Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '09

 
Kategori
İnançlar
 

Tanrı'ya mektup

Sevgili Tanrım,

Bir ömür boyunca bana seni anlattılar.

Camideki imam, Kilisedeki papaz, Havradaki haham, ve diğer tapınaklardaki bir çok farklı din mensupları, hatta senin hayvan ve put suretinde olduğunu söyleyenler de var. Hepsi bana kendilerinin seni gerçekten tanıdığını, neler istediğini ve senin beni sevmen için neler yapmam gerektiğini anlatıyor. Hepsi kendilerinin sana ulaşma yolunun doğru olduğunu söylüyor. Birbirlerini yanlış inançla suçluyorlar ve senin yanlış inananlara acımasız olacağını söylüyorlar.

Sanki yüzlerce farklı yol ayrımı olan bir labirentin başında doğru yolu düşünürken orada bulunan yüzlerce farklı insanın farklı yönler göstermesi gibi. Hangisine inanmak lazım? Hepsi en doğrusu hepsi gerçek.

Sen gerçekten bu anlatılanlardan birinde olabilir misin?

- Sen gerçekten insanlara "sizler ancak ve ancak bana kulluk ve ibadet için varsınız" mı diyorsun? Benim aklım şüphesiz senin mantığını anlayamayacak kadar önemsiz ama Tanrım bu ifadeyi sen mi kullandın gerçekten? Bu, bu hiç de iyi bir şey gibi durmuyor. Sen bizi seversin, aşağılamayacak kadar çok seversin. Ve sen mütevazisin, sen iyiliğin doruk noktasısın. Bu cümle bir insan tarafından söylense, bir baskıcı kıral, kötü ve kendini beğenmiş bir yönetici tarafından söylendiği apaçık değil mi? Sen buolamazsın!!! Sen aşksın, sen sevgisin, sen çocuğunun bir yeri ağrıdığında gizli gizli gözyaşı döken bir anne gibisin. Sen benim annemsin, babamsın. Seni sevmem için bana beni sev veya benden kork demene gerek yok.

- İnsanlara seslendiğini iddia eden yazıtlar var Tanrım. Bazı insanları bizleri senin hakkında haberdar etmeleri için görevlendirildiğini söylüyorlar. Bu insanların kullandıkları sözler arasında; "Kadınların giyim tarzı, insanların cezalandırılma şekilleri, sana kurban sunmak gerektiği, senin için kan akıtmak gerektiği, oğlun gibi sevdiğin insanlar olduğu, bazılarına bu dünyada topraklar verdiğin" gibi bilgiler de var. Bunların yanlış olduğunu bile iddia etmek yasak Tanrım. Sen bunlardan ibaretmişsin. Sana inanmak seni sevmek için bunlara inanmak şartmış. Ben basit bir insan olabilirim ancak sonsuzluğun sahibi, zamanın efendisi olan Senin kadın giysisi ile, hayvan kanıyla, kavim toprağıyla, dünyada oğul gibi sevdiğin insanlarla alakan olduğu gerçeğini düşünmek, bana sana hakaret gibi geliyor. Sen bu olamazsın, olmamalısın.

- Seni bulmanın gerçek yolu olduğu iddia edilen bu dinlerin çoğunda cennet ve cehennem kavramlarından bahsediliyor. İyi insan öldükten sonra sonsuz mutluluğa erişeceği bir yere yani cennete, kötü insan da sonsuz acı göreceği yere yani cehenneme gidiyormuş. Yani bir anne eğer 3 çocuğu varsa ve bu üç çocuk cehenneme kendisi cennete gitse, cennette canının, ruhunun ve mutluluk kaynağı olan çocuklarının acı çektiklerini bile bile sonsuz mutluluğu yakalayacakmış. Böyle midir gerçekten? Böyle şey olur mu Tanrım? Sen bizleri seversin, sen bir ruh sonsuz acı çekerken bunu nasıl görmemezlikten gelirsin? Ol dersin olur, kötülüğe yok ol dersin yok olur. O zaman işkence ve acı neden?

Hayır Tanrım, sen bunlarda olamazsın, olmamalısın!

Sen ki ışığa saniyede 300 bin km hız verensin, sen ki zaman denen ve içinde bulunduğumuz okyanusu yaratansın, kütleçekimi, maddenin yapıtaşlarındaki hareketleri programlayansın, sen ki sonsuzlukta yer kaplayan bir yıldızın bir anda çökmesi ile, sonsuzluğu içine çekebilecek kara deliğe dönüşmesini sağlayansın, sen ki bu sonsuzluğu yaratansın, içine bizim gibi sayamayacağım sayıda canlılar koyansın. Sormak istiyorum sana: Sen gerçekten bize anlatıldığı gibi misin?

Öyle olamazsın. Olmamalısın.

Saygısızlık etmek istemedim, sen kalbimi biliyorsun.

Lütfen bu yanlışları değiştirecek birşeyler yap: (İnsanlar seni yanlış tanıyor.)

Seni seven ve izin verdiğin sürece de sevecek eserin Sonsuzlukta Bir Fani.

 
Toplam blog
: 2
: 445
Kayıt tarihi
: 08.08.09
 
 

1978 Doğumluyum. Çevirmenim. Üniversite Eğitimimi Kazakistan'da Dil Bilim Üzerine Tamamladım. İngili..