Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '11

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'ye Fransız kalmayalım

Başbakan Erdoğan, Strazburg’ta Avrupa Parlamentosu’nda yine Avrupa’ya meydan okumuş. Fransız bir milletvekiline “Fransız’dınız değil mi? Türkçe’de güzel bir deyim vardır. Siz Türkiye’ye Fransız kalmışsınız” mealinde sözler söylemiş. Ahmet Şık’ın içeri atılmasını eleştirenlere “Siz yargıyla yürütmenin ayrı olması gerektiğini söylersiniz. Ama Türkiye’de yargıyla yürütmenin beraber işlemesini istiyorsunuz. Türkiye’de yargı bağımsızdır. Bizimle ilgisi yoktur” demiş ama Ahmet Şık’ın tutuklanmasını da savunmuş. Ben en çok, bu “Fransız” ifadesi, vekillere nasıl çevrildi ve nasıl tepki gösterdiler, onu merak ediyorum. 

Erdoğan’ın söylediklerinde haklılık payı da var, yanlışlar da. Örneğin, Türkiye’de dini azınlıkların ibadetlerini yapmalarında bir engel olduğuna inanmıyorum. Avrupalılar –ve de Amerikalılar- bazen gerçekten Türkiye’ye “Fransız” kalıyorlar ve çok sınırlı bakış açısıyla Türkiye’ye bakıyorlar. Onlara göre Türkiye’de dini ve milli azınlıklar üzerinde baskı vardır. Örneğin Kürtler eziliyorlardır, hiçbir hakları yoktur. Osmanlıların son dönemlerinde de Avrupalılar, azınlık haklarıyla ilgili çok baskı yapmışlardı. Bu baskılar, eyaletlerin birer birer elimizden çıkması ve milletlerin bağımsızlıklarını kazanmalarıyla sonuçlanmıştı. 

Anlaşılan, geçmişe göre Türkiye’deki gelişmelerden, açılımlardan Batılıların haberi ya yok ya da yeterli bulmuyorlar. Elbette ki, eksiğimiz çok. Ama hiç mi ilerleme sağlanmadı? Almanya’da Türkler yabancı düşmanları tarafından yakılır, tehdit edilir, Avrupa Parlamentosu’ndan esaslı bir kınama çıkmaz. Batı Trakya’da Türklerin hakları hiç konuşulmaz, zaten orda Türklerin olduğu da kabul edilmez. Son olarak, Belçika’da bir parti seçim afişine, Avrupalı beyaz koyunun Türkiye’yi simgeleyen kırmızı koyunu tekmelemesini koymuş. Bu, yabancı, daha doğrusu Türk düşmanlığının, ırkçılığın en somut göstergesi değil mi? “Medeni” Avrupa’ya böyle bir yaklaşım yakışır mı? 

Batılıların, gerçekten Türkiye’ye “Fransız” kaldıklarına inanıyorum. Bunu, Türkler'e sordukları “Türkiye’de kadınlar çarşaf mı giyiyor?”, “Erkekler kaç kadın alabiliyor?”, “Türkiye Afrika’da mı?” gibi abuk sabuk sorularından da anlıyoruz. Frenk aklı bir türlü Türkiye’nin laik ve modern bir Müslüman ülke olduğunu, dünya üzerinde de bu yüzden eşi benzeri olmadığını almıyor. Atatürk’ü diktatör olarak kabul edip, Hitler ve Mussolini ile özdeş tutuyor. 

Bu arada, Erdoğan’ın Türkiye’nin laik bir ülke olduğunu vurgulamasına da sevindim. Bir türlü ‘laikim’ diyemeyip, “Ülkeler değil, sistemler laiktir” diyen onlar değil miydi? Erdoğan, Fransa’nın laiklik anlayışını da Türkiye’nin benimsediğini söylemiş. Siz değil miydiniz, Türkiye’deki laiklik anlayışını eleştiren? İster samimi olun, isterseniz olmayın, bu konuda da gerçekleri ifade etmişsiniz. 

Basın özgürlüğü konusunda ise, Erdoğan’la aynı fikirde değilim. Basın üzerinde baskı ve gözdağı var. Türkiye’de yargı bağımsız değil. Yargının üzerinde de hükümetin baskısı var. Dolayısıyla yargıda alınan önemli kararlar, hükümetin ideolojisine aykırı değil. 

Erdoğan’la hemfikir olabilirsiniz ya da karşı çıkabilirsiniz, ama üslubunu doğru bulmadım. 2. bir “Van Minüt” vakası yaratmanın Türkiye’ye hayrı olur mu şüpheliyim. Bu çıkış, bir seçim yatırımı mı, onu da merak ediyorum. “Van Minüt” çıkışının hala Türkiye’de uyandırdığı yankı düşünülecek olursa, hiç de olmayacak şey değil. Dün Flash TV’de haber sunucusu, Erdoğan’ın Strazburg’taki konuşmasıyla ilgili “Yalakalık olarak algılamayın ama göğsüm kabardı” dedi. “Van Minüt” olayı hatırlatılıp, görüntülerin üstüne “Ceddin Deden / Neslin baban” sözlerini içeren mehter marşı döşendi. Tabii ki, AB’nin ya da AP’nin Haçlı zihniyetine karşı çıkacağız. Ama biz de Osmanlı zihniyetini bırakalım. Osmanlı İmparatorluğu muhteşem bir imparatorluktu ama yıkıldı. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. 

Son olarak, Batılıların Türkiye’ye çarpık baktığını kabul ediyorum. Ama biz Türkler de Türkiye’ye Fransız kalmayalım. Türkiye’nin sorunlarını iyi analiz edelim, gözlerimizi gerçeklere kapatmayalım. 

 
Toplam blog
: 111
: 670
Kayıt tarihi
: 01.02.11
 
 

ODTÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunuyum. İlgi alanlarım edebiyat, sinema, tiyatro, TV..