Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '10

 
Kategori
Sinema
 

The Boxer (Boksör)

The Boxer (Boksör)
 

Filmin afişi...


The Boxer (Boksör), Daniel Day Lewis’le Jim Sheridan’ın, İn The Name Of Father (Babam İçin) ve My Left Foot (Sol Ayağım) filmlerinden sonra üçüncü defa bir araya geldikleri film olma özelliğini taşıyor. Hikaye İrlanda’lı boksör Danny Boy Flynn'ın etrafında gelişiyor.

IRA örgütüne mensup olmak suçlamasıyla 14 yıl hapishanede kalan Danny iyi halden dolayı hapishaneden çıkarılır. Önünde iki seçenek vardır birisi yaşadığı yerleri unutup güvenli bir hayat süreceği yeni bir yere gitmek. Diğeriyse yurdu olarak nitelendirdiği Belfast’a gidip boks yapmak ve boks aracılığıyla mezhep çatışmalarına bir son vermek.

Arkasında bıraktığı tek şey boks değildir. Eski aşkı Maggie’nin de yurduna geri dönmesinde etkisi büyüktür. Döner dönmez bir salon yapan ve kendisinin dışında çocukların da spor yapmasını sağlayan Danny sporun birleştirici gücünü de kullanmak ister. Örgüt Danny’nin dönmesinden rahatsızdır. Üstelik Danny’nin 14 yıl yalnız bıraktığı sevgilisi evlenmiştir ve kocası da hapishanede yatmaktadır. Danny ile Maggie’nin yakınlaşması örgüt üyelerini rahatsız eder sonuçta Maggie içeride yatan dava arkadaşlarının eşidir.

Örgüt lideri Joe’nun barış adımları, Danny’nin şehirde boksuyla yarattığı barışçı ve huzur havası örgütün ileri gelenlerinden Harry’yi rahatsız eder. Bunun üzerine Danny ile Harry’nin karşı karşıya gelmesi ve Danny’nin gitmekle kalmak arasında tercih yapması gerekir.

Film IRA’nın iç çatışmalarını ve mezhep ayrılıklarını derinden inceliyor. Örgüt içinde barıştan yana olmayan kesime karşı bir eleştiri sezinleniyor. Zaten film ilerledikten sonra barış istemeyen güruhu yönetmenin gözünden seyirciler de sevmiyor. Eleştiri yönünden başarılı diyaloglar ve sahneler var. Bu rol için 3 yıl boks dersleri alan Day-Lewis muhteşem bir performansla seyirci karşısında. Fakat bana kalırsa filmin en büyük problemi akışı. Sebebini anlamadım ama filmin sonu aceleye getirilmiş havası yaratıyor. Filmin temposu üçte ikilik bölüme kadar gayet iyi ilerlerken Danny’nin olaylar yüzünden şehri terk etmesiyle geçişler hızlanıyor. Film belirli bir kalıp süre içerisinde çekilmek zorundaymış gibi hissettiriyor. Dakikasını doldurmak üzere olan bir filmin süresini aşmamaya çalışır gibi son sahnelerin çekildiği hissi uyandı bende. Filmin en büyük eksisi olarak sayabilirim.

IRA’nın içinden IRA’ya eleştirel bir gözle bakan film bu tip örnekler içerisinde iyi bir yere sahip. Oyunculuk ve ilk bölümlerin akışı da gayet iyi ayarlanmış. Doğal olarak eksiklikleri olsa da zaman ayrılıp izlenmesi gereken bir film diye düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 14
: 765
Kayıt tarihi
: 01.08.09
 
 

1989 Adana doğumluyum, Türk Dili Edebiyatı Bölümü öğrencisiyim. Edebiyatla yakından ilgiliyim ayrıca..