Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sürüye Kurt gelince

Doğu Anadolu da çiftçilikle uğraşan bir ilçede yine çiftçilikle uğraşan bir ailenin çocuğu olunca  insanın gençliği ya tarlada tapandan yada dağda taşta çobanlıkla geçiyor. Orta ikinci sınıftan üniversite bitene kadar ben de bu kaderi yaşadım. Her meslek erbabının yaşantıyla ilgili bir yığın hatıraya sahip olduğu gibi bizim de çobanlık anılarımız boldur. Kemalettin Kamu 'nun dediği gibi bazen kuzuyu kurda verdik, bazen de bir sürü güzel olayı uzaktan izledik.

O yıllardan bende kalan bir gözlemi hiç unutamıyorum. Özellikle koyun çobanlarının en korktuğu zaman dilimi AKŞAM OTU dediğimiz gün batmadan bir saat öncesi ile gün batımından bir saat sonrası olan kısımdır. Neden mi korkarız bu dilimden? Bu zaman hem akşam esintisinin başladığı hem de görme duyumuzun yetersiz kalmaya başladığı dilimdir. Tabi ki buda her çobanın ayrılmaz dostu kurtlara gün doğurmaktadır.

Peki bu kurtlar nasıl yapıyor bu işi? Şuna inanın kurtlar kadar zeki bir hayvan grubu zor bulunur. Her şeyden önce kurt rüzgarı karşısına alarak yaklaşır sürüye. Yani rüzgarın kokusunu sürüye dolayısıyla köpeklere çabukça götürmesini önler. Ayrıca kurt yaklaşacağı sürünün etrafında bir kaya ya da çukur olmasına özellikle dikkat eder. En sevdiği ise kocaman bir kayadır.

Kurt sürüye yaklaşmak için kayanın akasına vardığında her nasıl oluyorsa oluyor bunu ilk önce sürüdeki keçiler ya da varsa eşek fark ediyor. Ediyor etmesine de kayadan uzaklaşacağına merakla ve inatla kayaya doğru yöneliyorlar. Kurt bu hayvanlar beli bir noktaya kadar yaklaşmadan asla kendisini göstermezler. Keçi ya da eşek o noktaya varınca kurt kayanın arkasından yavaşça çıkar ama nasıl çıkar biliyor musunuz? Onlarla oynayan sevimli bir hayvan gibi davranır. Keçi bu durum boynuz sallayarak, eşek ise keyifle çiftelenerek katılır. Kurt kendisine sallanan boynuz ve tekmelere ise şirin bir biçimde zıplayarak karşılık verir ama bu zıplamaların ilginç bir özelliği vardır: Kurt ya sağa ya sola bir ya da bir kaç kez zıpladıktan sonra mutlaka bir kere de geri doğru zıplar. Böyle bir sağa ya da bir sola  ama mutlaka birde geriye zıplayarak kayanın arkasına doğru çekilir. Bizim akıllı keçi ya da eşek ise salladığı boynuz ya da çiftenin şevkiyle nereye gittiğine dikkat etmeden sevimli zıplayan yaratığa saldırmaya devam eder.

Kayanın arkasına varıldığında ise filmin çoğu bitmiş  final sahnesine gelinmiştir. Kurt avının gırtlağına yapışır. O andan sonra keçini boynuzu da eşeğin çiftesi de kifayetsiz kalmıştır.

Bu sahneyi belki de 25-30 yıldır izlemek kısmet olmadı. Ama son yıllarda televizyonda haberleri izlerken  o kadar keçi ve eşek ile kayanın arkasındaki kurt görüyorum ki ister istemez hatırlıyorum. Dağda izlerken gülemiyorduk ama şimdi izlerken gülebiliyorum. Hele geçen yazdan beri keçi ve eşek rolü oynayanlar o kadar arttı ki kurtlar ne yapacağını şaşırdı ama şaşırsa da şaşırmasa da kurt kurtluğunu er geç yapar o yüzden ne keçiliğin ne de eşekliğin gereği yok.

  

 
Toplam blog
: 15
: 440
Kayıt tarihi
: 10.08.12
 
 

Üniversiteden biyolog olarak mezun oldum. Bir abimizin çayını içemeye gitmek öğretmen olmama sebe..