Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '10

 
Kategori
Felsefe
 

Tek evlilikte seks, araç mı, amaç mı?

Tek evlilikte seks, araç mı, amaç mı?
 

Tek partner ile hayat boyu yaşayan kuğular, gerçek aşkın ve romantizmin simgeleriydiler.


Ne güzel şarkıdır o Kuğular, cevap verin siz / Sandaldan gemilersiniz / Gittiğiniz sahillere / Beni de götürmez misiniz?

“Çocukluğumun bu şarkısı yüzünden, kuğuları çok severim.

Bir haber: “İngiltere’deki bir parkın kuğuları, Rusya’ya göç ettirildi. Döndüklerinde, aynı göle yeni arkadaşlarıyle geri gelen aynı kuğular, birbirlerinin yüzüne bile bakmadılar.” İyi mi?

Bilim adamları şaşkın: “ Saruni ve Sarundi adlı bu dişi ve erkek kuğular, aynı havuza, edindikleri arkadaşları ile birlikte döndüler. Birbirlerini hiç tanımadılar. Birbirleriyle, eskisi gibi sosyal bağ kuramadıklarını, hayretler içinde gördük!” dediler. Her ikisi de yavru sahibi olamadıkları için olabilir mi? Şanslarının kısıtlı olduğunu anladılar da, şimdi başka eşlerde mi deniyorlar? Bunu söylemek zor!

“ Kuğular bile ayrıldı. bilim adamları şokta!” diye devam ediyor haber. Eğildim şu iki satırlık haberin üzerine, n’olabilir diyerekten.

Bir kere bilim adamları niye şaşkın? Dünyada, insanlar gibi “tek partner” le hayatı boyunca yaşayan kuğular, gerçek aşkın ve romantizmin simgeleri olarak gösterildi. Ta ki, bu güne kadar..Mesele bu olsa gerek.

Tek eşlilik, iki kişilik bir kurum. Bu kuğular anlaşılıyor ki, çocuk özlemi duymuşlar. Demek ki, birinden birinin çocuğu olmuyormuş. “Gel, demişler, birbirlerine. Bu aklın, cebe konacak yanı yok. Kaderimize küselim, yollarımızı ayıralım!” Arabesk nağmeler eşliğinde seyahate çıkıp dönmüşler. Yeni arkadaşları ile şimdi mesutlarmış. Ama, birbirlerinin yüzlerine neden bakmazlar? Burası acayip işte. Hani bir kahvenin 40 yıl hatırı vardı? Hatır mı kaldı Allahasen. Bu devirde eşek eşeği bile “ödünç” kaşımıyor!” Yolları ayrı şimdi.

Ayıp etmişler tabi. Eski hayatlarında, birlikte hiç mi kadeh kaldırmadılar? Ağızlarının aynı bardağa dayayıp, aynı şarabı, aynı bardaktan, beraber içmediler miydi? Yazık ki, yazık.

Selçuk’ta bir leylek vardı. Yol üstünde, Selçuk Kalesiyle karşı karşıya duran tarihi bir sütun üzerinde yıllar yılı yuvası vardır. Halen de var. Selçukluların sembolüdür bu leylek yıllar yılı. Hep aynı eşi ile yuvayı paylaşır. Selçuklu kadınlar bu leyleği, sembol olarak gördüklerinden, bu leyleği mahsustan araya sokar evin kadını. Temizliğin, dürüstlüğün, sembolüdür bu leylek. Gül üzerine gül koklamayan bu leylek, övülür de övüler bazı bazı. Münakaşalarda “ “Leylek kadar olamadın!” diye diye.

İnsan ilişkileri, neyin ne zaman olacağı hiç belli olmaz. Tek eşlilik, dişilerde benimsenen doğallıkta. Erkekte ise pek değil. Herkes tek eşliliğe inanmaz. İnanıyormuş gibi yapar, bildiğini okur yine de. Yoksa İspinoz Kuşuna, Orangutana, Şempanzeye, Yunus Balığına, Kuğulara bakıp “Bunlar yüksek ahlâk sahibi” diyebilir miyiz ? Tek eşlilik, bir ahlaki bağlantı noktasıdır. Takıntılarımızı gözetleyebileceğimiz anahtar deliğidir.

Bu parktaki iki kuğu, çocuk yapabilselerdi, ayrılmayacaklardı. Bizde de öyle değil mi? Düşündükleri seks değildi. Bir amaçları vardı. Seks ise bir vasıtaydı ancak.

Meselâ meselâ, seks olmadan süren evlilikler yaygınlaşmıyor mu? Evlilikte seks, birdenbire mi ortadan kayboluyor? Eşler bunu, “çok stres, “çok çalışma”’ya bağlıyor bahaneyle. Bir süre sonra olmadığı anlaşılınca da huzursuzluklar başlıyor. Taraflardan biri, daha fazla cinsellik talep etmeğe başlıyor. Cinsellik azaldığında da “sevilmediğini” düşünüyor taraf. Sonunda da hep talep eden kendisi olduğu için, işin yakasını koyveriyor. Neden? Gururu kırıldığı için. Sonra da “histerik” nöbetlere giriliyor tabi. İşte dengesizlikler..

Kuğu derken, leylek derken, nerelere vardık, gördünüz mü?

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..