Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '20

 
Kategori
Tarih
 

Türkiye'nin Struma Faciası

Ah bir ataş ver,

Cigaramı yakayım.

Sen sallan gel,

Ben boyuna bakayım.

Sen sallan gel,

Ben boyuna bakayım.

 

Uzun olur gemilerin direği.

Ah çatal olur efelerin yüreği.

Yanık olur anaların yüreği.

 

Ah vur ataşı, gâvur sinem ko yansın.

Arkadaşlar uykulardan uyansın.

 

Uzun olur gemilerin direği.

Ah çatal olur efelerin yüreği.

Yanık olur anaların yüreği.

***

20. yüzyıl, neredeyse bütün dünyanın belleğinde onarılmaz tahribatlar, unutulması imkânsız acı hatıralar bırakarak geçti ve gitti. İki büyük dünya savaşı gördü, yaşlı Dünya. Yıkılamaz denilen güçlü imparatorlukların ardı ardına çöküşlerine şahit oldu. Büyük ve güçlü devletler, dünyanın yoksul ülkelerinin zengin kaynaklarına gözlerini dikti; ülkeler işgâl etti, savaşlar çıkarttı, halklara zulmetti. Emperyalist devletlerin pençesinde kıvranan ülkeler, zamanla kendi kahramanlarını çıkardı bağrından. Köhnemiş, çağın gerisinde kalan imparatorlukların küllerinden; çağdaş, demokratik temellere dayalı, lâik, özgürlükçü, genç cumhuriyetler doğdu. 

Ama 20. yüzyılda yaşandı ve geçti diye düşünülen büyük travmalar, bugün yanıbaşımızdaki ülkelerde iç savaşlar şeklinde hâlâ yaşanmaya devam ediyor. 

Üç deniz faciası gördü yaşlı Dünya, yalnız 20. yüzyılda:

  • 2224 yolcu ve mürettebatın yer aldığı Titanic isimli transatlantik yolcu gemisi, Kuzey Atlantik'te bir buzdağına çarparak battı. - 14 Nisan 1912 - 1514 ölü.
  • 768 Yahudi göçmen ve çoğu Bulgar 10 mürettebatı ile 12 Aralık 1941 tarihinde Romanya'nın Köstence limanından hareket eden Panama bandıralı Bulgar yük gemisi Struma, İstanbul'a ulaşamadan motorunun arızalanmasının sonucunda açık denizde mahsur kaldı. Gemi, ikinci motor arızası nedeniyle 15 Aralık'ta İstanbul Boğazı Sarayburnu açıklarına demir attı. Struma, daha sonra Sovyet denizaltısı SHCH-213 tarafından torpido ile vurularak batırıldı. - 24 Şubat 1942.

Ve İnönü denizaltısı ile Akdeniz'deki NATO Blue Sea Tatbikatı'ndan dönmekte olan Dumlupınar (denizaltısı), Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı Naboland şilebiyle çarpıştı. Baş tarafından darbe alan Dumlupınar, kısa süre içerisinde Boğaz'ın derinliğinde kaybolup, gitti. - 4 Nisan 1953, Saat: 02.15 - 81 ölü.

Bu elim kazada denizaltıda görevli askerlerden sadece 5'i hayata tutunabildi. Hayatını kaybeden 81 askerden 22'si, bir ümitle sığındıkları torpido dairesinin telefon şamandırasında, geminin telsizinden gelecek komutları ve yardım müjdesini bekliyorlardı. Onlara sıklıkla oksijeni idareli kullanabilmeleri için gerekmedikçe konuşmamaları, şarkı, türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri tembih ediliyordu. Ama zaman geçip, torpido dairesindeki 22 asker için artık tüm ümitler tükenince yine aynı emir gelir mahsur durumdaki askerlere:

- Konuşabilirler.

- Şarkı, türkü söyleyebilirler.

- Sigara içebilirler.

Dumlupınar'da mahsur kalan 22 askerin bir ümitle kurtuluşunu bekleyen telefonun diğer ucundakilere ve milyonlara, son nefeslerinde hep bir ağızdan söyledikleri ağıt; buruk, hüzün dolu bir seda olarak hatıra kalır.

Sonu her ne kadar hüzünlü de bitse, 38 yıl aranın ardından bir destana daha tanık oldu Çanakkale. Bu kez bir barış tatbikatından dönen 86 askerin, yıllar önce yedi düvele meydan okunarak, uğruna büyük kayıplar verilen karasularda geçirdikleri elim kazada adım adım ölüme yaklaşıyorken bile sahip oldukları tevekkül ve iman; bu ülkeyi, Cumhuriyet'i 97 yıldır temelleri üzerinde dimdik ayakta tutan en sağlam harç belki de.

Vatan Sağ Olsun. Dumlupınar şehitlerini ve bu topraklar uğruna canlarını veren nice aziz şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anıyorum. Ruhları Şâd Olsun.

Yararlanılan Kaynaklar :

  • Struma - Aşk Yolcusu, Bahar Feyzan - Everest Yayınları, 2014.
  • Ah Bir Ataş Ver, Parça Seslendirme : Ali Kırca Hikâye Aktarım : Jülide Gülizar.

 

 

 

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..