çekip, televizyonda da göstererek, aya indik diye sizi yutturuyor, Allah kendi işine karışılmasına müsaade etmez, kimin haddineymiş aya filan gitmek” demişti.

Elbette, bu söyleme o dönem gülüp geçtim, yaşlı amcanın cahilliğine verdim ve bu tip senaryoyu bilgisiz insanların üretebileceğini düşünmüştüm.

Ancak uzun yıllar sonra, özellikle ABD’de, NASA’nın aya yolculuğuyla ilgili olarak üretilen ve oldukça taraftar bulan bir iddianın olduğunu öğrendim. Bu iddia, özellikle aya inişte ABD bayrağının asılması sonrasında çekilen bir fotoğraf üzerinden, fotoğrafın çekildiği yerin ay olamayacağına dair, oldukça önemli ipuçlarına dayanmaktaydı. Ve, gerek bu yolculuğun, gerekse de söz konusu fotoğrafın bir stüdyo çalışması olduğu da diğer bir iddia konusuydu.

Gerçi, bu iddialarda beni ikna etmedi ama, gerek şüpheciliğin, gerekse de komplo teorisi üretme becerisinin küçümsenmemesi gerektiğini anlamış oldum. Bu nedenle, özellikle cahilliği nedeniyle ayıpladığım yaşlı amcamı kendimden utanarak yad ettim.

Ve bu durum bana, başka bir şey daha öğretti. Önemli olan şey gerçek değil, senin iddianı ne kadar gerçek kılabildiğin idi.

Yaşadığımız tarih sahnesinde ve coğrafyamızda, o kadar çok şey yaşanıyor ve bu konular hakkında o kadar birbirinden farklı ve birbirinin zıddına şeyler söyleniyor ki, konuya uzak kişilerin bu zihin karışıklığından etkilenmemsi mümkün değil.

Komplo teorileri, artık günümüzün en önemli halkla ilişkiler çalışmalarından birisi haline geldi. Bu sırf siyaseten yaşanan bir şey değil. Artık ticaretinde temel kurallarından birisi haline geldi.

İnternetten her firma ve marka ile ilgili olarak, lehte, daha çokta aleyhte o kadar çok elektronik posta geliyor ki, insanlar bunlara inanacak olsa alışveriş yapacak ürün kalmayacak neredeyse ortada.

Bu iddialar öylesine abartılı hale geldi ki, geçenlerde bir yabancı süt markasının, Türk ırkını ortadan kaldırmak üzere, ülkemizde içerisinde kimyasallar karıştırılmış ürünler piyasaya sürdüğü ve bu ürünlerin çok satılabilmesi için, inanılmaz ucuzluk kampanyalarını devreye soktuğu iddia ediliyordu.

İnsanların şüpheci olmalarına karşı herhangi bir itirazımız olamaz. Hatta şüpheciliğin, bilimin ve akılcılığın temeli olduğunu söyleyebiliriz. Ancak şüpheciliğin bile türlerinin olduğunu bu şekilde öğrenmiş bulunuyoruz.

Hani akılla delilik arasında ince bir çizgi olduğu iddia edilir ya, işte aynı ince çizginin şüphecilikle komplo teoricili arasında da bir şekilde tespit edilmesi gerekmektedir.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..