Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tersyüz

Tersyüz
 

Tüm dengeler alt üst olur bazen. Herşey tersine döner. Şaşırıp kalırsın. Öyle alışmışsındır ki aynılıklara, aynılıklar sen olmuştur, tüm gözeneklerine dolmuştur alıştığın herşey.Değişmez merhabalar, görüntüler, sesler, renkler, aynı saatte estiğini sanırsın rüzgarın, güneşin aynı şekilde doğduğu aynı şekilde battığı gibi bir yanılgıya çoktan sahip olmuşsundur, aynı şarkıları dinleyip aynı ruh haline bürünüyorsundur, şemsiyeni aynı elinde taşıyor, çantanı aynı omzuna asıyorsundur, sabah uyandığında aynı şeylerle haraptır kafan, uyanır uyanmaz saçlarını karıştırıp, gözünü açık tutmaya çalışıyor yatağın içinde aynı süre oturuyorsundur. Akşamların da hep aynıdır, sabahların da. İşin tuhafı bu aynılıktan, aynı kişilere, aynı şekilde dert yanıyorsundur onlar da aynı şekilde kafa sallıyorlardır. Hayat devam ediyordur ve sen müthiş derecede sıkıcı buluyorsundur hayatı...

Sonra bir gün çok garip bir şey görürsün. Sen pencerenin önünde dikiliyorsundur. Karşı evde bir kadın bezgin bir suratla elindeki yastıkların pamuklarını çıkarıyor, herşeyi teryüz ediyordur. Onları havalansınlar kabarsınlar diye güneşin altına seriyordur. O kadına gizliden gizliye yakınlık duyuyorsundur çünkü aynı bezgin suratı sen de taşıyorsundur. Sonra ruhların da yastıklara benzediği gibi saçma sapan bir fikir edinirsin. Bu saçma sapan fikre gülümsersin ama bir yandan da düşünmeden edemezsin: "Yastıkların bile havalandırılmaya, güneşte kabartılmaya ihtiyacı varsa ruhlarımızın buna ihtiyacı yok mu diye?" Hala saçma geliyorsa bile yine de o durmayan inatçı aklın sana cevap yetiştirmeye devam eder: "Evet "der "ruhların da kabartılmaya güneşlenmeye ihtiyacı vardır. Çünkü onlarda nemlenir, onlarda katılaşır, onlarda çökerler. Eski tazelik ve yumuşaklıkları kalmaz. Elbette ruhların da buna ihtiyacı var."

Sonra bir karar verirsin. Şimdi, sen de kendi balkonuna çıkacaksındır. Hayatını, ruhunu tersyüz edip, biraz kabartacak ve güneşe sereceksindir. O taş gibi olmuştur, başını koyduğun yeri bile biliyorsundur. Şimdi başının izi olmayan yeni kabartılmış bir ruha ihtiyacın vardır. İçine güneşin ışıkları dolmuş tazelenmiş bir ruha. İyi bir hayat için buna ihtiyacın olduğunu biliyorsundur artık. Şöyle dersin kendine sonra:"Bırak biraz güneşin tadını çıkarsın...Bırak biraz kabarsın, o taşlaşmış halinden kurtulsun, biraz hava alsın, eski tazeliğine ve yumuşaklığına dönsün. Bir yastık bunu hak ediyorsa ruhun çoktan hak ediyor çünkü..."

RESİM: Lord Fredric Leighton

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..