Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tam o an bir yıldız kayıyor...

Tam o an bir yıldız kayıyor...
 

Bir insanın kişisel tarihindeki en dokunaklı şey acıdan kurtulmak için debelenip durduğu o yarı umutlu yarı umutsuz çabalama hali galiba. Kendi kişisel tarihimizin sayfaları ya da çok yakından tanıdığımız birinin sarı tozlu yapraklarına bakınca bu, hep içini acıyor insanın. Artık üzerinden "Vay be... Ne zor günlerdi" diyebileceğimiz kadar bir zaman geçmiş olsa bile yine de yüreğin bir yanına dokunuyor ve hala küçük de olsa acı veriyor.

Şöyle düşünelim: Başa çıkmayacağı kadar büyük bir acı ya da hayalkırıklığı yaşamış bir insan ilk şokunu atlattıktan sonra garip ve vazgeçmiş bir ruh hali içinde buluyor kendini. Çünkü yaşanan ilk şok tıpkı kırık bir kemik gibi ya da bir kurşun yarası. İlk anda acıyı öyle çok çok hissetmiyorsun belki ama zaman geçtikçe ve sen yalnız başına kaldıkça işin kötüsü o yalnızlık içinde düşüncelerini sürekli büyüttükçe acı en zalim haliyle geliyor ve yüreğinin baş köşesine kuruluyor. Sen o saltanatın ne kadar süreceğini ve bu zalim padişahın ne zaman senin kazan kaldırmanla devrileceğini bir türlü kestiremiyorsun. Zaman gelip al aşağı edilecektir edilmesine biliyorsun da kalbindeki o korkak sinmiş yeniçerilerin hep birlikte bir fikir birliği etmesi ve bu zulme "dur" demesinin ne kadar zaman alacağını ya da onları nasıl bir araya toplayacağını bilemiyorsun.

Şimdi böyle birine bakıyorum. Gözleri dolu dolu olmuş değiştirdiklerini anlatıyor. O kederli halini yoksaymak için yaptıklarını tek tek sayıyor. Tüm kalbiyle inanıyor. Canım yana yana dinliyorum. Ona bakarken gözlerinin içinde bataklıkta çırpınan, deliler gibi çırpınan birini görüyorum. Biliyorum kurtulacak. Biliyorum bu derin sarsıntıyı atlatacak biliyorum bu günlerine bir gün "vay be ne zor günlerdi" diyecek.

İçinde isyan eden o topluluğa bakıyorum. Zalim padişahı alt edecek kararlı topluluğa. Onu devirip yeniliği getirecek topluluğa. "Bu iyi" diyorum. "İlk ve en zor bölümü atlattı. Bundan sonrası su gibi akar gider artık." O gözlerde az da olsa, çok uzaktan da görünse umut ışığı var. Ve biliyorum bir gün o gözler yeniden ışıl ışıl ateşler gibi parlayacak.

O anlatmaya devam ediyor. Değiştirdiklerini ve değiştireceklerini. Gülümsüyorum: "Umarım eski arkadaşlarını da değiştirmeye kalkmazsın." Kahkahalarımız gözlerinin içine doluyor. Kahkahaları hep onunla olsun diye dilek tutuyorum tam o an bir yıldız kayıyor...

Fotoğraf: http://www.deviantart.com/print/1602853/
 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..