Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '11

 
Kategori
Magazin
 

Tedavisi mümkün olan hastalık…

Tedavisi mümkün olan hastalık…
 

Kanun: Kızların kendi aralarında evlenmelerine izin veriyor. Erkeklerinde...Resim int. alıntı.


Bazı fobileri tanırım. “Homophobie” bunu hiç duymamıştım.

Homoseksüellerden, lezbiyenlerden korkan, çekinen, iğrenen kişiler…

25 Haziran 2011 Cumartesi günü Berlin’de yer yerinden oynadı.

Homoseksüeller bayramı kutlandı.

700.000 Kişi bu etkinliğe katıldı. Kendi cinsine âşık olanlar…

Rengârenk ve yarı çıplak…

Kabul görme çabası içindeler.

Kanunlar onlar için değişti; evlenebiliyor.

Gökkuşağı renklerini bünyesinde barındıran bayrakları var.

Makyajları; beden dilleri gibi abartılı…

Sembolleri “Salyangoz” sembol derken…

Doğanın cilvesi bu canlı: Erselik, yani hem erkek hem dişi…

İran kökenli homoseksüeller: Ölüm cezasının engellenmesi için pankartlar açtılar. Rus kökenliler konsolosluklarının önünde gösteri yaptılar.

Karşı cinsle ilişkiye gireni dahi sallandıran İran…

Yasa değişikliği yapması için…

Güneşin batıdan doğması gerekecek.

Homoseksüellerin kutlamalarında dikkatimi çeken bir nokta var ki…

“Bizler her yerde; her ülkede varız, var olacağız, bizleri yok saymak; yok olduğumuzu kanıtlamaz. O yüzden, Kendi cinsine âşık olan! İtiraf et, et ki…

Kabul göresin, rahat edesin!” Mesajları…

Söylemesi kolay…

Her yer Berlin olsa, amenna!

Adamı üçüncü bacağından asarlar; çoğu topraklarda…

O iş o kadar kolay olsa…

Evet; onlar her yerde; bunu bilmeyen yok zaten…

Çoğu ülkelerde kol kırılır; yen içinde kalır.

Bizim: Hor görme gibi bir niyetimiz yoktur lâkin kabul edecek kadar da yürek geniş değil; ters yönden esen yeller: Saçı başı dağıtıyor.

Mubah olan ilişkilerde bile çift dikiş atarak sınıf geçmeye çalışırken harcadığımız maddi manevi enerji sonrasında, soluğumuz kesiliyor.

Empati yapamayınca; olaya sempatik yaklaşmak zorlaşıyor.

Kafa kâğıdı sararmış ve ve ve… Velhasıl antik-MODEREN akıma trene bakar gibi bakılıyor. Akım: Çok eski… Son yıllarda ayyuka tırmanıyor.

Tren bir zamanlar karaydı, o da renk değiştirdi.

Sarıkız: Suni yem tüketmediği sürece; sarıkız…

İnsanoğlu ise ne olursa olsun eski icatların peşinden koşturuyor.

Aklıyor paklıyor gündeme getiriyor; çırılçıplak sunuyor.

Bu taraklarda bez dokumayanlar: Biraz şaşkın, biraz utangaç; ne pamuklu ne de sentetik kumaşın; kalitesini; anlamaya çalışıyor.

Tolerans gösterebilmek için konuyu hazmetmek gerek.

Genleri mercek altına yatırdıklarında; âlimlerin: Genlerin anlattıklarını dikkatlice dinlemeleri işe yarayabilir.

Bizler de “Christopfer Street Day” Kutlamalarının ne anlam ifade ettiğini anlamış olur “CSD” Kısaltmasını siyasi bir parti ya da kimyasal bir element sanarak yanılgıya düşmeyiz.

Homopfobie hastalığından kurtulmak da kolaylaşır.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Alev Meisel/Berlin

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..