Türkiye 'etnik bir mozaik' değildir!..'

Bilim Dünyası’nda Sosyoloji, Antropoloji, Siyasal Bilimler ‘konu’ ve ‘içerik’ olarak yeryüzündeki tüm üniversitelerde ve araştırma enstitülerinde aynıdır.

Bu blog yazımda bilimsel kaynaklardan yararlanılmış; sübjektif değer yargıları, göreceli gözlem sonuçları kullanılmamıştır.

Bu blog yazıma ‘önyargılı’ ve ‘niyet okuyucu’ yöntemle bakılırsa pek çok itiraz gelecektir.

Konuya Başbakan Erdoğan’ın son dönemlerde çok sık kullandığı ‘üst kimlik’ kavramı ile başlıyorum.

‘Üst kimlik’ özellikle politikacılar tarafından çoğu kez yanlış  tanımlanmakta ve kavram kargaşana yol açmaktadır.:

Bir örnekle şöyle açıklanabilir

Kendi kökenine ve geleneklerine bağlı, ‘etnik kimliği’(kökeni) ile ‘onur’ duyan bir Laz veya  ‘Çerkez’ ‘T.C. Vatandaşlık’ bilinci ve toplumla bütünleşmesi ile kendilerini ‘Türk’ hissediyorlar.

‘Üst kimlik,’ ‘Millet’ kavramını temsil eden, ‘egemen unsur’un kimliği, her ülkede ‘dominant,’ ‘birleştirici,’ ‘bütünleştirici’ ‘devlet’ olabilmek için kullanılan kimliktir.

‘Üst kimlik,’ ‘resmi’ nitelikte, ülkeyi ve insanını uluslararası arenada temsil eden, tek bayrak altında toplayan ‘ana kimliktir.’     

‘Üst kimlik,’ ‘rıza ‘ ile kabul edilen, ‘ortak temsil niteliği’ olan ‘ulusal kimlik’tir.

Ayrıca ‘üst kimlik’ tamamıyla, ‘etnik grubun’ kendine bakış açısı, ‘egemen unsuru’  nasıl algıladığı ile doğru orantılıdır.

Tarihsel süreçte pek çok nedene bağlı olarak kendi dönemlerinin lideri olan ‘etnik gruplar’ bugün ‘kimlik’ olarak silinmiştir.

Hunlar, Hititler, Sümerler, İskitler bugün ‘etnik grup’ ve ‘etnik kimlik’ olarak asırlar önce yok olmuşlardır.

Günümüz Türkiye’sinde bile ABD Ethnologue Data from Languages of  the World araştırması ortaya çıkarmıştır ki;

“Bir çok öz be öz  ‘Türk unsur’ Kürtleşmiştir. 24 Oğuz Boyundan biri olan Avşarlar’ın  bir bölümünün yanı sıra, Döğerler, Kalaçlar, Kikiler, Türkanlar, Karakeçiler Kürtleşmişlerdir. Bunların içinde Urfa Karakeçilileri, bugün Batı Anadolu’daki akrabalarının da çabalarıyla ‘Türk’ kimliklerini yeniden keşfetmekte ve ‘Türklüğe’ dönmektedirler.”

Günümüz Türkiye’sinde ‘Türklük’ bir ‘Kürt,’ bir ‘Zaza,’ bir ‘Çerkez,’ bir ‘Arap,’ bir ‘Laz,’ bir ‘Arnavut’ için bir ‘üst kimlik’tir.

İşte saydığım ve sayamadığım onlarca ‘etnik kimlikler,’ tarihsel süreçte, kendi grup dinamiklerinin de etkisiyle kendini ‘Türk’ olarak ‘duyumsayabilir’ ve ‘Türk’ kimliğini ‘üstün’  tutabilir.

Yıllardır Fransa, özellikle sözde barış elçisi Madam Mitterand’ın öncülüğünde ‘PKK Terör Örgütü’ne maddi ve manevi destek çıkarken; ‘Türkiye’yi etnik bir mozaik’  nitelemesi ile ‘Kürt Sorunu’nu provoke etmiştir.

Diğer bir yanda Fransa’da 17 ’etnik kimlik’ olmasına rağmen 1992 yılında Anayasanın 2. maddesini, dikkatinizi çekiyorum; ‘Fransızca Cumhuriyet’in anadilidir.’ şeklinde değiştirmiştir.

Ayrıca Fransa Anayasa Kurulu 1991 yılında aldığı kararında Fransa halkının unsuru Korsika halkı ifadesini Anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir.

Üniter bir devlet olarak milli bütünlüğünden kesinlikle ödün vermeyen Fransa’nın ‘etnik kimliklere’ verdiği değer hiç değişmemiştir.  

Bu ‘anayasal’ yapıda bir Fransa etnik bir mozaik olarak tanımlanamaz.

Bu ‘anayasal’ görüşte bir Fransa ‘hoşgörü’ ile karşılanırken, Türkiye’yi ‘mozaik’ olarak nitelemekle Sayın Başbakan’ım ‘maksadını aşıyor,’ maalesef…

24.02.2013,İzmir