Tüketim ve israf...

Kimi yöneticiler, işlerine geldiğinde, belli konularda kampanyalar düzenlerler. Vatandaşa müsrif olmanın zararlarını, örneklerle açıklar ve nasihatlerde bulunurlar.

Son zamanlarda, ülke çapındaki su kıtlığı nedeniyle, insanları ‘tüketim’ konusunda ‘israf’tan kaçınmaya davet eden yerel yöneticilerin yaptıkları gibi.

Ancak, israf etme ve müsrif olma konularında, yerel yönetimler acaba ne durumdalar? Bir de buna bakmak gerekir.

Bilindiği üzere, her yıl etrafımızda asfaltı sökülüp, yeniden yapılmayan sokak ya da cadde kalmaz.

Ya kaldırımlar!

Genelde köstebek yuvası gibidirler. Onarımları ise, hiç bitmez. Ne zaman baksanız, çoğu birkaç yerinden sökülmüş, yapılmaları için adeta birilerinin insafını beklerler.

Daha vahimi ise, hizmetlerin kalitesiz ve uygunsuz zamanda yapılmasıdır.

Bu nedenle, işlerin çoğu kullanım sürelerini doldurmadan bozulurlar ve devre dışı kalırlar. Yeniden yapılıncaya kadar, beklemeye alınırlar.

Benzeri yanlış uygulamalar, vatandaşı aylarca sıkıntıya sokar ve onları canlarından bezdirirler.

Başka bir tuhaflık ise, TEDAŞ, TELEKOM ve Karayolları gibi kurumların yerleşim yerlerindeki çalışmalarına, belediyelerin ilgisiz kalmalarıdır.

Çalışmaları esnasında, çoğunlukla bunların kendi aralarında koordineleri de olmaz. Bundan dolayıdır ki, önce bir caddenin asfaltı yapılır. İletişim ve enerji hatları ise, sonradan çekilir.

O sırada, henüz yapımı tamamlanan asfaltın ya da kaldırımın yarısı yeniden sökülür.

Bu israf değilse, ya nedir? Adını koymakta fayda var, sanırım.

En kötüsü ise, kurumlara kimsenin müdahale etme yetkilerinin olmamasıdır. Çünkü olsaydı, yıllarca bu tür uygulamalar sürüp, günümüze kadar gelemezlerdi.

Her kesin gözleri önünde, hizmetlerinde müsrif davranan kurumların, çıkıp vatandaşa tasarruf dersi vermeleri, ne kadar doğru olur?

Vermeye kalkışsalar dahi, onları kim dinler ki!

Ancak, gün gelecek hep birlikte, sahip olduğumuz imkân ve değerlerin farkına varacağız. Onlara zamanında ve olması gerektiği gibi davranmasını da öğreneceğiz.

Muhtemelen, bunun öncülüğünü yapacak olanlar ise, yine yerel yönetimler ve bağlı kurumlar olacaktır.

O zaman, belki çözülmeyen sorunumuz ya da tasarruf gerektirecek konumuz dahi kalmayacaktır.