Turizmde sis ve bahar

Turizm, çeşitli istek, merak ve bakış açılarına sahne olan, heyecan dolu bir koridor ve bu koridorun açıldığı, sonsuz bir ufuktur.
 
Turizmi, sadece; Güneşe mahrum kalmış insanların, sıcak yörelere, sıcak kumsallara ve denizlere, yayından fırlamış bir ok gibi, çıkışlarındaki ivme ile hesaplamak,
 
Ve yine, çeşitli kültürlerden mürekkep, harika mutfak ürünlerinin yarattığı damak zevkine bağlamak,
 
Veya, üzerinde bir kaç uygarlığın yaşadığı, tarihi doku mirasının göz kamaştıran eserlerini temaşa etmekle sınırlamak, gerçek resmin birkaç karesini, flu görüntüler, veya siyah yamalarla kapatmak gibidir.
 
İhanete, başarısızlığa uğramış ve haksızlığa maruz kalmış insanların, mekan değiştirmek sonucunda, başka görsellerle kendini avundurabileceğini düşününüz.
Bu incinmiş, buruk ve küskün ruhları tedavi etmek için, turisti barındıran ülke insanlarının sıcak, güven veren, merhamet sunan davranış ve yardımları, sihirli bir iksir gibidir.
 
Ülkeye gelen insanların kendi dilleriyle, onların dünyasında birlikte gezinmek, birlikte söyleşmek, sıkışmış yüreklerin yumuşaması için hazırlanmış, zengin bir şölen olarak düşünülmelidir.
 
Turisti, alışverişte, hizmet alımında zorlamak, önünü keserek, ısrarla kolundan tutarak yönlendirmek ve yalvarırcasına ikna etmeye zorlamak, pişmiş aşa su katmak, büyülü dünyada panik yaratmak misalidir.
 
Yaralı bir kuş misali, sizin sevecen kollarınıza sığınmış turistin, ülkenizden ayrılırken, hayranlık ve takdirlerini, sizinle kucaklaşarak dile getirmeleri, ülkeye bırakılmış dövizlerden çok daha büyük bir mana ve  kazanç ortaya çıkarmaktadır.
 
Bu güzel düşünce ve tasavvurları bölen, kötü gelişmeleri anlatmak pek hoş olmasa da, turisti taciz etmek, darp etmek, parasını ve kıymetli eşyasını çalmak dışında, en acısı da, canice onların hayatına kast edildiğini göz önüne getirmek, tüyler ürpertiyor.
 
Esasen, turizm ormanını, kasıtlı olarak kundaklamakla eşdeğer sayılabilecek bu caniliğin cezası, hic hir mazeret gözetilmeksizin, çok ağırlaştırılmış müebbet hapis olmalıdır.
 
Gerek güzelliklerin yaşatılmasında, gerek sıkıntılı panik ortamında turiste en ivedi yardım, yeterli yabancı dil bilgisine sahip, eğitimli kadrolarla sağlanabilir. Bu itibarla, ülkemizde Turizm Meslek Liseleri ve Üniversiteler yanı sıra, diğer orta öğretim  ve yüksek okullarımızda, verimli bir yabancı dil programını uygulamak, dil öğretiminde öncelikle kalite, daha sonra kitle eğitimine yönelmek, eğitim sorumlularının hedefleri içerisinde yer almalıdır.
 
Turiste sadece turizm rehberlerinin, otel sektörü çalışanlarının yardımcı olabileceğini düşünmek, fikir ve çözüm üretimini, dar bir alanda, havasız bırakmak olarak yorumlanabilir.
 
AB gündemine odaklanmış ülkemizde, öncelikle hukuk ve güvenlik görevlilerinin  seviyeli bir yabancı dilbilgisi ile takviye edilmesi, turizm sorunlarının çözümü için ayrı bir yöntem olarak  düşünülmelidir. Bu düşünce adeta,  piyano tuşlarından yükselen ahenkli seslerle,  gönlümüzde bir bayram sevinci ve   heyecana yol açacaktır .