Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Terörle mücadele nereye gidiyor?

Terörle mücadele nereye gidiyor?
 

Terör ve PKK, Türkiye’nin kanayan yarası. Yıllardan beri kaç can kurban edildi, oluk oluk para akıtıldı, hala tam bir sonuç alınamadı maalesef. Şimdi neden sonuç alınamadığını irdeleyecek değilim. Sadece bu kafayla gidilirse terörden daha çok çekeceğimizi anlatmaya çalışacağım.

Malumunuz 90’ların sonlarında ve 2000’li yılların başlarında PKK büyük ölçüde çöküş sürecine girmişti. Bu sürecin dönüm noktası da 1999’da PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın Kenya’da (ama hediye edilerek, ama bizim tarafımızdan) yakalanarak Türkiye’ye getirilmesi, yargılanarak idama mahkûm edilmesi ve İmralı’ya tıkılmasıydı. Bundan sona PKK kolay kolay eylem koyamadı uzunca bir süre.

2002 seçimlerinde iktidar değişti, AKP geldi ve ne olduysa ondan sonra oldu! Nerdeyse hiç şehit verilmeyen, çatışma yaşanmayan yıllardan, günde yine 8-10 şehit verdiğimiz yıllara geldik. Son zamanlarda ise bu konu, çok farklı ve çok daha tehlikeli bir boyut kazandı.

Malum, 2009 yılında yeni bir sözcük girdi lugatımıza: “Açılım”… Özellikle de adı önce “Kürt açılımı” olan, sonra “demokratik açılım” daha sonra da “Milli Birlik Projesi” olarak değiştirilen, içeriğinden bihaber olduğumuz projeyle dillerimize pelesenk oldu bu ufak kelime.

Ancak bu açılım projesi de öyle bir noktaya geldi ki, Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulmak için mi hazırlandı, yoksa toptan bir ihanet projesi mi, insan kararsız kalıyor!

Hatırlayın, Kandil’den ve Mahmur’dan gönderilen PKK’lılar Habur’dan büyük tantana, büyük törenlerle yurda girmiş, kahramanlar gibi karşılanmıştı. Bununla da yetinilmedi, bu teröristler en yakındaki mahkemeye götürüleceklerine ayaklarına kadar mahkeme götürülmüş, pişman olmadıklarını ve “önderlikten gelen talimatlarla” geldiklerini defaatle belirtmelerine rağmen Pişmanlık Yasası’ndan faydalandırılarak serbest bırakılmıştı.

Dün ve bugün yaşananlar da işe tuz-biber oldu: Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Şenoba beldesinde Öcalan’ın 15 Ağustos’la ilgili bir konuşması cami hoparlöründen yayınlandı. Bu konuyu 15 Ağustos’un ne anlama geldiğini bir önceki yazımda yazmıştım. Bugün ise, Vatan Gazetesi'nden Meltem Günay’ın haberine göre, Tokat’ın Reşadiye ilçesinde meydana gelen saldırıda şehit düşen jandarma onbaşı Cengiz Sarıbaş’ın 7 Aralık 2009’da Ataköy 5. Kısım Camii’nde düzenlenen cenaze töreninde bir konuşma yapan Bakırköy Müftüsü Zakir Uzun’un “Şehitler ölmez vatan bölünmez” dediği için siyasi ve bürokratik çevrelerdeki bazı insanlardan tepki gördüğü ve akabinde Mersin’e sürgün edildiği haberi düştü gündeme. Hatta öyle ki, müftünün anlattıklarına göre konuşmasından sonra kendisini arayan AKP’li bir vekil, müftüye “Sen ne yapmaya çalışıyorsun!” diye çıkışmış. Müftünün görevden alınması için çabalayan vekil, Uzun’un Mersin’e sürülmesinden sonra müftüyü arayarak bu işlemi kendisinin yaptırmadığını söyledikten sonra içinden geçeni eklemiş: “Keşke görevden alınsaydın!” (Hürriyet)

Terörle mücadelede gelinen son nokta işte bu… Son zamanlarda verdiğimiz şehitleri, yaşanan tartışmaları, şehit cenazelerindeki feryatları “Yaygara” diye niteleyenleri, “İrlanda modeli” düşüncelerini saymıyorum bile…

Şimdi bu haberleri, Güneydoğu’da görev yapan ve dolayısıyla terörle kelle koltukta mücadele eden askerlerin okuduğunu, izlediğini düşünün. Sizce moralleri ve motivasyonları ne yönde etkilenir?

Bu son yaşananlar gösteriyor ki, kanaatimce terörle mücadelede artık ne yapılmak istendiği açık bir şekilde ortaya konmaktadır. Her MGK sonrasında, her baskın, saldırı, şehit haberi sonrası vurgulanan “kararlılık” sürdürülecek midir, yoksa şu an görünen “yenilgi ve teslimiyet” görüntüsü, bir adım öteye götürülerek PKK ve kuyruklarının her istedikleri yerine mi getirilecektir?

Terörle silahlı ve siyasi mücadele devam edecek midir, yoksa bitirilerek bölge PKK’ya mı terk edilecektir?

“Açılım”ın içinde ne vardır? Açılım projesi kapsamında ne yapılacaktır? Kürt kökenli kardeşlerimizin insanca yaşaması için, bölgedeki işsizliğin, eğitimsizliğin giderilmesi için adımlar mı atılacaktır, yoksa Türkiye’nin adım adım Yugoslavya’laşmasının yolu mu açılacaktır?

Bu soruların cevabını, ülkenin gidişinden endişe duyan bir Türk vatandaşı olarak almak istemek, benim en doğal hakkımdır.

Ama kıvırmadan! Açık, net ve kesin!...

 
Toplam blog
: 14
: 980
Kayıt tarihi
: 22.05.09
 
 

24 Kasım 1983 tarihinde Çorum’un Osmancık ilçesinde dünyaya gelmişim. İlkokulu Merkez Atatürk İlk..