Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '10

 
Kategori
Güncel
 

Tekel Cad. Direniş Sok. No: 4 / C Zaferkent

Tekel Cad. Direniş Sok. No: 4 / C Zaferkent
 

İnsanlarım, ah, benim insanlarım,


Bir umudun, direnişin adresi Ankara Sakarya Caddesi. Kadını erkeği Tekel işçisi 50 gündür direniyor. Ölen çocuğunun acısını içine akıtarak, eşinden çocuklarından uzakta Ankara’dalar. Kazanılmış haklarını korumak, özlük haklarına sahip çıkmak adına Sakarya Caddesinde Çadırlarda direniyor. AKP iktidarı 4/C kapsamına almakta kararlı TEKEL İŞÇİLERİ DAHA BİR KARARLI. Başbakanlıkta yetkili bakanlar ve Türk İş yöneticileri toplantıda. İşçilerin gözü kulağa Başbakanlıkta. Tüm televizyonlar canlı yayındalar direniş çadırlarının önünde. Kısa bir süre sonra Türk İş Başkanı açıklama yapıyor! Uzlaşma yok. Tüm tekel işçileri tek yürek olmuş yumruklarını sıkarak; hep bir ağızdan “Ölmek var dönmek yok” diye haykırıyor. Tekel işçilerinin direniş çığlıkları Ankara'nın sokaklarında yankılanıyor önce. Sonra Bütün emek bileşenlerinin beyinlerinde. Buz gibi sokaklar ısınıyor bu çığlık karşısında . AKP iktidarınca dayatılan 4/C köleliğine boyun eğmemekte kararlı TEKEL İŞÇİLERİ. Sloganları daha bir gür daha bir inançlı haykırıyorlar. Genel Grev Genel Direniş sloganları yankılayor Sakarya caddesinde.Sonra sloganlar birbirini izliyor. “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” “İşçi Memur Ele Ele Genel Greve” Şimdi Daha bir kenetleniyorlar. 3 Şubatta Genel grev var!…Haydi emekçiler 3Şubatta üretimden gelen gücümüzü kullanarak, TEKEL İŞÇİLERİNİN Haklı mücadelesinde yanlarında olduğıumuzu gösterelim. Şimdi Güçlerimizi birleştirme zamanı. haklarımıza geleceğimizesahip çıkma zamanı. Direne direne kazanma zamanı. 3 Şubatta GENEL GREVE!...

GÜNEŞİN SOFRASI

İşçi Mehmet...

Koltuk altında sıcacık bir somun,

Ve gazetesi, İşçi Mehmet.

Eylem çadırının altında

Sobanın etrafında, Güneşin sofrasında.

Dışarısı soğuk.

Mevsim böyle kışladı,

Baharı bekler Mehmet.

Elleri Mehmet’ in, Mehmetlerin,

İşçi, memur, öğretmen, genç yaşlı mehmetlerle, Kenetlenmiş biribirine,

Ya kadınlar, “Bizim kadınlarımız” İşçi kadınlar, Hem soframızda, hem kavgamızda, omuz başımızda.

Elleri nasırlı ve bereketli.

Bir de yürekli ki deme gitsin,

Bir de merhamet Mehmet,

Merhameti 4/ C Hepsi iki hece Dört Ce.

“İki sıkımlık canım olsun ister,

Merhamet Mehmet.”Diyor işçi Mehmet.

Kolaydır dördü ce’ lere be’lere bölmek.

Bu defa işiniz zor.

Kolay olmayacak bizi bölmek.

Güneşin sofrasında Dostların arasında İşçi Mehmet.

Ellerine bakıyor.

Bu defa kolay kandıramayacaklar sizi Diye mırıldanıyor kendince.

Sonra çadırın önüne fırlıyor birden,

Bir solukta “ellerinize ve yalana dair” şiirini okuyor Nazım’ dan.

Sonra olanca kuvvetiyle sesleniyor Nazım’ a.

Bak diyor, Sobayı gösteriyor,

Şu güneşten düşen ateşte.

Yanıyor yüreklerimiz.

İsyanda artık ellerimiz.

Sen adını değiştir gayrı şimşek Mehmet

Bize lazım değil merhamet.

Bu eller bilir gayrı neden isyandadır

Bitecek bu bezirgan saltanatı,

Bu zulüm, Bu esaret...

Çoban ateşleri yanıyor

Çadırın içinde.

Dışında çadırın buz kesen bir soğuk

Neylesin Mehmet mevsim böyle kışlamışsa,

Umudu ellerinde taşıyorsa,

Hava da bahar kokusu var demek...

Sen adını değiştir gayrı şimşek Mehmet

Bize lazım değil merhamet. Ali Rıza Üleç

********

Ellerinize ve Yalana Dair

Bütün taşlar gibi vekarlı,
hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
bütün yük hayvanları gibi battal, ağır
ve aç çocukların dargın yüzlerine benzeyen elleriniz.
Arılar gibi hünerli, hafif,
sütlü memeler gibi yüklü,
tabiat gibi cesur
ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizleyen elleriniz.
Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
Ve insanlar, ah, benim insanlarım,
yalanla besliyorlar sizi,
halbuki açsınız,
etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız.
Ve beyaz sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya,
göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
insanlar, ah, benim insanlarım,
hele Asyadakiler, Afrikadakiler,
Yakın Doğu, orta Doğu, Pasifik adaları
ve benim memleketlilerim,
yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu,
elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
Avrupalım, Amerikalım benim,
uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
ellerin gibi tez kandırılır,
kolay atlatılırsın...
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
söz yalan söylüyorsa,
ses yalan söylüyorsa,
ellerinizden geçinen
ve ellerinizden başka her şey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir. Nazım Hikmet Ran

 
Toplam blog
: 221
: 1905
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

Evli bir kız çocuğu babasıyım. Yüksekokul mezunuyum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum.16.03.2017 ta..