Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '09

 
Kategori
Sinema
 

The Reader

The Reader
 

The Reader


Sessiz sedasız ortadan kaybolan ilk aşkını, yıllar sonra gözlemci olarak katıldığın mahkemede sanık sandalyesinde görmek…

Gizli aşkının, utancından itiraf edemediği bir kusurundan dolayı cezasının katlanarak müebbet hapisle son bulmasını izlemek.

Ve bildiğin halde onun kararına saygı duymak adına susmak.

Oldukça sabır isteyen ve yoğun hatıralar olsa gerek.

Bernhard Schlink'in 1995 tarihli aynı isimli romanından 2008 yılında sinemaya uyarlanan The Reader, dram türünde, gizli bir aşkın duygu yüklü, ağır hikâyesi…

Film Michael’in bulunduğu yıldan geriye bakıp, 1958’leri gözünde canlandırmasıyla başlar.

II. Dünya Savaşı sonralarında, Batı Almanya…
15 yaşında bir genç, Michael Berg…
36 yaşındaki yalnız bir kadın, Hanna Schmitz…

Michael, bir gün yolda hastalanır ve yoldan geçen Hanna Schmitz kendisine yardım eder. Teşekkür için Hanna Schmitz’in evine giden Michael Berg, Hanna’ya âşık olmuştur. Yaş farkına aldırmaksızın ilişkileri hızlıca devam eder. Hanna’ya ilişkilerinin sürecinde hep kitap okuyan Michael onu aklından çıkaramayacak duruma gelir. Bu durum yıllara rağmen devam edecektir. Hanna’yı kendi sırları, Hanna’nın kendisi de Michael’ı şekillendirecektir.

Kendisini haklı sebeplerle sessiz sedasız terk etmesinden 8 yıl sonra, artık bir hukuk öğrencisi olan Michael, savaş suçları mahkemesinde sanık koltuğunda Hanna'yla karşılaşır. II. Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampından 300 Yahudi kadının bir kilisede yanarak can vermesine izin vermekten yargılanmaktadır Hanna.

İnsanın içine oturan film sadece, genç çocuk-yaşlı kadın ilişkisinden ibaret değil.

Filmin ilk yarısı daha çok Micheal’e yoğunlaşıyor.
Önce heyecan oluşturan, sonrasında çocukluğunun normalliklerinden fedakârlık etmesi gerektiren bu ilişki Micheal’in hayatında silinmesi zor izler bırakıyor.

Film, ikinci kısmında yön değiştiriyor.
Hanna’ya ve Nazilerin kullandığı alt seviye işçilerinin işledikleri savaş suçlarına yoğunlaşıyor.

Film düşündürür…
Altı kadın seçilir, kanun önüne getirilir ve “işte suçlu olanlar” denir.
Çünkü hayatta kalan kurbanlardan bir tanesi bir kitap yazmayı başarabilmiştir.
Bu yüzden onlardan başka mahkemede olan yoktur.
Ya Avrupa’daki diğer kamplar…
Ya diğerleri…

Tarafsız olarak hukuk öğrencisi, Yahudi, Alman vatandaşının, gözünden durum yorumlanır.
İnsanları koşulların şekillendirdiğinin vurgulanmasına önem verilir.

Nazi katliamından arta kalan son acı hatıralar Stephen Daldr'nin sade anlatımı ve güzel senaryo oyunculuk gibi özellikleriyle kesinlikle izlenmesi gereken bir film.

Tek kelimeyle harika olan filmin, başarılı bir öykü olmasının sebebi;
Aşk ve savaş için söylenmesi gerekenlerin kısıtlanmaması ve hiçbir duygunun sömürülmemesi.
Klişelerden uzak kalınması.
Hanna ve Michael arasındaki ilişki sahnelerinin fazlasız ve eksiksiz samimiyetle ve cesaretle çekilmesi.

Daha önce "Titanik" ve “Revolutionary Road" filmlerinde de hayranlıkla izlediğim Kate Winslet farklı, cesur, samimi ve mükemmel performansıyla güçlü bir oyunculuk sergiliyor. Gerçekten "The Reader" ile aldığı ödüllerin hepsini hak ediyor. Filmde sessiz kalmasına rağmen bütün hislerini öyle güzel yansıtıyor ki gözlerinden ve dudak titremelerinden içinden geçen kelimeleri okuyabiliyorsunuz.

Filmin sonu ise duygunun doruk noktası oluyor.

Yapım: 2008, ABD / Almanya
Tür : Dram / Romantik
Yönetmen :Stephen Daldry
Senaryo :David Hare, Bernhard Schlink (Kitap)
Oyuncular :Kate Winslet, Ralph Fiennes, Alexandra Maria Lara, Jeanette Hain, David Kross
Yapımcı :Anthony Minghella, Scott Rudin, Sydney Pollack
Görüntü Yönetmeni :Roger Deakins
Müzik :Alberto Iglesias
Süre :2 saat, 03 dk.
Gösterim Tarihi : 6 Mart 2009

İyi seyirler...

 
Toplam blog
: 106
: 1384
Kayıt tarihi
: 21.02.07
 
 

Bir yaz gecesi hatırasıyım. Haziran doğumluyum. Bilirler haziran doğumlular. Hele ki haziranın tam..