Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '07

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Zübeyde hanım doğumevi 2-Üreme egolarımız = Nüfus istikrarı

Zübeyde hanım  doğumevi 2-Üreme egolarımız = Nüfus istikrarı
 

Saat 08 Zübeyde Hanım Doğum evinin girişindeyim. Karidorlar, bahçedeki banklar,
üst üste balık istifi bekleşen insanlar ile dolu.

Bu bekleyenlerin yarısını gözümle ayırıyorum bir kenara.
Bir kısmı sağlık sorunları ile buraya gelmiş olsa, diğer yarısı için, içeride doğum yapan eşi bekleme olasılığı yüzde doksan dokuz.
Yüzlerindeki sararmadan, seslerindeki tondan, sağa sola koşuşturmalardan, ellerindeki naylon torbalardaki bebek eşyalarından, bunu tahmin etmek hiç de zor değil.

Çocuk kelimesi beni hep korkutmuştur.
ANA OLMAK!
ebeveyn olmaktır çünkü.

Bir çocuğa sahip olmak.
Bir çocuğa sahiplenebilmek.
Bu ince çizgiyi çizmeyi başardığımız an zaten sorunu beynimizde çözüvereceğiz.

Nedir ANA olmak?

Ne güzeldir o mis gibi süt kokusu ile yeni doğan bir canı , yüreğine yaslamak ve ona süt vermek.Ona yün patikler örmek, masallar okumak, elinden tutarak ilk adımlarını attırmak, ilk şarkıları ona okumak ninnilerde.

İLK,
İLK,
İLK...

İlkler hep hem çok zor ve hem de çok şahanedirler.

Galiba üreme egomuzu tetikleyen de bu şahanelik...

Kendi canımız , kanımızdan olan bir canı yüreğimize sarıp sarmalamak, onun ağlayışından canımızın yanması, onun tebessümüyle yaşamımıza can katılması.

Ama bütün bunlara rağmen, bütün bu şahaneliğe rağmen ÇOCUK KONUSU bana hep korkutucu gelir.

Çünkü ANA & BABA olmak sadece ona süt vermek, günü birlik doyurmak, gereksinimlerini karşılamaktan ibaret olmuyor maalesef.

Onu toplumda bir birey olmaya hazırlayabilmek için, salt karnını doyurmak , giydirmek yetmiyor.
Çok daha fazlası isteniyor bizden.
RUH açlığını mesela;
öğrenme açlığını giderebilmek, onunla arkadaş olmak,
ona zaman ayırmak, önemsemek, ciddiye almak...

Bunlar geçti o yarım saatlik zaman diliminde beynimin içinden şimşek hızı ile.

Bağırmak istedim;
-Neden bu üreme egosu neden?

Neden bu kadar fütürsüzce çoğalmaktayız?
Evdeki imkanlar yetecek mi bu yeni doğan cana?
Yoksa sefalete yepyeni mirasçılar mı doğmakta?
Üreme egomuzu da dizginlemenin vakti gelmedi mi artık?

Çok katı ve de bencilce değil mi bu sözlerim?

Belki,
ama bence bu egonun faturasını; doğan o yeni canlar, cılız bedenleriyle ödeyecekler.Aç kalarak, eğitimsiz kalarak, üşüyerek, kimi zaman itilip kakılarak,
kendi haline bırakılarak, akranlarının sahip oldukları ile kendilerini kıyaslayarak ve de kahrolarak
ama ilk anda ne kadar da kulağa hoş gelir o ağlayışlar...

O minicik patikler ve renk renk zıbınlar ne kadar da şahane gelir vitrinlerde;
üreme egolarımıza.

AİLE PLANLAMASI=ÜREME EGOLARIMIZ

Bu dengeyi hizalamanın vakti saati gelmiştir de geçiyordur da.

Ocak ayının başlarındayız.Yeni doğum yapmış bir ana, ayağında naylon terlikler, üzerinde incecik bir hırka, elinde bir bebek bohçası...

Nereye kadar bu manzaralar?
Nereye kadar?

ZÜBEYDE HANIM DOĞUM EVİNDEN MANZARALAR 2-

NİLGÜN ÇAKICI/BURSA

 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..