Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İyi ama neden?

İyi ama neden?
 

İfadesizim...

Şu ara bir süre bağışlamalısınız beni. Bağışlamalısınız ki yeniden kendimi bulabileyim, yeniden kendim olabileyim. O yaldızlı kabuk içinde yeniden dünyayı özleyebileyim. Biraz uyuyayım mesela biraz da düşüneyim. Toprak altında tüm kış sessizce bekleyen bir tohum olayım baharda birden patlayıp yeryüzüne çıkayım. Bu yüzden bağışlamalısınız beni. Sessizliklerimi, donmuş bakışlarımı bağışlamalısınız. Ve kınamamalısınız bu ifadesiz halimi. Çünkü ifadesizim işte... Hepsi bu.

Uykum var...

Garip. Hep uykum var. Ama yatağıma yattığım an uyku nereye gidiyor anlayamıyorum. Dünya üzerinde ne kadar saçma sapan şey varsa hepsi benim aklıma üşüşüyor sanki. Aklımın çorak toprağı üzerinde binlerce böcek dolanıp duruyor. Tanrım ne iç paralayan bir görüntü; Kuru çorak toprak ve üzerinde siyah böcekler... Bir parmak çiftçi olsa mesela. Hani parmak çocuk gibi. Ona desem ki: "Usta kulağımdan giriver de şu benim beyin toprağının altını üstüne getir. Havalansın. Bu ara ağlamam söz. Ağlamam ki gözyaşlarımı o toprağı sulasın. Derin derin nefes alırım hem. Üzerinden serin rüzgarlar eser." Haydi parmak çiftçi amca beni ancak sen kurtarırsın. Hayal işte...

Saçmalıyorum...

Bazen kendi düşüncelerime bakınca "yahu nasıl bu kadar saçmalayabilir insan" diyorum. Ama bu saçmalamalar kadar da beni eğlendiren birşey yok doğrusu. Eh rüyasında bile fil mezarlığında dolaşan, gökyüzünden kardan adamlar düştüğünü gören, gece ve gündüzün bıçakla kesilmiş olduğunu gören birinin uyanıkken de hafif hafif saçmalaması kaçınılmaz değil mi? Hem kime zararı var canım beni eğlendiriyor.

Beni işimden kovsalar...

Sürekli kaçma planlarım var bu ara. Bu ara demek yanlış oldu aslında, hayat boyu hep böyleydi diyelim. Okuldan kaçardım, kaçmasam bile sürekli pencereden bakardım, hiç orada olmazdım yani. Şimdi de işten kaçma eğilimindeyim. Ama bu, okuldan kaçmak kadar kolay değil. Fakat aklıma engel olamıyorum, o sürekli firarda.

İnançları yitirmek...

İnançlarımı yitirdim demeyelim de inançlarım sarsıldı diyelim. Bu fena. Tanrı inancından söz etmiyorum. Hayattaki pek çok şeye inançtan söz ediyorum. Sanki bir deprem oldu ve benim inanç gökdelenlerim çatlaklar aldı. Dilerim kolonlar sağlamdır.

Oku... Oku... Oku...

Şimdilerde sığınağımın duvarları kitaplardan oluşuyor. Bir tek aklımı bu şekilde kurtarıyorum galiba. Paul Auster'in koluna girip Brooklyn sokaklarında dolaşmak bana iyi geliyor. Auster diyor ki; eğer gerçek acı veriyorsa ondan ancak sürekliliği olan bir hayal sayesinde kurtulabilirsiniz. Keşke bu kitap 3000 sayfa falan olsaydı. Sürekliliği olan bir hayal demiştik değil mi?

İyi ama neden...

Çok fazla şey var, yaptıktan sonra "iyi ama neden?" dediğim. Bu kelimelerin cümlelerin sonuna geldiğim şu sırada da aynı soruyu soruyorum: "İyi ama neden yazdım bunları?"

Bilmiyorum...

Bu sorunun cevabını bilmiyorum. Ve ilk paragrafta söyledim. Bağışlayın beni...

Heykel: Laury Dizengremel
 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..