Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '08

 
Kategori
Haber
 

Tekerrür eden tarih değil, insanlığın salaklığıdır

Tekerrür eden tarih değil, insanlığın salaklığıdır
 

Rus arşivinden


Böyle özetler, Çetin Altan...

Hiç merak etmez misiniz? Niye her sene Çanakkale’ye gelir Anzaklar?

Veya şöyle sorayım: Niye her sene Çanakkale Zaferini kutlarız biz? Tarihe geçecek bir savunma yaptığımız ve 250 bin Anadolu evladını yitirdiğimiz halde niye Almanlar yenilince yenilmiş sayıldık?

Veya hiç sordunuz mu kendinize: "Kimin çıkarınaydı ve neyin uğrunaydı o kanlı savaş?" Hiç merak ettiniz mi?

Ben şimdi “Sarıkamış da bir İttihatçı soykırımıdır, tıpkı Çanakkale gibi” desem, ne yanıt vereceksiniz? Hemen “Tarihi tarihçilere bırakalım, belgeleri çıkaralım” mı diyecekseniz? Oysa Sarıkamış vahşetiyle ilgili ne Osmanlı arşivlerinde ne de Cumhuriyet arşivlerinde tek bir belgeye ve tek bir fotoğrafa bile rastlayamazsınız! Olup bitenlere dair tüm belge ve fotoğraflar Rus arşivlerinden sağlanmıştır. Sarıkamış için sadece “Yanlış bir harekâttı” demek, “günümüzde” olanları gizlemekle eşdeğerde bir tutumdur.

“Soykırımı tanımlaması” yapmak, sadece Birleşmiş Milletlerin tekelinde değil!

Tedbirli Enver Paşa, suç delilerini ortadan kaldırdığı gibi, Sarıkamış’la ilgili yayın yasağı da koydurmuştur. Doksan bin vatan evladını Alahüekber Dağlarında tek bir kurşun atmadan kırdırınca tası tarağı toplayıp Erzurum’a kaçmış, Erzurum’daki ilk molada da sevgili karısına (cicisine) aşk mektupları yazmıştır.

O zamanlar “Golf sporu” yaygın olsaydı, ucu topuzlu sopasıyla dürtüklediği topları gereken deliklere sokar ve stresini bir nebze olsun dindirirdi sanırım! Ama o karısına mektup yazarak rahatlamış!

Tarih; bugünü algılamaya yarıyorsa, mukayese imkânı sağlıyorsa yararlıdır. Roman gibi okunmaz! Tarihte olanlar günümüzde de tekerrür ediyorsa, değişmeyen bir şeyler varsa, aydının görevi dünün cebelleşmesini değil, bugünün değerlendirmesini yapmaktır. Elbette tarihi veriler ışığında!

Günümüzde, bir mangadan az olan “Şehit sevkiyatları” ilgimizi çekmiyor pek. Alıştık mı ne?

Bu mevsimde yolları kapanan on binlerce köyümüz var bizim. O köylere ki, elektrik girmez, hoca, okul, doktor girmez! Hizmet girmez, yol girmez ama bol bol şehit cenazesi girer! Psikolojik destek sağlanarak tabii!

Öte yandan insanlık ilerliyor, Sarıkamış’taki doksan binlik katliamı senelerce gizlemek mümkünmüş eskiden. Ama bugün; teknik olanaklar sayesinde önceden haber alabiliyor ve uydudan naklen izleyebiliyoruz… “Aktütün Karakolu” baskınını!

Sonuçlar değişmese de, bol bol şehit verilse de, büyük bir ilerleme değil mi?

Çeyrek asırdır devam eden ve nedense bitirilmesi için hiç çaba gösterilmeyen kirli savaşın kurbanları köylerine dağıtılıyor. Manga manga, bölük bölük!

Sarıkamış’taki Mehmetlerin mezarı bile yoktu oysa.

Şehit haberlerini gördükçe Çanakkale gelir benim aklıma… Sarıkamış gelir, Kanal gelir ve hatta Kore Dağları gelir. Gözümün önünde resmigeçit yapar İttihatçı Enver Paşalar!

İster istemez mırıldanırım: “Hiç ibret alınsaydı, tekerrür eder miydi?” diye. Sonra dönüp aydınlarıma bakarım! Hafıza- i beşer, nisyan ile malulmüş”!

Ve sık sık şaşarmış! Anlarım!

Özür dileyenler…

Ve özür dilemeyenler…

Hele sizler…

Hele sizler…

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..