Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '07

 
Kategori
Mizah
 

Torpilli yazıya "hoşgeldiniz beyler"...

Torpilli yazıya "hoşgeldiniz beyler"...
 

Sabahtan beri klavyenin başındayım, ne yazmalıyım diye saatlerce düşünüyorum, çıktım üst kata, açtım pencerenin bir kanadını, çok nadiren yaptığım bir şeyi yaptım, uzattım başımı, sokaktan gelen geçen insanları seyrettim uzun uzun.

Karşı komşum, alt dairedeki kızı ve yine onun altındaki kiracısı ile koyu bir sohbet içinde, diğer tarafta, tam karşımdaki Yeşil ticaret odası ilk öğretim okulunun bahçesinde bir grup ana okulu velisi hummalı bir şekilde kermes müsamere hazırlıkları içinde organizasyonlar içinde, Yolun sonunda bir apartman kapısının önünde içeri yeni alınmış bir kanepe takımı giriyor, ev sahibi telaşe ile eskileri sokağa çıkarıyor. Onun ilerisinde de bir gurup kadın, güle oynaya cumartesi gezisine çıkmış hal-ivaziyet sergiliyorlar. Herkes hafta sonunun bu ilk gününde bağımsızlığın keyfinde, tabi ben de elimde çayım, pencerenin önünde olup bitenlere hakim olma gayretindeyim.

Birden aklıma yazmam gereken tema oturuverdi.
Evet kızım dedim bunu mutlaka yazmalıyım.
Hem beylere torpilli bir yazı olur bu...

Semtimizdeki kadınları tek tek gözden geçirdim, Şimdi erkek olsaydım,
eşimin tabiri ile hangisini alırdım ((. eş diye yani yanlış anlaşılmasın...

Düşündüm, birisi çok temiz sakız gibi çamaşır asara terasına, onun hijyenine vurgun olabilirim, ama ya ses tonu... Yok yok hayır onu atalım bir kenara, diğerinin gözleri bulut mavisidir, yüzüne bakınca kendinizi cennette hurilerle beraber falan bile zannedersiniz, ama onun da vücut ölçüleri resmen bir faciadır...

Diğer bir bayanın çok iyi yemek yaptığını test ederek bilen biriyim, elinden az aşureler, çiğ börekler yemedik hani, ama o da ne siyasetten anlar ne sosyolojiden,
Ne konuşulur ki onunla bir ömür boyu?
Yatakta geçirilecek bir kaç saatin dışında ne paylaşılabilir?
Sonra bir diğer hatunu göz önüne alıyorum,
son derece gür ve bukle bukle saçları vardır,
yolda bir gören bir daha bakar vurulur o saçlara ve duruşa,
ama o da gözü zenginlik ve yukarılardadır, ben yetemem belki diye korkarak onu da diskalifiye ediyorum.

Bir diğeri babadan kalma bir asalete sahiptir, ilk okul mezunu olmasına rağmen, oğlunu tekstil mühendisi yapabilmiş ve de o da onunla cümlelerini ve beynini geliştirmiştir.

Tek kusuru vardır, boyu çok uzundur.
Başka bir seçenekte de çok zeki çok düşünen ve az konuşan bir bayan vardır, hah dersiniz tam bana göre bi hatun yakaldık galiba sonunda...
Aaaa o da ne, tuttuğunuz takımdan başlayın da seçtiğiniz yemeklere kadar ortak ne varsa hepsi çelişkide, sabah yürüyüşlerine bayılır benimkinin tam tersine ben o saatlerde çiçeklerimi sularım ya ne işim var caddelerde sabahın o vaktinde,
ya da en basitinden siz patlıcanı közleme seversiniz o inadına bol yağda kızartır.
Siz kapı akşamları zerafetle açılsın istersiniz, o anahtarın yok muuuuuuuu diye bağırır televizyonun karşısından... Siz belgesel izlersiniz o tartışma forumlarına takılır dakikalarca...

Kızlar ya ben galiba çözdüm bu işi...

Bu erkeklerin, özellikle yaş dönemleri ile çakışan o bol paralı emeklilik sürecine dayanan eş değiştirme sendromları vardır ya, anlıyorum galiba onları...Evet evet galiba da değil, ciddi ciddi anlıyor ve de çok fazlaca hak veriyorum onlara şu an...

Hem de çok iyi anlıyorum şu penceremin başında izlediğim kadınların onbeşini toplasam, tek beden yapsam, bana ancak yeterdi sanırım.

İyi ki erkek doğmamışım!

Erkekler, kafalarında çizdikleri kadın tiplemeleri kısmetlerinde çıkmayınca,
-Ne yapalım kaderimmiş diye diye kendilerini yaklaşık en fazla otuz yıl avuturlar, bu arada da kendi zürrüyetinden doğan çocuklarının dünyaya getirdikleri bebeler onlara dede demeye başlamıştır bile...
Tabiatın doğal süreci gereği bu da yaşanılır.

Sonra da en nihayet bir bahanesini arayıp sıvışıverirler, ama günü birlik, ama temelli...

Kafalarındaki mozaiği ve puzzleyi tamamlamaya,

nedir o mozaik?

Mükemmel kadın.

Renkli gözlü, eğitimli, ince belli,
güzel sesli,
iyi niyetli ve sevgili...

Budur işte...

ALIN SİZE BİR CUMARTESİ FANTAZİSİ...

İtirazı olan çıkar mı dersiniz?

Yüzünüzden tebessüm eksik olmaması dileklerimle, kalın sağlıcakla, Milliyet blog dostlarım.

Nilgün Çakıcı.

 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..