Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye - İran gerilimi ve Suriye

Türkiye - İran gerilimi ve Suriye
 

Son zamanlarda hususiyetle Suriye’de cereyan eden müessif hadiselerin, İran ve Türkiye arasında II. Körfez Savaşı ertesi esen bahar havasını kışa döndürmeye başladığını dikkatle gözlemlemekteyiz. İran’ın son dönemde Türkiye’ye Suriye ile alakalı geliştirdiği dış politika konusunda bir hayli kızgın olduğu anlaşılıyor. Bunun ilk sinyalini aslında Haziran ayı sonunda İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suriye mevzuunda Türkiye’ye yönelik tehditkâr açıklamaları ile görmüştük. Bugün itibarıyle; var olan durumu New York Post Gazetesi’nin Hamaney’in İran’lı Kayhan Gazetesine verdiği "Türkiye bilmeli ki İslam Cumhuriyeti, Suriye'ye yönelik komploların başarısızlığını sağlamak için elindeki tüm olanakları kullanacak" beyanatını referans alarak yaptığı havadisiyle de görmek mümkün. Oysa bölgenin iki ülkesi olarak tarafların birbirleriyle girişeceği sert mücadele yine iki taraf içinde onulması güç talihsiz hadiselerin başlangıcı olur ki; bu iki tarafa da fayda getirmeyecektir. İki ülkenin birbirleriyle girişecekleri mücadelesinden kâr edeceğini uman taraflar hariç, tabii. Tıpkı İran-Irak mücadelesinden kâr elde eden taraflar olduğu gibi. İşin bir başka ilginç boyutu ise; iki ülkenin mücadelesinin bölgede siyasi ve diplomatik manada sivrilmeye başladıkları bir döneme rast gelmesidir. İran ve Türkiye’nin bölgenin iki güçlü ülkesi olduğu kadar aynı zamanda birbirlerinin kalbine giden iki ana damar olduğunu hususiyetle vurgulamak gerekir. Üç sene önce Suriye-İsrail Barış Projesi ile Suriye’yi İran’dan koparmak isteyenler, anlaşılan gene Suriye’yi kullanarak bir Türk-İran gerilimi yaratmak niyetindeler. Bunu da Suriye konusunda Türkiye’yi sahaya sürerek gerçekleştirmek istiyorlar, anlaşılan. İki ülkenin bölgede yüzyıllardan beri süregelen bir rekabeti olsa da şu an ki var olan konjoktörün böyle bir rekabetin iki ülkenin aleyhine gelişmelere sebebiyet vereceği açıktır. Bu rekabetin sonucu; İran ve Türkiye’nin topraklarında teşekkül edecek kaynakları malum çevreler tarafından kullanılan bir Kürt Devleti olacaktır. Türkiye’de ki PKK ve İran’daki PJAK’ın bu manada böyle bir projeyi oluşturan iki sacayağı olduğunu da herhalde gözden kaçırmamak gerekir. Ayrıca iki örgütün zamanlaması bakımından son taarruzlarını malum iki ülkede aynı zamanda gerçekleştirmesi de üzerinde düşünülmesi gereken bir başka ilginç mevzuudur. Bölge’de kurulacak bir Kürt Devleti’nin hangi ülke topraklarında teşekkül edeceğini var olan hadiselerin yine hangi ülkeleri birbirine düşman ettiğini gözlemleyerek de görmemiz pek ala mümkündür. Bu anlamda Türkiye’nin Kuzey Irak’a gerçekleştirdiği harekâtı sırasında İran’ın üslerini Türk uçaklarına açmasını da var olan kapsam içinde değerlendirmek daha isabetli olacaktır, sanırım. Suriye; İran’ın Lübnan ile bağlantısı açısından büyük bir öneme haiz olduğu kadar, teşekkül etmesi halinde Türkiye, Suriye ve İran için de tehlike arz edebilecek bir Kürt Devleti’nin başlangıcı olacak gelişmelere perde açması bakımından kilit konumdadır. Netice İtibariyle; üç ülkenin kendi aralarında var olan rekabeti bir bumerang etkisiyle yine kendilerini vuracak silaha dönüşebilir. Bizden söylemesi. 

 
Toplam blog
: 204
: 673
Kayıt tarihi
: 07.02.08
 
 

Adım Harun ÖZYURT. 11 Şubat 1983 günü Almanya'nın Frankfurt şehrinde doğdum. 1986'da Türkiye'ye dönd..