Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Toplumsal yapı

Yaşadığımız toplumda hemen hemen herkesin her konudan haberdar olduğunu, konuştuğunu, yargıda bulunduğunu görmek mümkün. Kimi dinleseniz siyaset, din, tarih, toplum, iyilik, güzellik, ahlak üzerine bir şeyler bilir. Bu durum toplumda eğitim seviyesinin, bilinç düzeyinin ileri olmasından, gelişmiş olmasından kaynaklanmaz. Zira yine okuma, yazma, eğitim, fikir eserlerinin satışı gibi düşünmeye, entelektüel birikime ilişkin verilere bakılınca ülkemizin dünya sıralamasında en altlarda olduğunu hemen görebiliriz. Tersine tüketilen içki sıralamasında, sigara tüketiminde, kumarın yaygınlığı gibi hususlarda ise en üst sıralarda yer alıyor ülkemiz. Satılan gazetelere, izlenen televizyon dizilerine, gündelik yaşamda en fazla ilgi duyulan konulara bakılınca da yine spor gazeteleri, arka sayfa güzeli çıplak kadın resimleriyle dolu boyalı gazeteleri, eğlence programları, günübirlik yaşanıp geçen insan zihnini yormayan türde olayları konu edinen dizileri, saatlerce süren spor programları, her zaman reytingi yüksek gözetleme, dalga, gevezelik türündeki programlarıyla toplumun zihin yapısını rahatlıkla anlamak, yorumlamak mümkün.

En az okuyan, en az yazan, en az düşünen ama her konuyu da en iyi bildiğini düşünüp buna göre ahkam kesen bireylerin oluşturduğu bir toplumun seviyesinin teknoloji geliştirme, araştırmalar yapma, keşifler yapma, dünya bilgi literatürüne katkıda bulunmasını beklemek hayalden öte bir şey değil. İnsanlar gazeteler, televizyonlar ve diğer başka bilgi edinme kaynaklarından edindikleri, kendilerine sunulan her türlü bilgiyi sorgulamaksızın alıp düşünce dünyalarını, hayata bakışlarını, yaşam biçimlerini, yeni yetişen nesilleri şekillendiriyorlar. Karşılaştıkları olaylara tepkisel, duygusal, anlık karşılıklar veriyorlar. Kendi zihinsel yapısına uygun gelenleri ne olursa olsun göklere çıkarıp la yüs el olarak kabul ederken buna uymayanları ise ne olursa olsun sürekli eleştirip adeta yerine dibine batırmaya çalışıyorlar. Bu toplumun geleceği oldukça zorluklarla dolu demek için kahin olmaya gerek yok.

Bu anlayışı sadece bir düşünce kanadına mensup insanlar için var diğerleri için yok demek biraz zor. Ne yazık ki hangi düşünce kanadında olursa olsun insanlarımız çok az okuyor, çok az düşünüyor, çok az sorguluyor. Kendileri yerine birilerinin düşünmesi, kararlaştırması, planlama yapması ve kendilerine yol göstermelerini bekliyorlar. Yol gösterildiğinde de yine sorgulamaksızın, düşünmeksizin sadece takım tutar gibi taraf tutup körü körüne bir bağlılık gösteriyorlar. Dindarı da dinsizi de, sağcısı da solcusu da hepsi benzer düşünce, davranış ve alışkanlıklara sahipler. Farklılık şekilde, kabukta, görüntüde. Dindar olanlar dini bir takım söylem ve yaşam şekillerinde, dinsizler veya diğerleri ise kendilerince çağdaş, modern bir şekilde davranıyor, düşünüyor, değerlendiriyorlar. Bu durum ise toplumda kamplaşmayı, zıtlaşmayı, güvensizliği getiriyor.

Toplumun yapısına ilişkin tespitlere ilişkin bir internet sayfasında rastladığım şu ilginç verileri sizinle paylaşmak istiyorum.

Nüfusun yüzde 88’i okur-yazar

Kızların okullaşma oranı her alanda erkek öğrencilerin altında

Üst ekonomik düzeydekiler roman, alt ekonomik düzeydeki çocuklar hikâye okuyor

Üstün yetenekli çocukların ders kitabı dışında kitap okuma ilgileri çok iyi

Çocuk yayınları yabancılaştırıcı ağırlıklı bir içerikle sunuluyor

Gazete ve çocuk dergisi okuma alışkanlığı yok

En niteliksiz çocuk yayınları dini içerikli

Çeviri yayınların çoğunluğu Avrupa kökenli

Nüfusun yüzde 40’ı hayatı boyunca hiç kütüphaneye gitmiyor

Gençlerin yüzde 70’i hiç okumuyor

Yetişkin nüfusun yüzde 95’i yalnızca televizyon seyrediyor, yüzde 5’i televizyon seyretmenin yanı sıra kitap okuyor

Öğretmenlerin yüzde 63’ü bazen kitap okuyor

Üniversite öğretim üyelerinin yüzde 56.2’si ayda 1-2 kitap okuyor

Türkiye’de düzenli kitap okuma alışkanlığı oranı binde 1

Topluma yönelik okur-yazarlık çıtası çok düşük 25 yaş ve üstü nüfusun yüzde 71.8’i ilkokul mezunu

Kızların okullaşma oranı her alanda, erkek öğrencilerin altında

Eğitim süresi uzadıkça kızların okullaşma oranı düşüyor

Böylesi bir toplum ne yapabilir ki!!!

Soru, Görüş ve Önerileriniz için….

Ahmet Hikmet Alim

eagensea@gmail.com

 
Toplam blog
: 26
: 934
Kayıt tarihi
: 03.05.10
 
 

Eğitim insandaki cehaleti alır. Ancak eğitimin gideremeyeceği bir çok özellikler vardır. Bu neden..