Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'yi Kim Yönetiyor?

Türkiye'yi Kim Yönetiyor?
 

Sizlere kaldıysak vay geldi başımıza...


Gülen Cemaati, şike yasasında öngörülen cezaların düşürülmesine, bu yüzden de veto edilen yasanın tekrar görüşülmesine şiddetle karşı çıktı ama son sözü yine Erdoğan söyledi. Şike yasasının ABD ve Gülen tarafından hükümete dayatıldığı, Gülen Cemaatinin “sızamadığı tek büyük kulüp” olan Fenerbahçe’yi ele geçirmeyi planları olduğu rivayetleri yayıldı. Bundan ötürü AKP içinde bölünmelerin olduğu Erdoğan’ın rahatsızlığından ötürü ameliyat dönemine rastlayan süreçte, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın da Cumhurbaşkanı lehine hareket etmesi Erdoğan-Cemaat arasında bir çekişme olduğu görüntüsünü verdi.

Cumhurbaşkanı Gül’ün vetosundan sonra Arınç, “Milletvekilleri bunu bir daha Meclis’e getirmeye cesaret edemez” sözlerinin arkasından Erdoğan’ın meseleye el koyması ile onun  parti içerisindeki gücünü kimsenin kıramayacağının bir göstergesi oldu. Nitekim Arınç geri adım atarak “O sözleri söylemem affedilmez bir hataydı”. Diyerek başbakandan özür diledi.

Tüm bunlar bir oyun muydu diye düşünüyorum açıkçası. Zira Fethullah Hocanın 2005 Ağustos’unda Sızıntı Dergisi’nde yazdığı yazının 23 Kasım 2011 tarihinde Zaman Gazetesi’nde yeniden yayınlanması Erdoğan’a bir çeşit tehdit niteliği taşıyordu.

“Sen kerameti kendinden menkul sanmaya başladın, ama seni orada tutan gücün diğer iki ayağı da biziz!” Sözlerini içeren yazının tekrar yayınlanması çok anlamlıydı. Bu iki ayaktan teki Gülen Cemaati teki de bildiğimiz gibi Amerika’ydı. Peki, bu iki ayağın Erdoğan’ı iktidara taşıdığını var sayarsak o zaman Başbakan Erdoğan bu iki güce karşı çıkacak gücü nereden alıyor?

Gülen’e yakınlığıyla bilinen Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce’nin, katıldığı bir programda , “AK Parti’de çok ciddi bir kırılma noktası görüyorum. Eğer veto edilen yasa aynen Köşk’e iade edilirse; AK Parti, kendi ayağına sıkmayı bırak, kendi sandalyesine tekme vurmuş olur” diye tehdit kokan sözlerine ne oldu? Şimdi Hüseyin Güler ne düşünüyor acaba bilmek isterim.

                                  *****

Başbakan ameliyat sonrası 22 günlük dinlencesinden sonra Ankara’ya gidişinde partisinin bakanları milletvekilleri tarafından krallar gibi karşılandı.  Ankara'ya seyir halindeyken, seferdeki uçaklardan kontrol kulesi aracılığı ile Başbakan Erdoğan'a ''geçmiş olsun'' dileklerinin iletildiği sanırım ilk başbakan oldu. Başbakan Türkiye’de yine bir ilki yaşattı şimdiye değin bildiğim kadarıyla hiçbir başbakana geçmiş olsun dilekleri böylesine yapılmamıştı

Eeee! Hani AKP çatırdıyordu, içinde bölünme oluyordu, nasıl çatırtıdır bu? Bana kalırsa Türkiye üzerine oynanan senaryonun bölümlerinden bir teki de budur. Hiç kimse kafasını yormasın derim. Danışıklı dönüştür tüm bunlar, halkın kafasını karıştırmaktır.

Başbakan kendisini var eden güçlere asla karşı gelemez derim. Bakınız Cübbeli Ahmet, zaman zaman Gülen Cemaatine yönelik çıkışlarıyla gündeme gelmişti, adamı apar topar insan ticareti ve çete suçlaması ile tutuklayıverdiler. Suçlu veya suçsuzdur bilemem ama zamanlamasına baktığımızda biraz manidar değil mi? Cübbeli  “Evvelden beri size bildirdiğim üzere ilmî reddiyeler yaptığım çevrelerden bu tür komplolar beklemekteydim.” Diyor.

İktidarı eleştirenlerin yanı sıra şimdi Gülen Cemaatini eleştirenler de bir şekilde tutuklanmaya başladılar. Bu da gösteriyor ki Amerika+ Gülen+ AKP ayrılmaz parçalardır. Tabi bunlar benim varsayımlarım. Bakalım yandaş basının dediği gibi cemaatler arası savaş sahiden başlayacak mı yoksa büyük balık küçük balığı hammm diye yutacak mı?

Bugün Aydınlık Gazetesinde Kaşif Kozinoğlu müthiş bir iddia atmış ortaya.

Almanya’nın hazırlığını yaptığı 2.Deniz Feneri davasında Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ifadeye çağıracağını, gelmediği takdirde hakkında “ kırmızı bülten” çıkaracağını açıklamış. Alman Mahkemelerinin Zahit Akman ile birlikte diğer Deniz feneri sanıklarını ifadeye çağıracağını belirten Kozinoğlu, hazırlanan 2. Deniz Feneri iddianamesinde başbakanın gizli hesap bilgilerinin de yer alacağını, İsviçre bankalarındaki 8 ayrı gizli hesapta 800 milyon doları olduğunu iddia ediyor. Ayrıca Almanya’dan başka ülkelerde de başbakanın hesaplarının olduğunu saptamış olduğunu söyleyen Kaşif Kozinoğlu’nun bu müthiş iddialarına başbakandan ne cevap geleceğini herkes gibi bende çok merak etmekteyim. Açıkçası bu iddialar beni çok rahatsız etti. Başbakanın dünyaca ünlü TİME dergisine kapak olduğu bir süreçte bu iddialar daha da çok önem taşıyor. Yılın Kişisi anketini Obama’yı bile geride bırakarak birinci sırada tamamlayan başbakanın, ilginç bir şekilde anketin En Popüler listesinde olduğu gibi ”En az popülerler” listesinde de başı çekmesi bir tuhaf açıkçası. TİME Dergisinin ne yapmak istediğini de anlamak mümkün değil. Türkiye Başbakanının yılın popüler adamı seçilmesi elbette bizlere gurur verir ama diğer sonucu da göz önüne alırsak “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diyoruz. TİME Dergisinin bir karar vermesi gerekir diye düşünüyorum.

Sevgili okurlarım, sanki memleket güllük gülistanlık, biz neler le uğraşıyoruz değil mi?

  

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..