The Economist: Teflon Baykal!

İngiliz the Economist dergisi Baykal'a ağır eleştiri getiren bir habere yer verdi. Türkiye'nin acıklı bir şekilde gereksiz olan bir muhalefet liderine sahip olduğunu yazdı.

Dergi, 22 Temmuz seçimlerine gidilirken Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın seçimleri kazanamaması halinde AKP liderliğinden ayrılacağını, CHP lideri Deniz Baykal'ın da Rodos'a kadar yüzeceğini söylediklerini hatırlattı. Seçimlerde AKP'nin zaferle çıktığını anımsatan dergi "Kimse 69 yaşındaki liderin Rodos'a yüzmesini beklemiyordu. Ancak, en sıkı destekçileri bile Baykal'ın liderlikten ayrılacağını düşünüyordu. 1992'de CHP'nin başına geçen Baykal hiç seçim kazanamadı. 1999 seçimlerinde CHP meclise bile giremedi." diye yazdi.

Dergi, Baykal'ın istifasına yönelik internet siteleri bile kurulduğunu ancak geçen hafta sonunda parti kongresinde Baykal'ın kendi lehine değiştirilmiş kurallarla onuncu kez liderliğe seçildiğini yazdı.

The Economist, AKP'ye kapatma davası açılarak siyasi krizin tetiklendiğini hatırlatarak "Sözüne güvenilir bir muhalefet eksikliği Türkiye'nin kırılgan demokrasisinin son siyasi krizden yara almadan kurtulmasını daha da zorlaştırdı" yorumunda bulundu.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Anayasa Mahkemesine götüren CHP'nin 27 Nisan e-muhtirasına da ses çıkarmadığını kaydetti. Ayrıca CHP'nin İrak'ın kuzeyine girilmesini istediğini ve 301'in değiştirilmesine de karşı çıktığını yazdı.

CHP'den 8 yıl önce istifa eden Taha Erdem'in sözlerine de yer veren dergi, Erdem'in "Türkiye'de nüfusun yarıdan fazlasının 30 yaşın altında olduğunu, kadınların yarısının da başını örttüğünü, CHP'nin giderek artan oranda halktan koptuğunu ve milyonlarca laiklik yanlısı Türk'ün yüzlerini dönecek bir yer bulamadığını" söylediğini yazdı.

CHP'nin yabancı düşmanı tavırları nedeniyle Sosyalist Enternasyonal'dan çıkarılması çağrılarının da bulunduğunu hatırlatan dergi, "CHP'nin teflon lideri bu duruma çok umursamadı" yorumunda bulundu.

Değerli blogger arkadaşlar, biliyorum bu haberi okuyunca, her zamanki gibi ulusalcılık damarlarınız kabaracak ve bu vesileyle Avrupalı'lara demediğinizi bırakmayacaksınız. Komplo teorilerini peş peşe sıralayacaksınız. Ve biz yine devekuşu misali başlarımızı kuma gömeceğiz, kendimizle yüzleşmeyi, hesaplaşmayı bir başka bahara bırakacağız. Bu arada Tarhan Erdem de vatan hainliği yaftasından nasibini almış olacak.

Gerçekler o kadar açık ki... Dergide yazılanlarda bir tane bile yanlış bulamıyorum. Demek ki yabancılar bizi bizden daha iyi değerlendiriyorlar.

Ben de yazılarımda sık sık vurguluyordum; demokrasilerde en az iktidar partisi kadar anamuhalefet partisi de önemlidir diye. Partilerde lider de çok önemli. Hele de bizim gibi demokrasinin tam yerleşmediği ülkelerde çok daha önemli. O aynı zamanda ülkenin yönetimine talip bir başbakan adayıdır. Bu nedenle güven her şeyden önemlidir.

Baykal siyasette çok deneyimli, iyi yetişmiş, zeki, hitabeti çok kuvvetli, olayları iyi analiz edebilen ve aynı zamanda fiziği çok düzgün biri ama ne yazık ki geçmiş siyasi olaylar nedeniyle yıprandı ve güvenini kaybetti. Keşke 0 km olsaydı.

Ve geçtiğimiz hafta yapılan CHP kurultayı değişimin yapılabilmesi için iyi bir fırsattı. Malesef partiye hakim olan yönetimin kişisel ikbal beklentileri yüzünden bu fırsat kaçırıldı.

Neymiş efendim; laiklik her şeyden önemliymiş ve laikliği de en iyi Baykal savunurmuş! Oysa atalarımız ne demişler: "Ağaca yaslanma devrilir, insana yaslanma ölür". Allah gecinden versin Baykal ölünce laiklik yetim mi kalacak? 70 milyonda laikliği savunacak bir ikinci Baykal yok mu yani? Yoksa son günlerde gururla dillendirildiği gibi Türk Milleti toptan aptal olduğu için ikinci Baykal'ın gelmesi imkansız mıdır?

Bunların hepsinin bir aldatmaca ve demagoji olduğu ortadadır. Basının büyük bir kısmının iyi niyetle Baykal'a karşı çıkışına bile "Hah işte, onlar karşı çıktığına göre demek ki Baykal doğru seçimdir" denildi.

Gerçekte bütün bu iddialara sadece kargalar ve yabancılar gülüyor ama olan Türkiye'ye oluyor. Bir ayağı olmayan topal demokrasi ile yönetilmek zorunda kalıyoruz. Yazık!