Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '11

 
Kategori
Güncel
 

Tarihi ters çeviren yazılar/ Karne, çocuk için utanç vesikasıdır

Tarihi ters çeviren yazılar/ Karne, çocuk için utanç vesikasıdır
 

İnsanlar hayatın değişik özellikli sporcularıdır ve bu nedenle aynı kulvarda yarışamazlar. Oysa örneğin milyonlarca çocuğumuz Türkiye’nin okullarında aynı derslerden, aynı puanlama yöntemiyle yarışa tabi tutulmaktadır. Ali edebiyatı sevmiyor. Yapısına ters. Ama Ali’nin başarılı sayılabilmesi için sevmediği ve bu nedenle başaramadığı edebiyat dersinden 100 üzerinden 100 alması gereklidir. Diğer bütün dersleri başarılı ama örneğin edebiyatı zayıf olan öğrenciye takdirname veriyor musunuz? 

Madem özellikleri, kapasiteleri farklı milyonlarca çocuğu aynı kategoride yarıştırıyorsunuz sizler de olimpiyatlarda 100 metre koşusuna katılın da 100 üzerinden kaç alıyorsunuz görelim. Donunu bile toplayamazsın be! Bu çocukların kategorileri( özellik, mesleki meyil) de farklı, kapasiteleri de. Onları nasıl aynı kulvarda koşturuyorsun? İleri gidene effferim, geride kalanın kulağını çek! Bu eğitimcilere sığır bile güttürmem! 

Okula gidersin sadece mantıklı olan teneffüs saatleridir. O da çok kısadır. Çünkü dört duvar arasına sokarlar seni. Birisi durmadan bir şeyler anlatır. Hiç bir şey anlamazsın. Hem zaten hoşuna da gitmez. Gıcık kaparsın. Sen 10 yaşındasındır, sana mühendis için bulunmuş cebir problemlerini anlatırlar. İlgilenmez ya da bilmezsen hoca, sınıfta düşük not alırsan baban evde döver. Ben bunları sevmiyorum diyemezsin. Bunlar benim neyime yarayacak hiç diyemezsin. Sözlüye kalkıp bilemezsen sınıfa madara olursun. Karnen pekiyi değilse bence eve hiç gitme. Aç yatma ihtimalin bile var. Karnen kötüyse, notların düşükse hiç tereddüt etmeden her türlü hileye başvur. 3 ise 5 yap 2 ise 4, vallahi hiç suçlu değilsin. Asıl suçlular senin istemediğin senin hiç bir işine yaramayacak bu abuk sabuk eğitimi o güzel yıllarını da elinden alarak zorla veren ilgililer ve anne babandır. Kopya çek fırsat buldukça. Zaten öğretmenlerin de anne baban da notunun kaç olduğuna bakarlar. Hangi köpek daha hızlı koşuyor anlayalım der gibi sizi birbirinizle yarıştırırlar. Hiç bir derste kötü olamazsın. Sanki sen Albert Einstein’sın. Bütün derslerin 10 olmak zorundadır. Ben Müziği seviyorum Müziğim 10 resme yeteneğim yok o 3 de bakalım. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun torunusun ya o nedenle resminin de 10 olması gerekir. Kafaya bak. Bir insan her konuda başarılı olabilir mi? Ama siz olmak zorundasınız. Size not veriyorlar. Sizde onlara verin. Bence hiç fazla düşünmeden 10 üzerinden 0 verin. 

Başarı kişilerin birbirlerine karşı durumuna bakılarak ölçülemez. Çünkü herkes ayrı konuda başarılıdır. Eğitim kurumunuzda herkes için sadece örneğin coğrafya dersi veriliyor olsaydı ve coğrafyaya ilgisi ve yeteneği olan kişiler bu eğitime katılıyor olsalardı onları yarıştırabilirdin. Ama şimdi herkesin önünde çok sayıda ders var. Bu dersler arasında çocuğun hoşlanmadığı, ilgi ve yeteneğinin olmadığı konular mutlaka çıkacaktır. Çocuk bunları yapamayıp zayıf aldığı zaman diğer dersleri pekiyi olsa bile başarısız sayılacaktır. Edebiyat dersinden karnesinde zayıfı olan ve bu nedenle angut babasının dövdüğü çocuk belki de şu an NASA’da çalışıyordur. Böyle manyakça bir eğitim anlayışı olur mu? 

Beni yeteneğim olan alanda yetiştir, başarımı ölç. İlgi duymadığım alanlarda sınava tabi tutup, zayıf aldığım zaman tembel damgası vuramazsın. Ben senin abuk sabuk derslerinden 100 almak zorunda değilim. Humbaracı bilmem ne paşanın ne yaptığı beni ilgilendirmiyor. Mozart gibi müzik yapıyorum. Resimde Van Gogh’tan ilerideyim. Ay’ın haritasını çiziyorum ama senin Hasan Ali Yücel maarif rezaletinde sınıfı geçemiyorum! 

İnsan emeğinin, çabasının, alın terinin basit sayılarla ölçülmesi de zaten biraz onur kırıcı. Deli İbrahim’in karılarını bilmedi diye tarihten zayıf alan çocuk rencide olur ve bu moral bozukluğuyla başarılı olduğu konulara da yeterince yönelemez. Hem yetişme sırasında başarı ölçülmez. Çocuk, genç yetişir, eğitimini tamamlar; asıl mesleğini icra ettiği sırada başarısına bakarsın. İşi yapamıyorsa, sen bu işte başarısızsın başka işi dene dersin. Sizler eğitimin E’sinden anlamıyorsunuz. Sözlü sınavda birine 10, ötekine 1 verdiniz; daha çok çalışıyım da onu geçeyim mi diyecektir? Aşağılık kompleksine kapılıp işe yaramadığını düşünecek, çalışma şevki kırılacaktır. 

Kişiye sevmediği derslerin öğretilmesi de bir başka sorun. Beylerimize, bayanlarımıza göre bazı şeyler hayatta insana lazım olur ve bu nedenle çocukların bunları mutlaka öğrenmeleri gerekir. Sen böyle düşünüyorsun. Belki de o bireye göre seçtiğin konu gerekli değil. Bizim temel eğitim sistemimizde, 100 maddelik faaliyet listemizde yer alan konulardan bireyler tarafından, öğrenilmek üzere tercih edilmeyenler listeden çıkarılacaktır. Hiç kimseye istemediği bir şeyi zorla öğretemezsin. 

Türk milli eğitimindeki not, sınıf geçme ve karne sistemleri mantıksızdır. 10 dersten 7 tanesi zayıf olan bir karne gördüm. Bu çocuğun psikolojisini düşünebiliyor musunuz? Bu çocuğa hayatta başarılı olabileceğini kabul ettirebilir misiniz? Muhtemelen zekâsında bir sorun olduğunu düşünecektir. Oysa 10 dersten 7 tanesi zayıf olsa bile bir konuda mutlaka yeteneği vardır. 

Bazı meslekleri öne çıkararak çocukların bu mesleklere meyletmelerine neden olmak büyük hatadır. Herkes doktor, mühendis, vali, kaymakam olmak istiyor. Ama bilgisi, yeteneği olsa da olamayacak. Ülkemize 5 milyon doktor, 10 milyon mühendis, 100 bin vali kaymakam mı gerekiyor? 

Yeniçağ eğitim sistemlerini okuyanlar bilirler.6 ile 16 yaş arasında 10 yıllık temel eğitimde not, sınıf geçme, karne yoktur. Eğitim başarılması gereken bir iş değil, bazı şeylerin öğrenildiği bir süreçtir. Çocuk/genç not, karne ve sınavlarla okulu kazanmak(sınıfı geçmek, eğitimi başarmak) değil bazı şeylerin öğrenilerek tamamlanması gereken bir süreçten geçmelidir. 

Yeniçağ eğitim sisteminde 10 yıllık temel eğitim tamamlandıktan sonra her bireyin yaşamı boyunca yapacağı işi, mesleği ya da sanatı seçme yani branşlaşma dönemi başlar. Bu, birey(bugünün öğrencisi)ler için kolay verilecek bir karar değildir. Herkesin gönlünde bir aslan yatar ama sizin hangi işi, mesleği ya da sanatı seçeceğinizi sonuçta yeteneğiniz belirler. Yeteneğiniz yoksa ne kadar isterseniz isteyin örneğin pilot olamazsınız. 10 yıllık temel eğitimde 100 maddeli faaliyet listesi bireye hayatta lazım olan her şeyi verir. Akıl, beden ve ruh olarak bireyin yetişmesi bu 10 yıllık dönemde olur. Bireyin kafası bulmaca çözmeye yarayacak boş bilgilerle doldurulmaz. TES(Temel Eğitim Süreci) tamamlandıktan sonra birey meslek seçimi yapar. 5 yıl süreyle o mesleği öğrenecektir. Gerek 10 yıllık TES ve gerekse 5 yıllık MES( mesleki eğitim süreci) bireyin her an her dakika dersle, işle, stajla ilgili olacağı sanılmasın. Süre bellidir: Sabah 9.00 ile öğle sonu 15.00 arası. Ayrıca bu süre dahi sıkıcı dersler ve sıkıcı işlerle geçmez. Birey 6 ile 21 yaş arasında 15 yıl çocukluğunu ve gençliğini eksiksiz yaşar.10 yıllık TES’de yarışma, yarıştırma, not, puan, sınıfta kalma, sınıf geçme falan yoktur ama Mesleki eğitim sürecinde bireylerin seçtikleri işleri başarmaları gerekir. Aksi halde yapabilecekleri başka bir mesleğe yönlendirileceklerdir 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..