Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '08

 
Kategori
Tarım / Hayvancılık
 

Tarım ve Doğa

Tarım ve Doğa
 

Ormanlar yine yanıyor,buğdaylar başak vermiyor,sular kirli,arılar yok oluyor,domatesler hormonlu…..

Sanayileşme derken tarımı unuttuk,havayı,suyu ve toprağı kirlettik.Kanser vakaları arttı,kuş gribi bitti derken,
keneler çoğaldı.

Doğayı da,toprağı da küstürdük.

Şimdi çözüm arıyoruz.

Fabrikalar,uydu kentler,güvenlikli siteler derken,kentlerde yeşil alan kalmıyor.İki karış suni çim ve birkaç ağaç
la çevrelenen alanlarda yaşamaya mahkum oluyoruz.

Her yer asfalt,beton.Yarım saat yağan yağmura teslim olan şehirler halen bu konuya çözüm üretemiyor.Sadece kanalizasyon ile sorun çözülmüyor.

Yıllardır hoyratça kullanılan su;”sudan bahanelerle”savsaklanarak önemsenmedi.Şimdi bir damla su için, “bir bardakta fırtınalar” kopuyor.Daha da kopacak gibi…

Konya ovası çöl iklimine dönüşüyor.Güney doğu kuraklıktan kavruluyor.

Tarım olmadan sanayinin olamayacağını bir türlü anlayamadık.Hep sanayileşme hayalleri ile tüketim ve ithal ağır
lığı olan,patent üretimlere aldandık.Tarımsal üretim ağırlığı olan bölgelerimizde dahi,en verimli topraklar üzerin
de organize sanayi bölgeleri kurma yarışına girdik.

Tarımı sadece köylünün işi zannettik ve hafife aldık,yeterince önemsemedik.Tarımsal uğraşın da bir meslek haline
gelmesini sağlayamadık.

Organik tarımla karasaban dönemini karıştırıyoruz.Zirai mücadeleden anladığımız bilgisizce yapılan ilaçlama olu yor.Gerekli tarımsal projeler,kontroller,hayvan sağlığı,bitki koruma,sulama,gübreleme,tohum ıslahı,zirai mücadele ve çiftçi eğitimleri gibi konuların önemini yeni yeni anlıyoruz.

Günümüz dünyasında ve gelecekte de daima önemini koruyacak olan tarım; hem doğa, hem de insan için vazge
çilmez bir uğraş olmasına rağmen, ülkemizde yıllardır izlenen politikalar sonucunda;tarımla uğraşan insanların kentlere göç etmesini,çarpık kentleşmeyi,verimli tarım alanlarının rant yüzünden betonlaşmasını, çevreyi ve eko
lojik dengeyi bozmasını önleyemedik..

Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde tarımla uğraşan nüfusun giderek azalmasına karşın, uygulanan bilimsel, genetik yöntemler nedeniyle tarımsal ve hayvansal üretim giderek artarken,Türkiye’de ise uygulanan yanlış politikalar nedeniyle, tarımda çalışan nüfus azalmasıyla birlikte, tarımsal ve hayvansal üretim de giderek düşmüş, devletin üreticilere; bilimsel, teknolojik, ekonomik desteğinin giderek sınırlandırılması sonucunda, sektörde ithalatın payı giderek artmış ve böylece dış kaynaklara daha fazla bağımlı duruma gelinmiştir.

Tarımsal ürünlerimiz ilaç kalıntıları yüzünden ihracatta boykot edilirken,biz çekirdeksiz karpuza seviniyoruz..

Yaşanan küresel gıda krizlerinde (pirinç,mercimek ..)arz ve talep dengeleri alt-üst oluyor.Tarımsal üretimin des
teklenmesi ve özendirilmesi yerine,fiyatı artan ürünlere ithalat izni verilerek, alınan geçici önlemler, aslında üreti
min özendirilmesi bir yana ithalatçılığı desteklemek anlamına geliyor.Kuraklık gibi etkenlerle zaten verimsizleşen tarımsal üretim bu yolla iyice düşüyor.Bu dengelerin sağlanamamasıne yazık ki tarımı verimsiz,dışa bağımlı ol
maktan kurtaramıyor ve bu durum yıllardır sürüyor.

Aynı, enerji ve tarıma yönelik en büyük yatırım hamlesi olup,bir türlü bitirilemeyen GAP gibi…

Bu gidişle, Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin’in dediği gibi ;”mercimek lüks olacak”.
Bu bereketli topraklar bizleri affetmeyecek!

 
Toplam blog
: 94
: 840
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

1962 İnegöl/Bursa doğumlu ve İşletme Fak. mezunuyum. Özel bir kursta kurum müdürü olarak görev yapma..