Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '10

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Türkiye mucizesi için

Türkiye mucizesi için
 

Nuri Bilge Ceylan'ın dediği gibi "Güzel ve Yalnız Ülkem" maalesef bugün layık olduğu yerde değil...


1950 yılında Türkiye'nin kişi başına düşen milli geliri 200 dolarken, Japonya'nınki 134 dolar. 1960'da Türkiye'nin 481, G.Kore'nin 132, Hong Kong'un 275, Singapur'un 437...

2009 yılında Türkiye'nin kişi başına düşen milli geliri 8, 427 dolarken, Japonya'nın 39, 573, Singapur'un 34, 346, Hong Kong'un 29, 559, G.Kore'nin 16, 450 dolar...

Japonya, G.Kore, Hong Kong ve Singapur, bu ülkelerin ortak özellikleri Asya ülkeleri olmaları, ikinci dünya savaşında yerle bir olmaları, savaştan sonra da birçok iç savaş ve sömürge yılları geçirmeleri, 1960larda Türkiye'den daha az gelişmiş ve geri kalmış ülkeler olmaları... Peki aradan geçen 50 yıl içinde (sadece bir nesil) nasıl oldu da bu kadar olumsuzluğa ve bizden daha geri kalmış olmalarına rağmen şu
anda bizden fersah fersah daha gelişmiş ve refah ülkeler
olmuşlardır?

Sadece maddi anlamda mı bizden daha refah bir noktaya geldiler? Hayır, bu ülkeler sadece ekonomik göstergelerde değil, okuryazar oranı,
yaşam uzunluğu gibi temel kalkınmışlık göstergelerinde de bizim
çok önümüze geçmişlerdir
. Örneğin Türkiye'de 71 yıl olan ortalama
kadın ömrü
Japonya'da 83, G.Kore'de 76, Singapur'da 79, Hong Kong'da 74... Okuma yazma bilmeyen nüfusun oranı Türkiye'de erkeklerde
yüzde 8, kızlarda ise yüzde 28 iken, G.Kore'de yüzde 1 ve 2'ye, Singapur'da yüzde 4 ve 8'e, Japonya'da ise sıfıra düşmektedir.

Bu ülkelerin son 30-40 yılda istikrarlı bir şekilde izledikleri politikaların bazı ortak noktalarını saptamak mümkün. Kalkınmadaki başarı ancak bu ortak noktaların bir araya gelmesi ile gerçekleşiyor. Ekonomik kalkınmayı en ön plana alan politik ve bürokratik kadroların uzun süre
iktidarda bulunmalarının sağladığı istikrar ortak etkenlerin birisi.
Bu kadroların uyguladığı, serbest pazar ideolojisi üzerine kurulu, ama
devletin etkin fakat sınırlı müdahalelerini de kapsayan "pazarı yönetici" ekonomik politikalar
ikinci bir etken. Bu politikalar gerektiğinde
iç piyasaları korusalar bile aynı anda ihracatı da teşvik ediyorlar,
ana hedefleri de
ihracata dayalı büyüme. Özel sektör devletin yakın
ilgi ve desteğini görüyor, egemen ideoloji özel sektör dostu, dolayısı ile bürokrasi ve firmalar arasında uyum ve yakınlık kolay sağlanıyor. Fakat firmalar başıboş bırakılmıyor. Hedefe yönelik teşviklerin
karşılığını da muhakkak destekledikleri sektör ve firmalardan soruyorlar.
Eğitim ve teknolojiye verilen önem ve ayrılan kaynaklar da
bir üçüncü etken.

Peki Türkiye olarak biz bunları neden yapamadık? Argo tabirle, bizim neyimiz eksikti? Asya ülkelerinin kalkınmasının arkasındaki nedenlere ve etkenlere gelin bir de Türkiye'mizin penceresinden bakalım.

1) Ekonomik kalkınmayı ön plana alan politik ve bürokratik
kadrolar ve istikrar:

Bütün nedenler içinde belki de bizim en az sahip olduğumuz, hatta hiç sahip olmadığımız etken diyebiliriz. 1950lerden sonra yaşadığımız çok partili demokrasi rejiminde uzun süreli istikrar ve kalkınma dönemlerini maalesef yakalayamadık. Politikanın ana hedefi uzun vadeli kalkınma programlarını istikrarla uygulamak değil, gelip geçici politikalarla populist ve siyasal kararları uygulamak olmuştur. Politikanın ve
siyasetin oluşturduğu bu popülist ortam kaçınılmaz olarak bürokrasiye de sıçramıştır. Dirayetli ve uzun vadeli hedefleri olan bürokratlarımız maalesef yetişememiş veya yetişenler de görevlerinde barınamamışlardır.

2) Serbest pazar ideolojisi üzerine kurulu ama devletin etkin
fakat sınırlı müdahalelerini de kapsayan "pazarı yönetici"
ekonomik politikalar:

Türkiye uzun zaman önce ekonomik programlarında devlet egemenliğini azaltacak ve kaldıracak kararları almıştır ve uygulamaktadır. Özelleştirme politikaları ve devletin reel sektörden çekilmesi belki de birçok ülkeden daha fazla şekilde uygulanmaktadır. Fakat işte başlığın sadece ilk cümlesini dikkate aldık ve serbest pazar haline getirdik ülkemizi... Kontrol etmedik ve milletin menfaatini ulusal veya uluslarası şirketlere
karşı koruyamadık.
Politikacılarımız ve bürokratlarımız maalesef pazarı yönetici ve denetleyici görevlerini yerine getirmediler (veya getirmek istemediler) Ülkemiz birçok alanda özel sektörü destekleyecek teşvikler sunmuştur. Fakat bahsettiğimiz gibi denetleyici ve takip edici görev yerine getirilmemiş, teşviklerin karşılığı alınamamış, firmalardan hesap sorulmamıştır. Bu da teşviklerin yerinde kullanılmamasına, devletin kaynaklarının boşa gitmesine ve suistimal edilmesine
neden olmuştur.

3) Eğitim ve teknolojiye verilen önem ve ayrılan kaynaklar:

Bu etkenler içinde belki de en önemlisi, yine bizim en çok ihmal ettiğimiz
eğitim ve teknoloji. Bugün yavrularımız ilkokulda yedi yaşından başlayarak üniversitede yirmi iki yaşına kadar tam onbeş yıl eğitim görmektedir. Ülkesinin refah seviyesini yükseltecek nesiller yetiştirmek ve eğitmek için gayet
yeterli ve uzun bir süre fakat maalesef başarılı olamadık (ve olamıyoruz). Başarıya ve kabiliyete odaklanan bir eğitim sistemi yerine
ezberci bir sistematiğe hapsettik çocuklarımızı.
Bu yüzden
genç ve dinamik nüfusumuzdan faydalanamıyoruz.

Teknoloji konusunda ise maalesef içler acısı durumdayız. Sürekli batılı devletlerin telkinlerine uyduk ve teknoloji üretmedik, onlardan
satın aldık... Siz uğraşmayın yorulmayın, biz size otomobil,
uçak, tank, bilgisayar vs. ne isterseniz veririz dediler, biz de
öyle yaptık.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, savaş yorgunu ülkem uçak üretirken, bugün 2010 yılında ne bir otomobil markamız ne de bir uçak fabrikamız var...

Sonuç olarak 50 yıl önce bizden çok daha geri kalmış ülkeler, bugün bizden çok daha refah ülkeler. Bu ülkelerin başarı hikayelerini ve nedenlerini yazdık. Türkiye'nin bu etkenlerde ne durumda olduğundan ve neden yapamadığınından bahsettik. Nuri Bilge Ceylan'ın dediği gibi "Güzel ve Yalnız Ülkem" maalesef bugün Dünya sahnesinde layık olduğu yerde değil...

 
Toplam blog
: 11
: 1417
Kayıt tarihi
: 08.02.10
 
 

1985 yılında Elazığ'da doğdum. İlkokulu Namık Kemal İlköğretim Okulu'nda, ortaokulu Elazığ Anadolu L..