Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye manzaraları

Türkiye manzaraları
 

Öğrenci sabahın köründe sırtında koca bir çanta, kan ter içinde koşuyor.

—Hayrola sabah sabah dağdan odun sökmeye mi gidiyorsun? Bu ne acele?

—Bırak amca ya derse yetişeceğim!

—Kahvaltı yaptın mı?

—Hayır. Annem çantama bir şeyler koydu.

—Elbiselerin ütülü mü?

—Annem akşam işten geç geldi. Misafir de vardı.

—Uykunu aldın mı? Gözlerin kapanıyor. Uyumadın mı yoksa?

—Sabah temizliğini yapıp dişlerini fırçaladın mı?

-?

—Anneni babanı öptün mü?

-?

—Sahi bugün hangi dersi işleyeceksiniz?

—Güneşi inceleyeceğiz.

—Gökbilimci misiniz siz, el kadar çocuk güneşi inceliyorsunuz. Sabah pencereyi açıp kıpkızıl ufka bakarsınız, sizin için güneş odur. Hadi iyi dersler!

********

Memur masasında oturmuş, önünde kucaklar dolusu kâğıt, yazıyor, çiziyor, sıralıyor.

—Kolay gelsin! Ne yapıyorsunuz?

—Mükelleflere vergilerini bildiriyoruz.

—Allah Allah kendisi beyan ediyor zaten. Mükellef vergisini bilmiyor mu?

—Aslında mükellefin beyanı üzerine beyan ettiğin kazanca göre vergin bu diye tahakkuk ettirerek makbuzunu düzenleyip kendisine veriyoruz.

—Eeeee?

—Tekrar aynı vergi için ödeme emri düzenleyip oturduğu adreste veya işyerinde imzasını alarak kendisine bildiriyoruz. On binlerce mükellef. Çoğunu bulamıyoruz. Tekrar gidiyoruz. Kucaklar dolusu evrak hazırlıyoruz. Vergi dairelerinde yapılan işlerin yarısı bununla ilgili.

<ı>Aslında mükellef beyannamesini verince tahakkuk fişi düzenlersin; vergi tahakkuk ve tebliğ edilmiş olur. Haciz varakasını düzenler tahsile gidersin. Hem her gün her gün insanları evlerinde rahatsız ve tedirgin etmemiş hem de boşu boşuna tonlarca kâğıt harcamamış olursun.

—Bilgisizliğin cehaletin bu kadarı olamaz! Türkiye’de milyonlarca mükellefin zaten kendilerinin beyan ettikleri vergileri onlara tekrar bildirmek için vergi dairelerinde on binlerce memur “tebliğ” denilen bu deli saçması işle uğraşıyor. Sana kolay gelsin arkadaşım!

***********

İstanbul Bayrampaşa’da oturanlar bilirler. Buranın belediye başkanı şöhrete, reklama çok düşkündür. Belediye bir yerde duvara el kadar bir süs yapmış yanına etiketini koymuş:….. Belediyesi, …. Bir kavşağa iki lambalı bir aydınlatma koymuş, yanında etiket: ….. Belediyesi, …. Yine menfaatlenen bazı kurumların belediyeye teşekkür tabelaları her yerde asılı. Birkaç dönemdir seçilen buranın belediye başkanı kendi adını taşıyan bir okul da yaptırdı.

Bütün bunları görümce ister istemez yıllar önceki “Şehir ve Adam” adlı TV dizisi aklıma geliyor. Yoksa bizler bugün burada, İstanbul’un Bayrampaşasında bir şehir efsanesiyle karşı karşıya mıyız?

Buradaki işte İstanbul Form, otogar, Ada park, sebze hali, karfur, bauhaus gibi tesisleri kaldırdığımız zaman Bayrampaşa’nın geri kalmış bir Anadolu şehrinden farkı olmayacaktır. Bir belediye sadece yaptığı kaldırımlarla övünemez.

*****Sağmalcılar Cezaevini kaldırmışlardır. Zaten yapılması gereken bir şeydi. Şehrin ortasında cezaevi mi olur?

*****Yapılan kapalı pazaryeri halkı memnun etmiştir ama tezgâhlar düzensiz ve sergilenen ürünler sanki pazar pazar dolaşmış gibi ezik, çürük, buruşmuş çoğu kalitesiz sebze ve meyvelerle dolu.

*****Bayrampaşa’nın Altın tepsi, Murat Mahallesi, Kocatepe, Yıldırım, Cevat paşa, 500 evler gibi çok büyük bölümünün bulunduğu bu alanda bir iki sağlık ocağı daha yeni açılıyor.

******Kaymakamlık, belediye, elektrik idaresi arabayla yarın saat uzakta. Keza İSKİ de arabayla yarım saat uzakta. Telefon işleriniz için Esenlere gitmeniz gerekiyor. Askerlik işlemlerinizi taaa Halıcıoğlu’nda yaptırıyorsunuz.

******Belki 200.000 nüfusun yaşadığı bu geniş alanda bir tane banka şubesi yok. Banka için ya arabaya binip yarım saat gideceksin ya da 40 dakika Taşlı tarlaya yürüyeceksin.

******Bayrampaşa’dan komşusu Gaziosmanpaşa’ya dolmuş hattı yok. En az 40 dakika yürüyerek gideceksin.

******Buranın esnafı tuhaf. İşine geldiği zaman dükkânını açıyor. Halka karşı hiç mecburiyet yok; sen ona mecbursun.

******500.000 nüfuslu koskoca Bayrampaşa ilçesinin adliyesi yok. Eyüp’e bağlı. Adliyelik işiniz olduğunda Eyüp’e gideceksiniz.

******Bu kadar olumsuzluğun bulunduğu yerin belediye başkanı kendi adına okul yaptırıyor. Bu kadar olumsuzluğun bulunduğu yerde daire fiyatları ucuzdur derseniz yanılırsınız çünkü 150.000 TL den başlıyor.

******Ama itiraf etmeliyim ki Türkiye’nin en güzel ve temiz kaldırımları Bayrampaşa’da.

“Sayın belediye başkanımıza bize modern bir şehir kazandırdığı için teşekkür ederiz. Kocatepe Mahallesi esnafı”

İşte bu afişin önünde yukarıdakileri düşünürken bir yandan da 3–4 dönemdir arka arkaya seçilen ve işte ilanda da görüldüğü gibi halkın sevgisine mazhar olan sayın başkanımıza acaba haksızlık mı ediyorum diye düşünmeden kendimi alamıyorum.

***************

Bazı yıllar köylere gidiyoruz. Kendi köyümüze ya da başka köylere. Havası suyu güzel, manzara harika. Dağ taş cennet. İnsanlar onca işlerinin arasında sizi konuk edip ikramlarda bulunuyor.

Her şey güzel lakin bir sorun var. Tuvalete gitmek istediğinizde ya dere kenarında etrafı açık, kapısı yok bakımsız bir baraka ya da evlerin bir köşesinde suyu akmayan helâ. Oysa evlerin çoğu şehir evlerinden güzel. Ve üstelik bahçede, kapı önlerinde şarıl şarıl sular akıyor.

Bir öğretmen arkadaşım köyüne gidince tuvalet konusunda ciddi sorun yaşamış. ”Şehre gelinceye kadar iki gün tuttum” diyor. Bizler de köyümüze gittiğimizde benzer sorunlar yaşıyoruz. Köy tuvaletleri insanlarımızın yüzünü karartan, bu ülkenin utanılacak sorunlarından biri.

Bunun kültürle, zenginlikle, okumuşlukla bir ilgisi yok. Tamamen görgü ve terbiye işi. Şehirlere akrabalarınızın yanına geldiğiniz zaman bir tuvaletin nasıl olması gerektiğini görüyorsunuz. Gerçekten bazı köylerimizde gördüğümüz bu ayıp köylümüze yakışmıyor.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..