Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '16

 
Kategori
Okullar
 

Tatilde ödev yok (mu)?

Ödev, tekrarın kurumsallaşmış halidir. Bu nedenle, ezber öğrenme, yani öğretmen merkezli yaklaşımından vazgeçmedikçe ödevi kaldırmak, tek başına çözüm olmaz.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı Aralık ayının son günlerinde katıldığı bir TV programında okul ödevleri konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Sayın Bakan öncelikle Sömestr tatilinde çocuklara ödev verilmemesi için öğretmenleri uyaracaklarını belirttikten sonra "Aslında sadece sömestr tatilinde değil, ders yılı içinde de öğrencilerimize çok fazla ödev yüklediğimizi biliyoruz. Bu konu ile ilgili Talim Terbiye ve diğer komisyonlarımızda da çalışmalarımızı yapıyoruz. Verilen ödevleri hafifletiyoruz, daha da hafifleteceğiz" şeklinde konuştu.

Sayın Avcı’nın bu müjdesi yazılı basında “Tatilde ödev yok!”  başlığıyla yer aldı.

Çocuklarımızın bu habere ne kadar sevindiğini biliyoruz. Ama en az onlar kadar anne ve babaların da sevindiğini söylersek abartmış olmayız.

SEVİNCİN NEDENİ

Yüzyılımızın başına kadar ödevler bu kadar sorun değildi. Çocuklar okuldan döner dönmez ilk iş olarak ertesi günün ödevlerini yapar, kalan zamanlarını başka şeylere ayırırlardı. Tatile giderken bile, ödev dokümanı havlulardan, mayolardan önce valizlere yerleştirilirdi. Çünkü ödev kutsal bir iş gibiydi ve dört mevsim süren bu işkenceyi eleştirmek kimsenin aklından geçmiyordu.

Son yıllarda teknoloji çocuklarımızı ve gençlerimizi inanılmaz biçimde etkiledi. Tabletler, akıllı telefonlar, bilgisayarlar herkes gibi onları da esir(!) aldı. Bu gelişme öncelikle ödevleri vurdu!

Artık öğrenciler önceki gibi eve gelir gelmez ödev yapmıyor, bunun yerine teknolojik araçlara kilitlenerek saatlerce zaman geçiriyorlar. Aynı davranışlarını tatillerde de sürdürüyorlar.

Çocukların bu yeni hali anne ve babaları çıldırtıyor. Ödev işi bir yandan çocuklarla büyükler arasında bitmeyen bir çatışmaya dönerken, kimi zaman da “ Bu çocuğu sen böyle yaptın! Hayır, benim bir suçum yok, o tıpkı sana benziyor” gibi gereksiz suçlamalarla anne ve babaları geriyor.

Kısacası ülkemizde ödev işi artık tam bir sendroma dönüşmüş durumda ve sadece okul zamanını değil, moral toplamak için gidilen tatilleri bile zehir ediyor.

Sayın Bakanın ödev konusundaki yeni açıklaması bu nedenle tam bir müjde niteliği taşıyor ve herkesin buna sevinmesi çok doğal.

Ancak “Bu müjde gerçek olur mu?” diye sorarsanız, önceden beri işleyişi bildiğim için cevabım şu: Madem ki Bakan böyle söyledi, o zaman bürokratlara yeni bir iş çıkmış demektir. Onlar da oturup “Ne şiş yansın, ne kebap!” türünden bir genelge hazırlarlar. Ancak genelgeyi okuyanların kafası iyice karışır. Çünkü muhtemelen genelgede ama, fakat, ancak gibi ifadelerle ipe un serilmiştir ki, onun da özeti şudur:

Ödev hem var, hem yok!

Ödevsiz okul olmayacağına inanlar, bu genelgeden, ödevin kalkmadığı şeklinde bir yorum çıkarıp ödev vermeye devam ederler.

ÖDEV SORUNU SİSTEMİN YANSIMASIDIR

Ödev, öğretmen merkezli, yani ezber öğrenme yönteminin bir türevi ve ayrılmaz bir parçasıdır. Ortaya çıkan sendrom, öğrenme stratejisinin bir yansımasıdır ve bu sistem sürdükçe ödev sorunu hep olacaktır.

Nedeni şu:

Ezber öğrenme sisteminde öğrenmeler yaşantı sonucu oluşmadığı için kısa zamanda unutulmaya mahkûmdur. Öğretmenler bu gerçeği bildikleri için unutma süresini biraz daha ötelemek isterler. Çünkü önlerinde, bu sisteme uygun sınavlar vardır ve amaç sınavlara kadar unutmayı önlemektir. Hal böyle olunca da geriye bir tek yol kalmaktadır. O da bol bol tekrar...

Ödev, tekrarın kurumsallaşmış halidir. Bu nedenle, ezber öğrenme, yani öğretmen merkezli yaklaşımından vazgeçmedikçe ödevi kaldırmak, tek başına çözüm olmaz.

Peki çözüm ne?

Çözüm, öğretmen merkezli öğrenme yönteminden, öğrenci merkezli öğrenme yöntemine geçmektir

Öğretmen merkezli yani ezber öğrenme yönteminden kurtulmak ise bir strateji değişiklidir ve elbette kolay değildir. Çünkü bu strateji, öğretmen tutumundan öğrenme araçlarına kadar birçok değişiklik gerektirmektedir.

Bunun ayrıntısını sonraki yazılarımda paylaşacağım.

Bu anlamda şunu özellikle belirtmek istiyorum. Paylaşacaklarım dünyayı yeniden keşfetme iddiası değildir. Önereceklerim, insanlığa ait eğitim birikiminin deneyimlerle damıtılmış halidir.

Bütün olumsuzluklara rağmen, önereceğim bu çalışmaları örnek şekilde yürüten çok sayıda öğretmen arkadaşım bulunmaktadır.

Herkes bilmeli ki, sistemi, bu aydınlık düşünceli ve yeniliklere açık öğretmenlerimiz değiştirecektir. Böyle öğretmenlerimizin sayısı arttıkça hem öğrenmeler nitelik kazanacak, hem de ödev sendromu son bulacaktır.

 
Toplam blog
: 13
: 341
Kayıt tarihi
: 23.11.13
 
 

Munzur dağlarının eteklerinde, suların yeryüzü yolculuğuna başladığı bir köyde doğdum. Evlerimizi..