Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Tatil mi, eziyet mi??

Tatil mi, eziyet mi??
 

Sabah erkenden kalktım. Güzel bir kahvaltı ve arkasından güzel bir türk kahvesi keyfi yaptım. Bu arada üç kız tatildeyiz.Nedense hep benim yatmamdan şikayet ediyorlar. Oysaki hiç yürümediğim kadar çok yürüdüm burada.Bankamatik ararken kayboldum. Sahil kenarından gitmişim. Sarmısaklının çıkışına gelmişim. Nereden bileyim. Bankamatiği sorduğum bir büfeci ''arabanızla mı geldiniz '' diye sorunca anladım çok yürüdüğümü. İnsan doğa aşığı olunca böyle oluyor.

Son günümüz ve biz hala Ayvalığa gitmedik. Bu arada Ayvalıkta tatil yapalım diye ısrar eden benim. Neyse biz kahvaltı keyfinden sonra bir minibüse atlayıp ayvalığa gittik. Dönüş için bilet bulamıyoruz. Moraller sıfır, yüzler asık giderken tam merkezde otobüs firmasının bürosunu gördüm.Zorla kızları indirdim.Fakat büro kapalı ve diğer firmalarda full dolu.''Otogara gidin belki orada bulursunuz'' dediler.Zaten indiğimiz minibüs otogara gidiyordu!! Gezmeye geldik ya olsun yürürüz dedik.
Allahım o ne güzel evler öyle. Her ara sokaktan görünen pırıl pırıl deniz, zeytinyağı ve zeytin kokan dükkanlar, palmiye ağaçları... Palmiye ağaçlarını yakınen inceledim. Palmiye ağacı olmak isteyen bir tanıdığım var da... Yaklaşık bir- iki kilometre kadar yürüdükten sonra sabah saat 05:30 ' a bilet bulabildik.Tatildeyiz ya hiç bozuntuya vermiyoruz. Ben kara kara o saatte nasıl kalkacağımı düşünüyorum. Bu arada sıcaktan bacaklarım ve kollarım sızlamaya başladı.Baktık karşıda Cunda gözüküyor. Tam yanımızda da bir dolmuş durunca soluğu Cunda'da aldık.Güzel, sakin, temiz, mis gibi bir cunda... Balıkçıların yanından geçerken midemiz kazınmaya başladı. Fakat tek derdimiz bir an önce denize girmek. Sıcaktan baygınlık geçireceğiz. Su aldığımız markete plajı sorduk.Biz yürürken nasıl olsa bir minibüs geçer diye tahmin ederek vurduk kendimizi yollara. Her iki tarafı zeytin ağaçlarıyla kaplı yoldan, denize gıpta ile bakarak yürümeye başladık. Yürü yürü yol bitmiyor, minibüs geçmiyor, geçen şahıs arabaları hep dolu ve bayanlar bize ters ters bakıyor, en fenası da kan şekerim düşmüş, suyumuz bitmiş ve bacaklarım artık tutuşmak üzere...

Bir zeytin ağacının dibine toprağa resmen serildim. Adım atacak halim yok.Plaj çantası sırtımda ağırlaşıp içi gülle dolu bir çantaya dönüştü.Zar zor kendimi toparladım.Arkadaş biraz incir topladı.Onları yedim tekrar yola çıktık.Yolda arada bir böğürtlen görüyoruz hemen koşuyoruz fakat sıcaktan kurumuş hepsi.Kuru, kirli, olmuş, olmamış atıyoruz ağzımıza.Biz böyle böğürtlenlere dalmışken bir baktık diğer arkadaş bir araba durdurmuş plajı soruyor.Kadıncağız halimize acıdı galiba '' plaj çok uzakta yürüyerek gidemezsiniz.Bizim evin orada güzel bir plaj var.İsterseniz oraya gelin '' dedi.Sevinç içinde bindik arabaya.Plaja yakın bir yerde bizi indirdiler.O kadar çok dua ettik ki, belki kendisi bile bu kadar çok dua etmemiştir kendisine...
Koşarak plaja gittik.Her yer çam kokuyor.Deniz çarşaf gibi ve pırıl pırıl.Çok güzel tek katlı, bahçeli, aynı tipte yolun iki yanına sıralanmış evler var.Buranın adı Çataltepeymiş.Denize nasıl girdim hiç hatırlamıyorum.Yanımdan balıklar geçiyor umurumda bile değil.

Yaklaşık bir iki saat sonra artık gidelim dedik.Daha ayvalık tostu yiyeceğiz ve şeytan sofrasına çıkacağız.Eşyalarımızı toplayıp, sağa sola bakınca bir minibüs durağı gördük.Ben sersemlemiş bir halde kızlara döndüm ve '' kızlar minibüsün üstünde Ayvalık mı yazıyor ? '' dedim.

Aklınızda olsun, ayvalığa giderseniz cunda -çataltepe'ye direk minibüs var.Yok ben eziyet çekeceğim derseniz yanınıza bol su ve şeker alın.Devamını yazmaya bile halim yok.Ayrıca Muzaffer abi duymasın lütfen...

 
Toplam blog
: 265
: 642
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1974 İstanbul doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. Bursa'da yaşıyorum. Her zaman yazıp defterler, aj..