Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '19

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Türkiye'nin "Sanatçı"ları!

Türkiye'nin sanat hayatını masaya yatırırsak ortaya ne çıkar?

Gerçektende, eskilerin "Sanayi-i Nefise" dedikleri, bugün Güzel Sanatlar dediğimiz alanlarda yerimiz neresidir?

Edebiyatta, Tiyatro'da, Musiki'de, Sinema'da...Dünya ölçeğiyle baktığımızda Türkiye sanatı olarak nerelerde yer bulabiliriz.

Ekonomimiz, siyasetimiz, bilim hayatımız başka ülkelerle kıyaslanıp sonuçlarını yayınlanıyor da sanatımız ve sanat hayatımızla ilgili böyle bir kıyaslama var mı, ben bilmiyorum!

Bildiğim şu ki, özellikle Batı taklitçiliğinin başladığı Osmanlının son dönemlerinden itibaren sanatımızın da genel olarak Batı mukallidi oluşudur!

Cumhuriyetten sonra ise, Batı sanatlarını Türkiye'ye hakim kılmak bir devlet politikası olarak yürütülmüş ve bunun sonucu olarak, "Bayburt Bayburt olalı görmediği zulüm"ler yaşatılmıştır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği'nin radyolarda söylenmesinin yaşaklandığını ve sürekli Batı müziği yayınlandığını biliyoruz!

Hiç bir aklın kolay kolay izah edemeyeceği bu garabetler bu ülkede yaşanmıştır!

Türkiye'nin sanat hayatı üzerinde Batı gölgesi daima hakim oldu...Kendine "sanatçı" diyen, ya da halkın kendisine "sanatçı" dediği çoğu kişi, kendini bu ülkeye ait görmeyi zül addetti!

Sanki, her hangi bir sanat dalıyla iştigal edince, bu ülkenin milli manevi değerleriyle çatışmak zorundaymış gibi bir algı oluşturuldu sanat camiasında...

Bu kafa hala varlığını sürdürüyor...Bugün, sinemada, televizyonlarda boy gösteren çoğu "sanatçı"nın özel hayatına baktığınızda orada Müslüman Türk şahsiyetine dair pek bir şey bulamıyorsunuz.

Aksine, her türlü absürtlük, sapkınlık, bu ülkenin maneviyatına ters düşen bir yığın müptezellik kendine sanatçı diyen kişilerin yaşama biçimi olarak sunuluyor!

Neden?

Sanatçı ruhunun bir parça farklı olduğunu, bu farkın onu toplumun genel geçer hal ve tavırlarının dışına çıkarabileceğini kabul etsek bile, Türkiyedeki durumu bununla izah etmek mümkün değildir!

Zira, Türkiyedeki gerçek, Batılı sanatçının sanatını taklid edenlerin, onların toplum dışı hayatını da taklit etme kolaylılğına kaçmalarıdır.

Hatta, bugün Avrupanın sanatını doğru dürüst taklit edemeyen, sözümona sanatçılar, uyuşturuculu, bohemli absürt hayatlarını taklit etmek de pek hevesli oluyorlar Türkiyede...

Elbette, tüm sanatçılar böyle değil... İşini ciddiyetle yapmaya çalışan gençler de var... Ama günümüz Türkiyesindeki sanatçı algısı genel olarak yukarda sözünü ettiğim gibi ne yazık ki...

Böyle olunca, Türkiyenin komedyenlerinin, şarkıcılarının, sinema ve televizyon dizisi oyuncularının belli merkezlerden güdümlenmesi de zor olmuyor.

Türkiyede, Nişantaşı çevresi olarak tanınmış bu yapı, sanat dünyası üzerinde belli bir egemenlik hatta bir çeşit diktatörlük kurmuş durumda...

Bu durumu, yeri gelince bu ülkenin temel değerleri aleyhine kullanmayı da ihmal etmiyorlar...Türkiye gençliğinin sanatçı hayranlığını ya siyasete ya da sapkın felsefelere tahvil etmek de tereddüt göstermiyorlar.

Bakıyorsunuz, bir şekilde "ünlü" olmuş bu şahsiyetler, sosyal medyada belli bir siyasi zihniyetin propagandasını yapıyor; "sanatçılıkları"nı siyasete alet etmekten geri durmuyorlar!

O kadar ki, bu ünlü goygoyuna katılmayan az sayıdaki sanatçılar, bu "camia" tarafından afaroz ediliyor, dışlanıyor.

Bunun son örneği de YSK'nın usülsüzlük nedeniyle yenileme kararı aldığı İstanbul Büyük Şehir Belediye seçimleriyle ilgili olarak ortaya çıktı.

Sözünü ettiğim "ünlü korosu" usülsüzlük nedeniyle Başkanlığı iptal edilen CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nu destekleyici bir gayrete giriştiler!

Ortada, Yüksek Seçim Kurulu'nun tesbit ettiği usülsüzlükler olduğu halde, bunu protesto edici, yok sayıcı gayretkeşlik en azından bilinçsizliğin göstergesi değilse nedir?

Oyunu istediğine ver, özel hayatını istediğin gibi yaşa; ama bunları deşifre edip kötü örnek olma...Ününü siyasete alet etme!

Sen, ünlülüğünü siyasette kullanacaksan aday olup meydana çıkacaksın...Çoluk çocuğun sana olan sempatisini istismar etmeyeceksin!!

Velhasıl, bizim kerameti kendinden menkul "sanatçı" ünlülerimizin siyaseti de sanatları gibi, taklitten ibaret...

Bunu bir kere daha göstermiş oldular!

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..