Tansiyon

Çok değil, yaklaşık 40 yıl önce, sağ, sol çatışmalarının yaşandığı yıllarda, solculara Moskovanın yolu gösterilirdi. Rahmetli, İsmet İnönü, CHP yi, ortanın soluna kondurunca, sağdakiler hemen sloganı yapıştırdılar: "Ortanın solu, Moskovanın yolu." O günlerde, sağ kulvarda siyaset yapanların bazıları, ne gariptir ki, bu gün yine siyaset sahnesindeler. Ama, yine ne gariptir ki, sağın bıçkın siyasetçileri, nedense resmi veya, turistik gezilerinin çoğunda, Rusyayı ve Moskovayı turluyorlar. Oraya gittiklerin de , Nazım Hikmetin mezarını ziyaret edip, çiçek koymayı da ihmal etmiyorlar. Nazım hikmet, yaşadığı yıllarda, bunların can düşmanıydı. Son zamanlarda, milliyetçi kesim bile, Nazım Hikmetin şiirlerini okur oldular. Allahım, sen nelere kadirsin.

Nazım Hikmetin mezarını ziyaret eden bu garip ziyaretçilerin, birleştikleri tek nokta, Nazımın, kurtuluş savaşını anlatan şiiri. Sağcılarımız bu şiiri yeni farketmişler ve Nazım hikmeti sevmeye başlamışlar. Oysa, Nazım hikmet aşkı da güzel anlatır. Doğayı da güzel anlatır. yaşamı da güzel anlatır, insan olmayı da güzel anlatır. Nazım Hikmet, Anadoluyu bir başka anlatır. Onların anlayamıyacağı kadar, bir başka.

Başbakan da Tansiyon sorunu çıkmış. Kendisine acil şifalar diliyorum. İnşallah en kısa zamanda sağlığına kavuşur. Başbakanımızın tansiyonunun yükselmesi, bana göre normal. Bir yanda kriz. Bir yanda Deniz Feneri. Bir yanda Ergenekon. Bir yanda uyduruk belgeler. Bir yanda Baykal. Bir yanda Kılıçdaroğlu. Başbakan, Zahit Akmandan kurtulursa, sağlık sorununu %50 halleder. Bu sorunu, hapla, ilaçla halletmek zor.

Ben bu yazıyı yazarken, Bir yandan da, televizyonda, MHP genel başkanı Devlet Bahçelinin, gurup toplantısında yaptığı konuşmayı dinliyorum. Bahçeli, son zamanlarda işlenen cinayetlerin, hırsızlıkların, soygunların, trafik kazalarının, tüm adli vakaların sorumlusu olarak AKP iktidarını gösteriyor. Bahçeliye göre, toplum bozulmuş. Sorumlusuda AKP. Yok canım, daha neler. Bahçeli, geçmişi de bir düşünse ve ona göre konuşsa, daha doğru olur.

Dün, dündür, bu gün, bu gündür, Süleyman Demirel felsfesi böyle. Diyelim ve yazıyı affına sığınarak, Bir Nazım hikmet şiiriyle bitirelim. Anlayanlar anlar.

"KADINLARIMIZIN YÜZLERİ

Meryem ana Tanrıyı doğurmadı
Meryem ana Tanrının anası değil
Meryem ana analardan bir ana
Meryem ana bir oğlan doğurdu
Âdemoğullarından bir oğlan
Meryem ana bundan ötürü güzel bütün suretlerinde
Meryem ananın oğlu bundan ötürü kendi oğlumuz gibi
yakın bize

Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır
acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan
karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü.

Ve sevinçlerimiz vurur gözlerine kadınların
göllerde ışıyan seher vakıtları gibi.

Hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların,
görelim görmeyelim karşımızda dururlar "