Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '15

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Televizyonların şehit cenazelerini "acımasızca" istismarına RTÜK neden ses çıkarmıyor?

Televizyonların şehit cenazelerini "acımasızca" istismarına RTÜK neden ses çıkarmıyor?
 

internetten alınmıştır


Türkiye bir savaş veriyor... Aslında kırk yıldır süren bir savaşın dağdan düze inmişi bu... Kökü dışarda terör örgütü, Türkiyeden parça koparmak için, şehirleri, kasabaları delik deşik ediyor...

Devletimiz, adı PKK bile olsa soyadı "emperyalist taşeronu" olan bu yapıyla mücadele ediyor... Elbette bu mücadelede kahraman güvenlik güçlerimiz, kalleşçe saldırılarla, şehit ediliyor.

Şehitsiz savaş olur mu?... Ben bunu daha önce de yazdım; biz savaş görmemiş, şehitler vermemiş bir millet miyiz?... Bizim analarımız çocuklarını kınalayıp yollamaz mıydı cepheye?

Türkiye şimdi de vatan savunması yapıyor... Tıpkı yüz yıl önce yaptığı gibi, düşman saldırısını püskürtmek için mücadele ediyor... Elbette, teröristler saf dışı edilirken şehitler de veriyoruz.

Böyle zamanlar toplumsal moralın yüksek tutulması gereken zamanlardır. Böyle zamanlarda, gerekirse kan tükürüp kızılcık şerbeti içtik, diyeceğiz... Düşmana karşı sağlam durmak zorundayız çünkü.

Amma, bizde bu sorumsuz medya varken toplumun moral olarak yüksek durması mümkün mü?... Böyle izansızlık, böyle insafsızlık olur mu?

Allah'tan ki biz metanetli milletizdir... Yoksa, bu sınırsız, sorumsuz medya düzeni teröristlerin istediği gibi çoktan çökertmişti bizi...

Neden mi bahsediyorum; elbette bizim televizyonların şehit cenazelerindeki görüntüleri verme biçiminden bahsediyorum!

Gencecik yiğitlerini kaybetmiş anneler, babalar, kardeşler... Elbette acı çok büyük ve elbette bu acının dışa vurumu da yürek dağlayıcı... Ancak, bu acıyı bütün toplumu çökertmek için, en yakın çekimlerle ve defalarca televizyon ekranlarına getirmek ne oluyor?

Yani haberi verseniz de, o anaların, bacıların çığlıklarını vermeseniz olmuyor mu??... Sizin derdiniz nedir, bu topluma ne yapmak istiyorsunuz?

Avrupa'da da terör saldırıları oluyor, orada da insanlar ölüyor... Peki, televizyonların böylesine yakın çekimlerle, "cenaze manzaraları" yayınladığını gördünüz mü?... Kaldı ki, onlar bizim gibi örtülü bir savaş durumu da yaşamıyorlar.

RTÜK ne iş yapıyor?... Dizilerdeki ağlamalı, bağırmalı sahneler yetmiyor, her gün şehit cenazelerindeki feryatlar da evimize giriyor... Elbette, hepimiz üzülüyoruz amma dediğim gibi toplumu diri tutmak için, bu acıları böylesine "harman" yapmayacaksınız!

Toplumunuza, insanlarınıza karşı biraz sorumluluk sahibi olacaksınız... Haber verme özgürlüğünüz, milletin morali bozma özgürlüğü olmayacak!...

Tıpkı devletin istihbari işlerini faş ederek "devletin bekasına" darbe vurma özgürlüğüz olamayacağı gibi...

Siz, "gazetecilik" yapacaksınız, "televizyonculuk" oynayacaksınız diye bizim geleceğimizi karartmaya hakkınız yok... Meseleyi, "halkın haber alma hakkı" diye kılıflayıp rayting malzemesi yapmanızdan gına geldi bize... Haberleri bize böyle verecekseniz, biz "haber alma hakkımızdan" vaz geçiyoruz efendiler!

Şıkıştı mı boyuna Avrupaya koşuyorsunuz ya... Habercilik sorumluluğu taşıma anlamında da Avrupa'ya bakın biraz... Mutlaka "felaket habercisi" olmanız gerekmiyor. Biz zaten acımızı yaşıyoruz, sizin yangına körükle gitmenize gerek yok!

Ve RTÜK!... Lağvedilesi RTÜK!... Ne iş yapıyor, neyi denetliyor bilen yok!... Toplumun moral değerlerini yüksek tutmak, insanları irite ettirmemek, acıları istismarını önlemek gibi kaygıları yok!

Rahat bırakın şehitlerimizi... Rahat bırakın onların acılı annelerini, babalarını, kardeşlerini...

Rahat bırakın bizi... Kara haber goygoyculuğu yapmanızı istemiyoruz... Biz acımızı bağrımıza gömmeyi de biliriz... Kan tükürüp kızılcık şerbeti içtim, demeyi de...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..